Mü’minlerin Kur’an Ve Sünnetteki Özellikleri Nelerdir?
Mü’minlerin Kur’an Ve Sünnetteki Özellikleri Nelerdir?
Gürsel Gürbüz
Mümin, kalbini Allah’a teslim eden, dilini Allah’ın sözleriyle süsleyen, amelini Allah’ın emirleriyle doğrultan kişidir.
İman, sadece dilde iddia edilen bir söz değil; kalpte yerleşen bir tasdik ve amellerle hayat bulan bir teslimiyettir.
إِنَّ اللَّهَ لَا يَنْظُرُ إِلَى صُوَرِكُمْ وَلَا إِلَى أَجْسَادِكُمْ، وَلَكِنْ يَنْظُرُ إِلَى قُلُوبِكُمْ وَأَعْمَالِكُمْ.
“Şüphesiz Allah, sizin suretlerinize ve bedenlerinize bakmaz; fakat kalplerinize ve amellerinize bakar.” (Müslim,Birr 33,İbn Mâce, Zühd 9)
Mümin, kalbinde Allah’tan başkasına yer vermez; dilinde haktan başka bir söz bulundurmaz; amelinde Allah’ın razı olmayacağı işlere bulaşmaz.
Çünkü iman, hayatı bütünüyle Allah’a ait bilmeyi, ona göre yaşamayı gerektirir.
İman, insanı dönüştürür:
* Cahillikten bilgiye,
* Şirkten tevhîde,
* Zulümden adalete,
* Korkaklıktan cesarete ulaştırır.
Ey insan! Bil ki, hayat bir oyun ve eğlenceden ibaret değildir. Dünya, gaflet ehline tuzak, basiret sahiplerine ise bir ibret dersidir. Allah Azze ve Celle, kullarından rastgele bir kimlik istememiştir; O, müminleri seçmiş, onları kendisine dost edinmiş ve onları, zorlu bir imtihanla saflaştırmıştır. Mümin, sıradan bir insan değildir; mümin, Rabbinin emir ve yasaklarına tam teslimiyet gösteren, kalbinde şirk, nifak ve dünya sevdasından iz taşımayan kişidir.
Bugün birçok insan “iman ettik” der, fakat onların amelleri yalancıdır. Zira iman, sadece sözle iddia edilip, kalp ve amel ile doğrulanmayan bir heves değildir. Allah Teâlâ, Kitabında müminlerin özelliklerini açıkça beyan etmiş; takvâ, ihlâs, samimiyet ve sadâkat gibi ağır sorumluluklarla onları yükümlü kılmıştır. Kim ki bu vasıflarla donanmaz, o kişi kendini kandırmış, Allah’ı aldatacağını sanmıştır hâlbuki Allah, kalplerin özünü bilendir.
Ey akıl ve basiret sahibi kişi! Bil ki, Rabbine samimi bir kalp, dosdoğru bir dil ve salih amellerle yönelmedikçe, kurtuluş hayaldir. Mümin, her nefesinde Allah’a hesap veren, her adımında takvâ terazisini gözeten, içini ihlâs ile temizleyen ve sadâkatiyle imtihanı kazanan kişidir. Yoksa sahte iman, ateş karşısında eriyen mum gibidir.
Öyleyse gel! Nefsinin uykusundan uyan! Hakikatin tokadını yiyerek değil, hikmetin nasihatiyle silkelen! İman iddianı Allah’ın Kitabı ve Resulünün sünneti ile tart! Çünkü kurtuluş, boş iddialarda değil, hakikat üzere sebat edenlerin nasibidir
Bu nedenle bir müminin hayatında iman bir ışık, kalbinde iman bir güç, dilinde iman bir şahitlik, amellerinde iman bir yol gösterici olmalıdır.
Ey iman edenler!
Kalbinizi Allah’a teslim etmeden dilinizin sözlerinin, amelinizin ibadetlerinin bir kıymeti yoktur.
