20 Nisan 2025, 00:48 tarihinde eklendi

Küfür ve Şirk Ameli İşleyenlerin Hükmü

Küfür ve Şirk Ameli İşleyenlerin Hükmü

Küfür ve Şirk Ameli İşleyenlerin Hükmü

Gürsel Gürbüz

İslâm akidesi, insanın Allah’a olan imanını yalnızca kalbî bir tasdike indirgeyen bir anlayışla sınırlamaz. Aksine, Kur’ân ve sahih Sünnet’te iman; kalbin tasdiki, dilin ikrarı ve organların ameliyle gerçekleşen kapsamlı bir hakikattir. Bu çerçevede bir kimsenin, iman iddiası ile ortaya çıkması, onun her halükârda mü’min olarak kabul edilmesi için yeterli değildir. Zira Kur’ân’da ve Rasulullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem) sünnetinde, şirk ve küfür içeren birçok amelin, kişiyi bizzat İslam’dan çıkaracağı açıkça bildirilmiştir.

Tevhid, yalnızca Allah’a inanmak değil; O’nu, ibadette, hükümde, sevgide, itaatte ve yönelişte tek kılmaktır. Bu kapsamda, Allah’tan başkasına secde etmek, Allah’ın hükmü yerine başka hükümleri kabul etmek, Allah’ın düşmanlarını veli edinmek, tağutlara itaat etmek ve onların sistemlerini benimsemek gibi zahirî ameller, eğer bir mazeret yoksa, kişiyi iman dairesinden çıkaran büyük şirk ve büyük küfür fiilleridir.

Ancak Ehl-i Sünnet ve Selef uleması, bu tür amellerin tekfirinde şartların bulunması ve engellerin kalkması gerektiğini vurgulamıştır. Bu da gösteriyor ki tekfir gelişigüzel bir itham değil; ilme, adalete, delile ve usule dayanan bir hükümdür. Buna göre, küfür veya şirk olan bir amel işlendiğinde, öncelikle:

O kişi bu fiilin küfür olduğunu biliyor mu?

Zorlandı mı, hataya mı düştü, tevil mi yaptı?

Delil kendisine ulaştı mı, anladı mı? gibi sorular gündeme gelir. Başka bir ifade ile ikrah var mı yok mu?

Ehl-i Sünnet/Selefe göre “küfür ameli” ve “şirk ameli” işleyen kişinin iman dairesinden çıkacağına dair görüşlerini, Kur’an ve Sünnet’ten delillerle, usul, kaideler ve Selef ulemasının ittifakı’dır.

1. Ehl-i Sünnet’in Selef’e Göre İman Tanımı ve Küfür/Şirk Ameli

Selef’in iman tanımı:

الإيمان قول وعمل، يزيد بالطاعة وينقص بالمعصية

“İman, söz (ikrar) ve ameldir. Ta’atla artar, masiyetle eksilir.”

Yani Selef’e göre iman sadece kalpte tasdik değildir; kalp tasdiki + dil ile ikrar + salih amel olmak üzere üç unsurdan oluşur.

Usulî Kaide:

العمل جزء من الإيمان

“Amel, imanın bir parçasıdır.”

Dolayısıyla şirk olan bir amel, imanı temelden yok eder.

2. Kur’an’dan Deliller;

a) Şirk Ameli İmanı Bozar

قَدْ كَانَتْ لَكُمْ أُسْوَةٌ حَسَنَةٌ فِي إِبْرَاهِيمَ وَالَّذِينَ مَعَهُ إِذْ قَالُوا لِقَوْمِهِمْ إِنَّا بُرَآءُ مِنكُمْ وَمِمَّا تَعْبُدُونَ مِن دُونِ اللَّهِ كَفَرْنَا بِكُمْ وَبَدَا بَيْنَنَا وَبَيْنَكُمُ الْعَدَاوَةُ وَالْبَغْضَاءُ أَبَدًا حَتَّىٰ تُؤْمِنُوا بِاللَّهِ وَحْدَهُ

“Sizin için İbrahim ve onunla beraber olanlarda güzel bir örnek vardır. Kavimlerine şöyle demişlerdi: ‘Biz sizden ve Allah’tan başka taptıklarınızdan uzağız. Sizi inkâr ediyoruz. Allah’a yalnız iman edinceye kadar aramızda ebedî bir düşmanlık ve nefret baş göstermiştir.’”

