Müşrikleri Tekfir Etmeyenlerin Tekfir Edilmesi Meselesi
Müşrikleri Tekfir Etmeyenlerin Tekfir Edilmesi Meselesi
Gürsel Gürbüz
Sözlük (Lügat) Anlamı Tekfir (التكفير): Bir kimseyi “kâfir” olarak nitelemek, İslam’dan çıkmış olduğuna hükmetmek.
Şirk (الشرك): Allah’a ortak koşmak.
Müşrik (مشرك): Allah’a ortak koşan kişi.
Tekfir etmek: Bir fiili, sözü veya inancı İslam’a aykırı görerek kişiyi İslam dairesinin dışına çıkmış kabul etmek.
Istılah (Terim) Anlamı: Şer’î anlamda tekfir: Şeri delillere dayanarak, açık bir küfür fiilini işleyen veya şirk koşan kimseye İslam’ın hükümlerine göre “kâfir” veya “müşrik” hükmü vermektir.
Müşrikleri tekfir etmek: Allah’ın ve Resûlü’nün müşrik dediği kimseleri müşrik olarak görmek ve bu hükmü tasdik etmektir.
Müşrikleri tekfir etmeyen: Allah’ın kâfir dediği kimseyi kâfir olarak görmeyen kişi. Bu, iman ile küfür arasındaki ayrımı bozmak demektir.
Bütün Nebi ve Resullerin en önemli davet ve öğretileri tağut, put ve Allah dışında ibadet edilenlerin reddedilmesi, inkar edilmesi ve bunları yapanların tekfir edilmesi konusunda icma edilmesidir.
Hatta Yahudi, Hristiyan ve benzeri dinlere sahip olanlar bile puta tapanlara tekfir etmiş ve onlardan beri olunması gerektiği konusunda ittifak etmişlerdir.
İşte bu sebeple müşrikleri tekfir etmek ve onların şirk olan inanış ve inançlarından teberri etmek dinin aslı olmakla beraber Allah'ın kulllarına farz kıldığı bir emirdir.
Nitekim bu meselede İmam İbni Teymiyye tüm dinler ittifak etmişlerdir ki peygamberler putlara ibadet etmekten nehy etmiş ve bunları yapanları tekfir etmişlerdir. Aynı şekilde putlara ibadet etmekten, Allah dışında ibadet edilenlerden beri olmadığı sürece hiç kimsenin mü'min olamayacağı konusunda ittifak etmişlerdir. (Mecmuul Fetava 8-6)
Hiç şüphesiz ki tekfir muhkem naslar da varid olduğu üzere Allah’ın isimlendirdiği ve hükme bağladığı kat-i hükümlerdendir. Bu açıdan müşrikleri tekfir etmek hem dinin emri olmakla beraber aynı zamanda mü'min olmanın en önemli özelliğidir. Dolayısıyla tüm nebi ve resuller Allah’tan başka ibadet eden, şirke ve küfüre düşenlere kafir ve müşrik demişlerdir, çünkü bunlar ihtilafın olmadığı dinin zaruri meseleleridir.
Nitekim: Ehli Sünnet üzerinde ittifak ettiği bir kaide: ''Allah’tan başkasına ibadet sahibini kafir yapar''
Bu açıdan küfrü ve şirki apaçık, net olan ve şüphe olmayan konumda olan kimselerin tekfiri vaciptir.
1- Müşrikleri Tekfir Etmekle İlgili Kur’an ve Sünnet Delilleri
إِنَّ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ سَوَآءٌ عَلَيْهِمْ أَأَنذَرْتَهُمْ أَمْ لَمْ تُنذِرْهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ
“Gerçekten, küfre sapanlara (inkârcılara) uyarsan da, uyarmasan da onlar için birdir; onlar iman etmezler.” (Bakara 2:6)
لَقَدْ كَفَرَ ٱلَّذِينَ قَالُوٓا۟ إِنَّ ٱللَّهَ هُوَ ٱلْمَسِيحُ ٱبْنُ مَرْيَمَ
“Şüphesiz ‘Allah, Meryem oğlu Mesih’tir’ diyenler kâfir olmuşlardır.” (Mâide 5:17)
قُلْ يَـٰٓأَيُّهَا ٱلۡكَٰفِرُونَ لَآ أَعۡبُدُ مَا تَعۡبُدُونَ
“De ki: Ey kâfirler! Ben sizin taptıklarınıza tapmam.” (Kâfirûn 109:1-2)
b) Sünnet’ten Deliller
Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) buyurur:
“Kim Allah’tan başkası için secde ederse, küfre düşmüştür.” (Ahmed, 2/69; Ebu Davud, 4251)
Başka bir hadiste:
“Her kim, Allah’tan başkasına ibadet ederse ve bunda ısrar ederse, o müşriktir.”
(Sahih anlamıyla rivayet edilmiştir.)