O halde imanı kalbinizde kökleştirin, dilinizle ilan edin ve amellerinizle ispat edin!
أَلَا إِنَّ فِي الْجَسَدِ مُضْغَةً إِذَا صَلَحَتْ صَلَحَ الْجَسَدُ كُلُّهُ، وَإِذَا فَسَدَتْ فَسَدَ الْجَسَدُ كُلُّهُ، أَلَا وَهِيَ الْقَلْبُ، أَلَا وَإِنَّ أَحَبَّ الْأَعْمَالِ إِلَى اللَّهِ حُسْنُ الْخُلُقِ.
“Dikkat edin! Bedende bir et parçası vardır; o düzgün olursa bedenin tamamı düzgün olur, o bozulursa bedenin tamamı bozulur. Dikkat edin, o kalptir. Bilin ki, Allah’ın en çok sevdiği amel güzel ahlâktır.” (İbn Hibbân, Sahîh, 2/386; el-Mecmau’z-Zevâid 8/17)
Müminlerin Özellikleri
1. Allah’a Hiçbir Şeyi Ortak Koşmazlar;
وَالَّذ۪ينَ هُمْ بِرَبِّهِمْ لَا يُشْرِكُونَۙ
Rablerine (hiçbir şeyi) ortak koşmayanlar, (Mü’minûn: 59)
الاسلام ان تعبد الله ولا تشرك به شيئا
(islam Allaha ibadet etmen ve ona hiç bir şeyi ortak koşmamandır. (Muslim
مَنْ لَقِيَ اللَّهَ لَا يُشْرِكُ بِهِ شَيْئًا دَخَلَ الْجَنَّةَ.
Bu hadis Buhârî’de ve Müslim’de geçmektedir. (Bkz. Buhârî, “İlim”, 49; Müslim, “Îmân”, 151)
Mümin, imanına şirk bulaştırmaz. Kalp, söz ve amelinde Allah’tan başka sığınacak, korkulacak veya ümit edilecek bir varlık bırakmaz. Şirk, insan için en büyük ihanettir; Allah’ın affetmeyeceğini tek suçtur. Müminin kalbinde ve hayatında yalnız Allah’ın hükmü geçerlidir.
2. Hiçbir Şekilde Kuşkuya Kapılmadan İman Ederler
إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ الَّذِينَ آمَنُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ ثُمَّ لَمْ يَرْتَابُوا
“Müminler ancak Allah’a ve Resûlü’ne iman eden, sonra hiç şüpheye düşmeyenlerdir.” (El-Hucurât, 49/15)
دَعْ مَا يُرِيبُكَ إِلَى مَا لَا يُرِيبُكَ
“Seni şüpheye düşüreni bırak; şüphe vermeyene yönel.” (Tirmizî, Sıfatü’l-Kıyâme, 60)
Mümin, kalbinde şüphe barındırmaz. İman; net bir teslimiyet ve kesin bir inanç ister. Kuşku, imanı zehirler; kesin bilgi ise imanı güçlendirir.
3. İyiliği Emreder, Kötülüğü Yasaklarlar
وَالْمُؤْمِنُونَ وَالْمُؤْمِنَاتُ بَعْضُهُمْ أَوْلِيَاءُ بَعْضٍ ۚ يَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَيَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنكَرِ
“Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin dostudurlar; iyiliği emreder, kötülükten men ederler.” (Tevbe, 9/71)
مَنْ رَأَى مِنْكُمْ مُنْكَرًا فَلْيُغَيِّرْهُ بِيَدِهِ، فَإِنْ لَمْ يَسْتَطِعْ فَبِلِسَانِهِ، فَإِنْ لَمْ يَسْتَطِعْ فَبِقَلْبِهِ، وَذَلِكَ أَضْعَفُ الْإِيمَانِ.
