Ders: Tam Ve Eksik İman Nedir?
Ders: Tam Ve Eksik İman Nedir?
Gürsel Gürbüz
Sünnet vel-Cemaat’in ve özelde Selef-i Sâlihîn’in görüşüne göre “tam iman (الإيمان الكامل)” ve “eksik iman (الإيمان الناقص)” İman meselesi, İslâm akaidinin en temel ve hayati konusudur. Zira kulun Allah katındaki değeri, dünyadaki hâli ve âhiretteki ebedî akıbeti imanına bağlıdır. Ancak bu iman, sadece kalpte gizli bir tasdikten ibaret değildir. Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat’in ve Selef-i Sâlihîn’in icma ile benzer görüşüne göre; iman, kalp ile tasdik, dil ile ikrar ve organlarla amel etmektir. Bu iman, itaatle artar, günahla eksilir. Bu itibarla, müminler arasında imanın kuvvet ve derecesi açısından bir farklılık söz konusudur. Kimisi Allah katında kâmil mümin olarak tanımlanırken, kimisi de bazı eksiklikleri sebebiyle imanı noksan olanlardan sayılır.
Kur’an ve Sünnet’te, müminlerin iman derecelerinin farklı olduğuna işaret eden çok sayıda ayet ve hadis vardır. Nitekim Rabbimiz, “Gerçek müminler ancak o kimselerdir ki…” (el-Hucurât, 49/15) buyurarak kâmil müminlerin özelliklerini beyan etmiş; bir başka ayette ise, “Onlar bir sûre indirildiğinde, ‘Bu, hanginizin imanını artırdı?’ derler. İman edenlere gelince, onların imanlarını artırmıştır.” (et-Tevbe, 9/124) buyurarak imanın artıp eksilebileceğini açıklamıştır. Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) de imanın şubeleri olduğunu, en üst derecesinin “Lâ ilâhe illallah” kelimesi, en alt derecesinin ise yoldan eziyeti kaldırmak olduğunu beyan etmiş; böylece imanın hem iç, hem dış, hem ahlakî boyutlarını vurgulamıştır.
Selef’in ilim ve usûl anlayışına, Ehl-i Sünnet’in kaidelerine ve Kur’an ve Sünnet delillerine dayanarak; tam iman ile eksik imanın tanımı, delilleri, alametleri ve bu ayrımın akidevi ve ahlakî durumunu bilmek bir iman konusudur.
1- Ehli Sünnet’in İman Tanımı ve Kaidesi
الإيمان قول باللسان، واعتقاد بالجنان، وعمل بالأركان؛ يزيد بالطاعة، وينقص بالمعصية.
“İman, dil ile ikrar, kalp ile tasdik ve organlarla amel etmektir; itaatle artar, günahla azalır.”
Bu, sahabe, tabiîn ve ilk dönem Selef ulemasının ittifakla benimsediği iman tanımıdır. İmanın üç temel unsuru vardır:
Kalp ile tasdik (الاعتقاد)
Dil ile ikrar (النطق أو الإقرار)
Azalarla amel (العمل بالجوارح)
Tam İman (الإيمان الكامل)
Tanım: Tam iman; kişinin hem inançta, hem ibadette, hem de ahlâkta imanın bütün şubelerini yerine getirmesi ve imanda kemale ulaşmasıdır. Büyük günahlardan uzak duran, farzları yerine getiren, Allah’a teslimiyeti ve ihlası tam olan kimsenin imanıdır.
2- Tam ve Eksik Açısında İman Nedir?
El-İmanul mutlak. Bu kamil ve eksiksiz olan bir imanı kapsar.
Mutlak'ul iman. Bu eksik imanı kapsar.
a- El-İmanul mutlak: Bu mertebedeki iman eksiksiz ve tam bir şekilde birbirine uygunluk gösteren imandır. Bunlar emirleri ve yasakları orantılı bir şekilde kalp ile tasdik, dil ile ikrar ve organlarla amel etmekle gerçekleşir. İşte bu El-iman'ul mutlak yani kamil eksiksiz bir iman.
b- Mutlak'ul iman: Bu eksik ve yerine tam getirilmeyen imandır. Bir kimse islama dair farz bir ameli terk etmesi ve emirlere karşı bazen gafil olması yada haram işlemesi gibi tutum ve davranışlar imanı eksiltir ve terk ettiği amel miktarınca kalp, dil ve organlardaki iman şublerini zayıflatır. İşte bu kimseye kamil iman ismi verilmez. Dolayısıyla bu kısımdaki iman eksikliği farz olan amellerin terkiyle ve günah işlemesi ile ilgilidir.
Bu kısımdakiler fasık ve günahkar ismini alır. Allah dilerse onları cehenneme dilerse cennete koyar, Allah dilerse onları affeder yada affetmez bu Allah'a kalmıştır.
c- Kur’an’dan Deliller:
إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ الَّذِينَ آمَنُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ ثُمَّ لَمْ يَرْتَابُوا وَجَاهَدُوا بِأَمْوَالِهِمْ وَأَنْفُسِهِمْ فِي سَبِيلِ اللَّهِ ۚ أُولَٰئِكَ هُمُ الصَّادِقُونَ
“Müminler ancak o kimselerdir ki Allah’a ve Resûlü’ne iman etmiş, sonra da şüpheye düşmemiş; Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad etmişlerdir. İşte onlar imanlarında sadık olanlardır.” (el-Hucurât, 49/15)
Bu ayette iman, sadece inançla sınırlı bırakılmamış, aynı zamanda şüpheden uzak durmak, cihad ve amelle kemale ulaşmak şart koşulmuştur.