(el-Mümtehine, 4)

İbrahim (aleyhisselam), sadece şirk inancı değil, şirk fiil ve ameli sebebiyle müşriklerle aralarına düşmanlık koymuştur. Bu da şirk amellerinin kişiyi İslam’dan çıkardığını gösterir.

b) Allah’a ibadette şirk koşmak

إِنَّهُ مَن يُشْرِكْ بِاللَّهِ فَقَدْ حَرَّمَ اللَّهُ عَلَيْهِ الْجَنَّةَ وَمَأْوَاهُ النَّارُ ۖ وَمَا لِلظَّالِمِينَ مِنْ أَنصَارٍ

“Kim Allah’a şirk koşarsa, şüphesiz Allah ona cenneti haram kılar, onun varacağı yer cehennemdir. Zalimler için hiçbir yardımcı yoktur.” (el-Mâide, 72)

Burada Allah Teâlâ şirk fiiliyle cenneti haram kılmıştır. Bu, imanı yok eden bir ameldir.

3. Sünnet’ten Deliller;

a) Kalben inanıp şirk ameli işleyen bir adam hakkında Rasulullah’ın hükmü:

 

 

 

عن ثوبان قال: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم: إنَّ أقْوَامًا مِن أُمَّتِي يَأْتُونَ يَومَ القِيَامَةِ بحَسَنَاتٍ أمْثَالِ جِبَالِ تِهَامَةَ، فَيَجْعَلُهَا اللَّهُ هَبَاءً مَنْثُورًا، قال ثَوْبَانُ: يا رَسُولَ اللَّهِ، صِفْهُمْ لَنَا، جَلِّهِمْ لَنَا، أَنْ لا نَكُونَ مِنْهُمْ، قالَ: أما إنَّهُمْ إخْوَانُكُمْ، ومِن جِلْدَتِكُمْ، ويأْخُذُونَ مِنَ اللَّيْلِ كما تَأْخُذُونَ، وَلَكِنَّهُمْ قَوْمٌ إذَا خَلَوْا بمَحَارِمِ اللَّهِ انْتَهَكُوهَا.

“Ümmetimden bir topluluk kıyamet günü Tihame dağları kadar sevapla gelir. Ama Allah onları saçılmış toz gibi yapar.”

Ashab sordu: “Onları bize tarif et!” Rasulullah dedi: “Onlar sizin kardeşlerinizdir, sizin gibi görünürler, geceleri ibadet ederler. Fakat yalnız kaldıklarında Allah’ın haramlarını işlerler.”

(İbn Mâce, Zühd 21)

Amelleri dağlar kadar ama şirk ve büyük haramlar (küfür amelleri) işledikleri için amelleri boşa gitmiştir. Bu da küfür amelinin kişiyi iman dairesinden çıkarabileceğini gösterir.

4. Selef Âlimlerinin Görüşleri;

a) İmam Ahmed bin Hanbel:

“Kim Allah dışında birine dua ederse, Allah’tan başkasına kurban keserse veya adak adarsa; bu şirk ameliyle küfre düşer.” (el-Mesâil, İbn Hanbel; Şerhu Usuli’t-Tefsir, İbn Teymiyye)

b) İbn Teymiyye (rh):

“Şirk sadece kalpteki inanç değildir. Bazı açık ameller de şirk olur. Allah’tan başkasına dua etmek, namazı terk etmek gibi…”(el-Furqan, s. 74)

c) İbn Kayyım el-Cevziyye:

“Şirk, Allah’tan başkasını sevme, dua etme, yardım bekleme gibi amellerle ortaya çıkar. Bu ameller imanı yok eder.” (el-Cevâbü’l-Kâfî, s. 122)

5. Usul ve Kaideler Açısından;

الكفر يكون بالقول، والفعل، والاعتقاد، والشك

“Küfür; söz, fiil, inanç ve şüphe ile olabilir.”