“Sizden kim bir kötülük (münker) görürse onu eliyle değiştirsin; buna gücü yetmezse diliyle değiştirsin; buna da gücü yetmezse kalbiyle buğz etsin. Bu ise imanın en zayıf derecesidir.” (Müslim, Îmân 78; Ebû Dâvûd, Salât 248; Tirmizî, Fiten 11)
Mümin, sadece kendi ibadetine kapanmaz; toplumun ıslahı için de mücadele eder.
İyiliği emretmeyen ve kötülüğe karşı çıkmayan toplumlar, Allah’ın gazabına uğramaya mahkûmdur.
4. Adaletlidirler
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا كُونُوا قَوَّام۪ينَ بِالْقِسْطِ شُهَدَٓاءَ لِلّٰهِ وَلَوْ عَلٰٓى اَنْفُسِكُمْ اَوِ الْوَالِدَيْنِ وَالْاَقْرَب۪ينَۚ
Ey iman edenler! Sizin, ebeveyninizin veya yakın akrabalarınızın aleyhine dahi olsa Allah için adaleti ayakta tutan (adil) şahitler olun. (4/Nisâ, 135)
إِنَّ الْمُقْسِطِينَ عِندَ اللَّهِ عَلَى مَنَابِرَ مِنْ نُورٍ
“Şüphesiz adaletle davrananlar, Allah katında nurdan minberler üzerindedirler.” (Müslim, İmâre, 18)
Mümin, düşmanına bile adil davranır. Adalet; imanlı insanın şiarıdır. Zulüm ise münafıkların ve kâfirlerin işidir.
5. Sabırlıdırlar
وَاصْبِرْ وَمَا صَبْرُكَ إِلَّا بِاللَّهِ
“Sabret! Senin sabrın ancak Allah’ın yardımıyladır.” (En-Nahl, 16/127)
وَمَا أُعْطِيَ أَحَدٌ عَطَاءً خَيْرًا وَأَوْسَعَ مِنَ الصَّبْرِ
“Hiçbir kimseye sabırdan daha hayırlı ve geniş bir nimet verilmemiştir.” (Buhârî, Zekât, 10)
Sabır, imanın yarısıdır. Mümin sabırla imanını korur, sabırla günaha direnir, sabırla zorlukları aşar. Sabırsızlık, şeytanın bir tuzağıdır. Gerçek mümin, sabırla Allah’a doğru yürüyendir.
6. Ümitsizliğe Kapılmazlar
إِنَّهُ لَا يَيْأَسُ مِن رَّوْحِ اللَّهِ إِلَّا الْقَوْمُ الْكَافِرُونَ
“Şüphesiz Allah’ın rahmetinden kafir topluluktan başkası ümidini kesmez.” (Yûsuf, 12/87)
أَنَا عِندَ ظَنِّ عَبْدِي بِي
“Ben kulumun Bana olan zannı üzereyim.” (Buhârî, Tevhid, 15)
Mümin, en zor durumda bile Allah’ın rahmetinden ümit kesmez. Ümitsizlik, kalbi zehirler ve şeytanın kapısını aralar. Gerçek mümin, daima Allah’a döner, af ve zafer bekler.
7. Namazı İkame Ederler
الَّذِينَ يُقِيمُونَ الصَّلَاةَ
“Onlar ki namazı dosdoğru kılarlar.” (El-Bakara, 2/3)
بَيْنَ الرَّجُلِ وَبَيْنَ الشِّرْكِ وَالْكُفْرِ تَرْكُ الصَّلَاةِ
“Kişiyle şirk ve küfür arasında sadece namazı terk etmek vardır.” (Müslim, Îmân, 134)
Namaz, imanın direğidir. Onu ayakta tutan, imanını da ayakta tutar. Namazı ihmal eden, iman binasının temellerini yıkar. Mümin, namazla kalbini temizler, ruhunu Allah’a bağlar.