قَدْ أَفْلَحَ الْمُؤْمِنُونَ الَّذِينَ هُمْ فِي صَلَاتِهِمْ خَاشِعُونَ…
“Gerçek müminler kurtuluşa ermiştir. Onlar ki namazlarında huşu içindedirler…”
(el-Mü’minûn, 23/1-2)
Bu ayetlerde “felaha ermiş” müminler, namaz kılan, malıyla zekât veren, gözünü, ırzını, emanetini koruyan kişiler olarak tanımlanmıştır. Bu da tam imanın amelî yönünü gösterir.
d- Sünnet’ten Deliller:
الإيمان بضع وسبعون شعبة، أعلاها قول لا إله إلا الله، وأدناها إماطة الأذى عن الطريق، والحياء شعبة من الإيمان
“İman yetmiş küsur şubedir. En üstün şubesi ‘Lâ ilâhe illallah’ demek, en aşağısı ise yoldan eziyeti kaldırmaktır. Hayâ da imandandır.” (Müslim, Îman 58)
Bu hadis, imanın sadece kalbî bir tasdik değil, söz, amel ve ahlak bütünlüğüyle kemale erdiğini gösterir.
3- Eksik İman (الإيمان الناقص)
Tanım: Eksik iman; imanın aslı mevcut olmakla birlikte, bazı farzların terk edilmesi, büyük günahların işlenmesi, veya ahlakî kemâlin eksik olması sebebiyle, imanda kemâlin kaybedilmesi durumudur.
a- Kur’an’dan Deliller:
وَآخَرُونَ اعْتَرَفُوا بِذُنُوبِهِمْ خَلَطُوا عَمَلًا صَالِحًا وَآخَرَ سَيِّئًا…
“Bazı kimseler günahlarını itiraf ettiler. Onlar, iyi amelle kötü ameli karıştırmışlardır…” (et-Tevbe, 9/102)
Bu ayet, bir müminin günah işlemesiyle imandan çıkmadığını, ama eksik bir iman taşıdığını ifade eder.
إِنَّ اللَّهَ لَا يَغْفِرُ أَنْ يُشْرَكَ بِهِ وَيَغْفِرُ مَا دُونَ ذَٰلِكَ لِمَنْ يَشَاءُ
“Şüphesiz Allah, kendisine ortak koşulmasını bağışlamaz; bunun dışındakileri dilediği kimse için bağışlar.” (en-Nisâ, 4/48)
Burada şirk dışı büyük günahlar bağışlanabilir kabul edilmiştir. Bu da imanın aslı bakidir, ancak kemali zedelenmiştir demektir.
b- Sünnet’ten Deliller:
لا يزني الزاني حين يزني وهو مؤمن
“Zina eden, zina ettiği anda tam bir mümin olarak zina etmez.” (Buhârî, Hudûd 31; Müslim, Îman 100)
Selef âlimleri bu hadisi şöyle yorumlamıştır:
ينتقص من إيمانه ولا يخرج من الملة
“İmanı eksilir ama dinden çıkmaz.”
من غشنا فليس منا
“Bizi aldatan bizden değildir.” (Müslim, Îman 164)
Bu da o kişinin İslam dairesinden değil, imanın kemalinden uzak kaldığını ifade eder. Zira “bizden değildir” ifadesi, İslam dışına çıktığı anlamında değil; ahlâkî imanî seviyeye ulaşmadığı anlamındadır.
4- Selef’in Usulüne Göre Bilinmesi Gereken Kaideler;
İmanın aslı ile kemali ayrıdır.
Aslı: Kalp tasdiki ve dil ikrarı.
Kemali: Amel, ahlâk, takva ve ihlas ile tamam olur.
Büyük günahlar imanı gidermez ama azaltır.
Hâricîler gibi günahkâra kâfir demek batıldır.
Mürcie gibi günahın imana zarar vermediğini söylemek de batıldır.
İman artar ve eksilir.
Ayet ve hadislerle sabittir. (Bkz. Tevbe 124; Enfâl 2)
İmanın şubeleri vardır. Her bir şube bir kemal derecesidir. Bunlardan biri kaybolduğunda kemal eksilir ama aslî iman yok olmaz.
5- SONUÇ
Selef ve Ehl-i Sünnet’e göre iman; söz, kalp ve amelden oluşan canlı bir yapıdır. Tam iman, bu unsurların hepsinin kemal derecede olmasıdır. Eksik iman ise aslı mevcut olan fakat bir kısmı eksik olan bir imandır. Günah, tembellik, gaflet gibi durumlar kemali azaltır; ama kişi, şirk koşmadığı sürece iman dairesindedir.
BİR CEVAP YAZ