Dolayısıyla bir fiil bizzat şirk veya küfür fiili ise (mesela Allah’tan başkasına dua etmek, secde etmek, yardım istemek), bu kişiyi iman dairesinden çıkarır.

من وقع في الشرك وقع الشرك عليه

“Kim şirke düşerse, şirk ondan sadır olmuş olur.”

(Niyetle değil fiille hüküm verilir.)

6. Güncel Örnek ve Açıklama

Allah’tan başkasına dua etmek (örnek: “ya Gavs, yetiş” demek)

Allah’tan başkasına secde etmek

Allah’tan başkası adına kurban kesmek

Tağut sistemlere muhakeme olmak ve bunu helal saymak

Kur’an’ın dışında hüküm kaynaklarını üstün görmek

Bu ameller, Kur’an ve Sünnet’te açıkça küfür ve şirk olarak adlandırılmıştır ve kişiyi iman dairesinden çıkarır.

Dua ve ibadet konusunda şirk

Secde veya kurban gibi fiilî ameller

Hüküm verme konusunda şirk

Terk edilen amellerin hükmü (namaz gibi)

Bu örnekler, kâfirlerin dinî, siyasi, sosyal veya ekonomik sistemlerini Allah’ın şeriatına tercih etmek veya onlarla kalben ya da fiilen ittifak etmek suretiyle büyük şirk/küfür olarak değerlendirilir.

Kâfirlerin sosyal hayat düzenini benimsemek ve İslam’ı geri görmek

“Batı’nın yaşam tarzı çağdaş, İslam ise geri kalmış” demek.

أَفَحُكْمَ ٱلْجَـٰهِلِيَّةِ يَبْغُونَ ۚ وَمَنْ أَحْسَنُ مِنَ ٱللَّهِ حُكْمًۭا لِّقَوْمٍۢ يُوقِنُونَ

“Yoksa onlar cahiliye hükmünü mü istiyorlar? Yakin üzere olan bir toplum için Allah’tan daha güzel hüküm veren kim vardır?” (Mâide 50)

Kâfirlerin bayramlarını kutlamak ve onlara katılmak

Noel, yılbaşı, paskalya gibi dinî ya da kültürel bayramları kutlamak.

“Kâfirlerin özel günlerinde onlara benzemek küfürdür, çünkü bu ibadet ve aidiyet gösterisidir.” (İktidâu’s-Sırât el-Müstekîm)

Kâfirleri hayat tarzı, uygarlığı, sistemiyle üstün görmek

“Onlar medeni, biz ise geri kaldık.” gibi sözlerle kalpten üstünlük tanımak.

Kâfirlerin modasına, giyim tarzına, ahlakına özenmek

Müslüman şahsiyetini bırakıp onların kimliğine bürünmek.

من تشبّه بقوم فهو منهم

“Kim bir kavme benzerse, o onlardandır.” (Ebû Dâvûd, Libâs 4)

Kâfirlerin sosyal medya kültürünü ve ahlaksız akımlarını taklit etmek

“Ben onun liderliğini seviyorum, ülkeyi iyi yönetiyor” diyerek kâfire kalpten itaat ve sevgi beslemek.

Kâfir sistemlere sadakat yemini etmek

Anayasa, laiklik, demokrasiye bağlılık üzerine yemin etmek.

فَلَا وَرَبِّكَ لَا يُؤْمِنُونَ حَتَّىٰ يُحَكِّمُوكَ

“Rabbine yemin olsun ki, seni hakem tayin etmedikçe iman etmiş olmazlar.” (Nisâ 65)

Kâfirlerin ideolojilerini savunmak ve yaymak

Liberalizm, sekülerizm, sosyalizm gibi batıl sistemleri savunmak

Faizci sistemleri, kâfirlerin ekonomik düzenini kabul etmek

Faiz, borsa, bankacılık sistemini meşru görmek ve rızayla kullanmak.