8. Zekâtı Verirler
وَالَّذِينَ هُمْ لِلزَّكَاةِ فَاعِلُونَ
“Onlar ki zekatı verirler.” (El-Müminûn, 23/4)
مَا نَقَصَتْ صَدَقَةٌ مِنْ مَالٍ
“Sadaka vermek malı eksiltmez.” (Müslim, Birr, 69)
Zekât, malın zekâtı değil; kalbin cömertliğidir. Mümin, Allah’ın verdiği nimetlerde fakirin de hakkı olduğunu bilir. Zekât vermeyen, malı uğruna ahiretini satmış olur.
9. Hoşgörülüdürler;
فَاعْفُ عَنْهُمْ وَاصْفَحْ
“Artık onları affet, hoşgörüyle geç.” (El-Mâide, 5/13)
يَسِّرُوا وَلَا تُعَسِّرُوا وَبَشِّرُوا وَلَا تُنَفِّرُو
“Kolaylaştırın, zorlaştırmayın; müjdeleyin, nefret ettirmeyin.” (Buhârî, İlim, 11)
Mümin, affedicidir, kin gütmez. Hoşgörü, kalbin genişliği ve imanın güzelliğidir. Allah, affedenleri sever.
10. Cahillerle Sataşmazlar
وَإِذَا خَاطَبَهُمُ الْجَاهِلُونَ قَالُوا سَلَامًا
“Cahiller onlara laf atınca, ‘Selam’ derler (geçip giderler).” (El-Furkan, 25/63)
إِنَّ الرِّفْقَ لَا يَكُونُ فِي شَيْءٍ إِلَّا زَانَهُ
“Yumuşaklık hangi işte bulunursa onu güzelleştirir.” (Müslim, Birr, 78)
Mümin, her laf atana cevap vermez. Onların seviyesine inmez. İmanı olan vakar sahibidir; her söz sahibine layıktır.
11. Allah’ı Sürekli Zikrederler;
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اذْكُرُوا اللَّهَ ذِكْرًا كَثِيرًا
“Ey iman edenler! Allah’ı çokça zikredin.” (El-Ahzab, 33/41)
لَا يَزَالُ لِسَانُكَ رَطْبًا مِنْ ذِكْرِ اللَّهِ
“Dilini Allah’ı zikretmekle sürekli ıslak tut.” (Tirmizî, Deavât, 9)
Zikir, kalbin diri olmasıdır. Allah’ı unutan, kalbini şeytana bırakır. Mümin, diliyle Allah’ı anarken kalbiyle O’na bağlanır.
12. Yalnız Allah’tan Korkarlar
فَلَا تَخَافُوهُمْ وَخَافُونِ
“Onlardan korkmayın, Ben’den korkun.” (Âl-i İmrân, 3/175)
اللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ الْخَوْفَ مِنْكَ فِي السِّرِّ وَالْعَلانِيَةِ
“Allah’ım! Gizlide ve açıkta Sen’den korkmayı isterim.” (Nesâî, Sehv, 60)
Mümin, sadece Allah’tan korkar. İnsanların, şeytanların, güçlerin korkusu kalbinde yer bulmaz. Allah korkusu, günahlardan koruyan bir kalkan gibidir.
13.Onlar Allah’ın Hükmüyle Hükmederler;
فَلَا تَخْشَوُا النَّاسَ وَاخْشَوْنِ وَلَا تَشْتَرُوا بِاٰيَات۪ي ثَمَنًا قَل۪يلًاۜ وَمَنْ لَمْ يَحْكُمْ بِمَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُ فَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْكَافِرُونَ
(Öyleyse) insanlardan korkmayın. (Yalnızca) benden korkun! Ayetlerimi az bir paha karşılığında satmayın. Her kim Allah’ın indirdikleriyle hükmetmezse onlar kâfirlerin ta kendileridir. (5/Mâide, 44)
Onlar insanlarda korkmadan ve taviz vermeden rabbani peygamber metodu ile hareket ederek sadece Allahın hükmü ile hükmeder ve laik-demokratik ideolojik şirk ve küfür dinlerinide red ederek alaşağı ederler.