2- Müşrikleri Tekfir Etmeyenlerin Tekfir Edilmesi ile İlgili Usul ve Kaide
a) Usul ve Kaide
من لم يكفر المشركين فقد كفر
(Müşrikleri tekfir etmeyen kâfir olmuştur.)
الإيمان يقتضي تكفير من كفره الله ورسوله
(İman, Allah ve Resulü’nün kâfir dediği kimseyi tekfir etmeyi gerektirir.)
Allah ve Resulü’nün kâfir dediği kimseyi kâfir olarak görmemek, imanı zedeler ve küfre düşürür.
Din ile küfür arasındaki çizgiyi korumak İslam’ın en temel kaidelerindendir.
3- Âlimlerin Görüşleri ve Kaynakları
a) İmam Ahmed (rahimehullah)
“Kim müşrikleri tekfir etmez veya onların küfürlerinde şüphe ederse, o da kâfir olur.” (İbn Kudâme, Lum’at-ul İtikâd, s. 20)
b) İbn Teymiyye (rahimehullah)
“Kim Allah’ın kâfir dediği kimseleri tekfir etmezse, ya onların küfründe şüphe eder ya da yollarını doğru görürse, o kişi İslam’dan çıkar.” (Mecmû’u’l-Fetâwâ, 3/229)
c) İbn Kayyim (rahimehullah)
“Küfrün ve şirkin en büyüğü, Allah’ın düşmanlarını dost edinmek ve onları tekfir etmemektir.” (Ahkâmü Ehli’z-Zimme, 1/237)
d) İmam Nevevî (rahimehullah)
“Dini zaruri olan bir hükmü inkâr eden veya inkâr edenin doğru yolda olduğunu söyleyen İslam’dan çıkar.” (el-Mecmû’, 1/18)
4- Müşrikleri Tekfir Etmeyenlerin Tekfir Edilmesi Açısından Çeşitler ve Şartlar
a) Tekfirin Vacip Olduğu Durumlar:
Açık şirk ve küfür işleyen bir müşriki gördüğünde:
(Örnek: Küfrü temsil eden Heykel ve Putlara secde eden, Allah’tan başkasına dua eden)
Allah’ın küfür veya şirk dediği bir söz ve fiil işlemek.
(Örnek: Laik, Demokrat, Hristiyanları veya Yahudileri Müslüman görme)
Dini zaruri bir hükmü inkar eden birini gördüğünde:
(Örnek: Şirkin, İslam’da haram olduğunu inkar etmek)
b) Tekfirin Yapılmadığı veya Teennî Edilen Durumlar:
Hafi/Gizli meselelerde Cehalet mazeretinin bulunabileceği durumlar:
(Özellikle İslam’dan uzak coğrafyalarda yetişenler için.)
İçtihadi meseleler:
(Örneğin: Bir kelime veya eylemin hükmünde ihtilaf olan durumlar.)
Zorlama altında yapılan fiiller:
(Ölüm tehdidi altında bir söz veya fiil işleyen.)
5- Sonuç ve Nasihat Tarzı Değerlendirme
Ey Müslüman!
Şunu bil ki müşrikleri müşrik olarak görmek imanın bir gereğidir.
Allah’ın kâfir dediğine kâfir demek imanımızın korunmasıdır.
Eğer müşriklere “Müslümandır”, “imanlıdır” dersek, Allah’a ve Resûlü’ne karşı gelmiş oluruz.
Müşrikleri tekfir etmeyenler, dini bozanların yolunu açmış olurlar.
Bu yüzden hem Kitap ve Sünnete, hem de selef alimlerinin icmasına bağlı kalmalı ve hikmetle insanları doğruya davet etmeliyiz.
6- Müşriklerin Tekfir Etmeleri Tekfiri İki Kategoride Değerlendirilir; Asli ve Hadis Kafirler.
A) Asli Kâfirler: Bunlar Yahudi, Hristiyan, Mecusi ve benzeri müşriklerin şirk ve küfürleri batini ve zahiri sabit olan kafirlerdir. Bunları tekfir etmek tekfir etmeyenleri tekfir etmek vaciptir.
Kim bu meselede ben bu müşrikleri ''tekfir etmem'’ ''ben kafir demem'' derse bu mesele meşhur bir mesele olduğu için kendisine hüccet ikame edilmeden tekfir etmek vacip olur.
B) Hadis Küfür: Bu konumda olanlar haddi zatında kendini İslam’a nispet eden, şehadet getiren, namaz kılan ama şirke ve küfe düşmüş kimselerdir. Bunların tekfiri asli kafirlerden ayrılmakla beraber onlara uygulanan şartlar ve kurallar farklıdır.
Çünkü asli kafirler küfür ve şirki alenen açık olmakla beraber kendini asli küfre nispet ettikleri için tekfiri aslidir. Hadis küfür konumunda olan şehadet getiren, namaz kılan, Allah’a ibadet iddiasında bulunan ama şirke ve küfre düşmüş kimseler asli kâfirlerden bu açıdan ayrılmaktadır.