Müslümanlara savaş açan kâfirlerle ittifak kurmak, onlara yardım etmek

NATO’ya katılmak, kâfir askerle beraber Müslüman beldelerde görev yapmak.

وَمَن يَتَوَلَّهُم مِّنكُمْ فَإِنَّهُۥ مِنْهُمْ

“Sizden kim onları dost edinirse, o da onlardandır.” (Mâide 51)

Bu amellerin çoğu, zâhiren amelî gibi görünse de, özünde kalbî tasdik, tercih ve sadakat içerdiğinden, Selef ulemasına göre büyük küfür ve büyük şirk sayılmıştır. Bu fiilleri işleyen ve meşrulaştıran kişi, dinden çıkar, tağutlara tabi olmuş olur.

  1. Bid’at Mezheplerin Görüşleri;

 

1. Haricîlerin Görüşü:

Büyük günah işleyen, yani bir haramı bilerek işleyen herkesi kâfir sayarlar.

Onlara göre amel, imanın bir parçasıdır; terk edilirse kişi kâfir olur.

Küfür ve şirk amel ile sabit olur derler; kalpteki inanç fark etmez.

Sonuç:

Her amelî küfrü, büyük küfür sayarlar. Amel ile hemen tekfir ederler.

2. Mutezilenin Görüşü:

Büyük günah işleyen kişiyi ne mü’min ne de kâfir görürler; “fî menzile beynel-menzileteyn” (iki makam arası) derler.

Ölünce tevbe etmemişse cehennemde ebedî kalır.

Amel imanın bir parçasıdır.

Küfür derecesinde amel olabilir ama hemen tekfir etmezler.

Sonuç:

Amel ile kişi dinden çıkmaz ama imanını kaybedip fasık olur, ebedi azaba girer.

  1. Mürcienin Görüşü: (Güncel Sofiler;

“İman kalpte tasdik ve dil ile ikrardır. Amel, imandan değildir.”

Büyük günahlar (zina, içki, faiz vs.) kişiyi kâfir yapmaz.

Hatta secde etse de putperest olmaz der bazı grupları.

Sonuç:

Amel hiçbir şekilde kişiyi kâfir yapmaz. Kalpte tasdik varsa, kişi hâlâ mü’mindir.

4. Cehmiyyenin Görüşü: 

İmanı sadece kalbî marifet (bilgi/tanıma) olarak kabul ederler.

Ne söz ne amel imana dahildir.

Şeytan bile Allah’ı tanıdığı için “imanlıdır” derler.

Putlara secde etse bile kişi kâfir olmaz, çünkü kalbinde iman vardır.

Sonuç: Amel ne olursa olsun kişi asla kâfir olmaz. En sapkın görüşlerden biridir.

5. Kerrâmiyye’nin Görüşü:

İmanı sadece dil ile söylemek (lâ ilâhe illallah demek) kabul ederler.

Kalpte tasdik olmasa bile, “lâ ilâhe illallah” diyen mü’mindir derler.

Büyük günah ve şirk amelleri, lafzî iman varsa kişiyi dinden çıkarmaz.

Sonuç:

Amel ve hatta kalpsiz sözsüz şirk bile kişiyi kâfir yapmaz diyebilirler.

Ehl-i Sünnet ve Selef ne diyor?

İman: Kalp (tasdik) + Dil (ikrâr) + Amel (tatbik)

Amel, imanın bir parçasıdır.

Amelî küfür, bazen büyük küfür (mükfır) olabilir (örnek: tağuta secde, hükmü reddetmek), bazen de küçük küfür olur. Ayırımı usul, niyet ve delil ile yapılır.

 

BİR CEVAP YAZ

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Doldurulması zorunlu alanlar işaretlendi *