14. Yalnız Allah’a İbadet Ederler
وَاعْبُدُوا اللَّهَ وَلَا تُشْرِكُوا بِهِ شَيْئًا
“Allah’a ibadet edin ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın.” (En-Nisâ, 4/36)
حَقُّ اللَّهِ عَلَى الْعِبَادِ أَنْ يَعْبُدُوهُ وَلَا يُشْرِكُوا بِهِ شَيْئًا
“Allah’ın kullar üzerindeki hakkı, O’na ibadet etmeleri ve hiçbir şeyi ortak koşmamalarıdır.”(Buhârî, Tevhid, 1)
İbadet, sadece Allah’a yöneltilir. İhlas, ibadetin ruhudur.
Başka varlıkları ibadete layık görmek, imanı bozan en büyük sapmadır. Busebeple sosyal, siyasi, ekonomik, yasama ve bir yaşam programı olarak iman ve amel etmek etmek mü’minlerin özelliklerindendir.
15. Allah’ı Her Şeyin Üzerinde Tutarlar
وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يَتَّخِذُ مِنْ دُونِ اللّٰهِ اَنْدَادًا يُحِبُّونَهُمْ كَحُبِّ اللّٰهِۜ وَالَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اَشَدُّ حُبًّا لِلّٰهِۜ
insanlardan öylesi vardır ki; Allah’ın dışında birtakım varlıkları Allah’a denkler/ortaklar edinir de onları Allah’ı sever gibi severler. İman edenlerin Allah’a olan sevgisi ise çok daha kuvvetlidir. (2/Bakara, 165)
ثَلاثٌ مَنْ كُنَّ فِيهِ وَجَدَ بِهِنَّ حَلَاوَةَ الْإِيمَانِ… أَنْ يَكُونَ اللَّهُ وَرَسُولُهُ أَحَبَّ إِلَيْهِ مِمَّا سِوَاهُمَا
“Şu üç şey kimde bulunursa imanın tadını alır: Allah ve Resûlü’nü her şeyden çok sevmek…” (Buhârî, Îmân, 9)
Allah sevgisi, bütün sevgilerin önünde gelir. Müminin kalbinde Allah’tan daha sevgili hiçbir şey yoktur: ne mal, ne makam, ne insanlar.
Ey Müminler!
Bu özellikler imanın meyveleridir. Bu özellikleri taşımayan bir iman, kuru bir iddiadan ibarettir. Geliniz, kalbimizi imanla temizleyelim, dilimizi hakla süsleyelim, amelimizi ihlasla güzelleştirelim. Yoksa Allah’ın azabı şiddetlidir, pişmanlık fayda vermez
16. Allah Yolunda Cihad Ederler;
وَجَاهِدُوا فِي اللَّهِ حَقَّ جِهَادِهِ
“Allah uğrunda hakkıyla cihad edin!” (El-Hac, 22/78)
رَأْسُ الأَمْرِ الإِسْلاَمُ، وَعَمُودُهُ الصَّلاَةُ، وَذِرْوَةُ سَنَامِهِ الْجِهَادُ فِي سَبِيلِ اللَّهِ
“İşin başı İslam, direği namaz, zirvesi ise Allah yolunda cihaddır.”(Tirmizî, Îmân, 8)
Cihad, Allah’ın dini için canla, malla, dille ve kalemle mücadele etmektir. Mümin, hakkı hâkim kılmak için çalışır, gerekirse canını feda eder. Cihadı terk eden ümmet, zillete mahkum olur. Bugün de cihad, sadece savaşta değil; hak sözü yaymak, batılı reddetmek ve nefisle mücadele etmek şeklinde her alanda devam etmektedir. Cihad edenler, Allah katında üstün makamlara erişirler.
17. Allah Yolunda İnfak Ederler;
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا أَنفِقُوا مِمَّا رَزَقْنَاكُم
“Ey iman edenler! Size rızık olarak verdiklerimizden infak edin.” (El-Bakara, 2/254)
مَا نَقَصَ مَالٌ مِنْ صَدَقَةٍ
“Sadaka malı eksiltmez.” (Müslim, Birr, 69)
Allah için verilen her mal, bereketlenir ve kat kat geri döner. Mümin, dünya malına tamah etmez; Allah yolunda severek infak eder. İnfak, kalbi temizler, cimriliği kırar, fakirin duasını, Allah’ın rızasını kazanır. İnfak etmeyen toplumlar, katılaşır ve helake sürüklenir. İnfak edenler ise hem dünyada bereketi hem ahirette cenneti kazanırlar.
Bu iki büyük özellik (cihad ve infak) müminin hayatında çok güçlü bir yere sahiptir.
İman sadece kalpte durmaz; amel ister, fedakârlık ister, mücadele ister.
Cihad ve infak, müminin imandaki samimiyetinin en parlak delillerindendir.
Dua;
اللَّهُمَّ
يا مقلّب القلوب، ثبّت قلوبنا على الإيمان،
ويا مصرف القلوب، صرّف قلوبنا إلى طاعتك.
اللهم ارزقنا إيماناً كاملاً، وصدقاً ثابتاً، وعلماً نافعاً، وعملاً صالحاً، ويقيناً صادقاً، وقلباً خاشعاً.
اللهم اجعلنا من عبادك الصادقين، الذين لا يشركون بك شيئاً، ولا يرتابون في دينك، ويقيمون الصلاة، ويؤتون الزكاة، ويأمرون بالمعروف، وينهون عن المنكر، ويصبرون في البأساء والضراء.
اللهم اجعلنا من المجاهدين في سبيلك، بالمال والنفس واللسان.
اللهم اجعلنا من المنفقين في سبيلك بطيب نفس ورجاء رحمتك.
اللهم لا تجعل الدنيا أكبر همنا، ولا مبلغ علمنا، ولا تسلط علينا من لا يخافك ولا يرحمنا.
اللهم اجعلنا لك مخلصين، وعليك متوكلين، وفي سبيلك مستمرين، وفي ذكرك مقبلين، ومن عذابك وجحيمك هاربين.
اللهم اجعلنا ممن قلت فيهم: “رضي الله عنهم ورضوا عنه”.
وصلِّ اللهم وسلم على نبينا محمد، وعلى آله وصحبه أجمعين.
Allah’ım!
Ey kalpleri evirip çeviren! Kalplerimizi iman üzere sabit kıl.
Ey kalpleri yönlendiren! Kalplerimizi sana itaat üzere yönlendir.
Allah’ım! Bize tam bir iman, doğru bir sadakat, faydalı bir ilim, salih bir amel, gerçek bir yakin (kesin inanç) ve huşu dolu bir kalp nasip eyle.
Allah’ım! Bizi hiçbir şeyi sana ortak koşmayan, dininde asla şüphe etmeyen, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren, iyiliği emredip kötülüğü yasaklayan, sıkıntı ve darlıkta sabreden kullarından eyle.
Allah’ım! Bizi malımızla, canımızla, dilimizle senin yolunda cihad edenlerden eyle.
Allah’ım! Bizi senin yolunda malını canı gönülden infak eden kullarından eyle.
Allah’ım! Dünyayı bizim en büyük derdimiz ve bilgimizin sınırı kılma!
Bize korkmayan, merhamet etmeyen kimseleri başımıza musallat etme!
Allah’ım! Bizi yalnız sana kulluk eden, yalnız sana güvenen, yolunda sabreden, seni zikretmeye koşan, cehennem azabından kaçan kullarından eyle!
Allah’ım! Bizi, hakkında “Allah onlardan razı olmuştur, onlar da Allah’tan razı olmuştur.” (el-Beyyine, 8) buyurduğun kullardan eyle.
Ve Allah’ım, Efendimiz Muhammed’e, onun âline ve ashabına salât ve selam eyle.
BİR CEVAP YAZ