Hadis Küfürde Muayyen Açıdan Tekfirin Önündeki Kurallar;
Kendini İslam’a nispet eden ve hadis küfür konumunda olan müşriklerin tekfirin önündeki kurallar;
1- Hafi bir mesele olması
2- Meselenin sabit olmaması
3- Muteber tevilin olması
4- Şüphelerin bulunması
5- Hüccetin ikame edilmesi
Bu kuralların gerekliliği açısından ''müşrikler tekfir edilir'' kaidesi ilk etapta bu kimselere işletilmez.
Kendini İslam’a nispet eden bir müşriği tekfir etmeyen kimseyi tekfir etmek ancak kendisine hüccetin ikame edilmesi Kur’an ve sünneti muhkem naslarla en güzel şekilde beyan edilmesi ve tüm karışıklığın giderilmesi sonucunda tatbik edilmesi gereken bir hükümdür.
Eğer bu kimse hüccet ikamesi en güzel şekilde ortaya konduktan sonra bu açıdan şirki belli olan bir kimseyi tekfir etmek ve onu tekfir etmeyeni tekfir etmeyi vacip kılar.
7- Günümüzde Müşrikleri Tekfir Etmemenin Çağdaş Örnekleri
a) Laik Demokratik Sistemlere Tapanlar
Laiklik: Dini hayattan çıkarmak demektir
Demokrasi: Hâkimiyetin Allah’a değil halka ait olduğu bir sistemdir.
Bu ideolojiler doğrudan şirktir. Çünkü Allah’ın hüküm yetkisini beşere vermek, ulûhiyet sıfatını beşere nispet etmektir. Allah Teâlâ şöyle buyurur:
إِنِ ٱلۡحُكۡمُ إِلَّا لِلَّهِ
“Hüküm yalnız Allah’a aittir.” (Yusuf 12:40)
Dolayısıyla, laiklik ve demokrasi sistemini meşru gören veya bu sistemlere razı olan bir kişi açıkça küfre girmiş olur. Bu tür sistemleri savunanların tekfir edilmemesi, din ile küfür arasındaki farkı ortadan kaldırır.
b) Ehli Kitabı (Hristiyanlar, Yahudiler) Müslüman Kabul Etmek
Bugün bazıları, “Ehli Kitab da cennete gidecek”, “Onlar da Müslüman” gibi sözler söylüyor.
Allah Teâlâ ise açık şekilde buyurur:
لَقَدۡ كَفَرَ ٱلَّذِينَ قَالُوٓاْ إِنَّ ٱللَّهَ ثَٰلِثُ ثَلَٰثَةٍۢ
“Şüphesiz ‘Allah üç’ün üçüncüsüdür’ diyenler küfre sapmışlardır.” (Mâide 5:73)
Ehli Kitab’ı Müslüman kabul etmek, küfrü meşru görmek olur ki bu da küfürdür.
c) “Herkes kendi inancında doğrudur” Diyenler
Bazıları şöyle diyor:
“Herkes kendi inancında haklıdır; bizim dinimiz doğru olduğu gibi onların dini de doğrudur.”
Bu söz, İslam’ı diğer batıl yollarla eşitlemektir. Oysa Kur’an şöyle emreder:
وَمَن يَبۡتَغِ غَيۡرَ ٱلۡإِسۡلَٰمِ دِينٗا فَلَن يُقۡبَلَ مِنۡهُ
“Kim İslam’dan başka bir din ararsa, ondan kabul edilmeyecek.”
(Ali İmran 3:85)
8- Günümüzde Bu Meselede Yapılan Büyük Yanlışlar
a) “Tekfircilik” Adı Altında Hakkı Reddetmek
Bugün bir kesim var ki, müşrikleri tekfir edeni hemen “tekfirci” diyerek suçluyor.
Oysa müşrikleri tekfir etmek bizzat İslam’ın emridir.
Evet, elbette aceleci ve bilgisizce tekfir etmek yanlıştır. Ancak Allah’ın kâfir dediğine kâfir demek de bir vaciptir.
İbn Teymiyye şöyle der:
“Büyük tekfir (Allah ve Resulünün tekfiri) ile küçük tekfiri (zannî meselelerdeki tekfir) birbirine karıştırmak büyük bir fesattır.”
(Mecmû’u’l-Fetâwâ, 3/230)
b) “Biz Kâfirleri Kâfir Diyemeyiz, Allah Bilir” Diyerek Sapmak
Allah zaten bildirmiştir!
Kur’an’da Firavun, Nemrud, Ebu Leheb gibi isimler açıkça küfre nispet edilmiştir.
Bunları “Allah bilir” diyerek küfürde bırakmamak gerekir. Bilakis Allah’ın verdiği hükümleri tasdik etmek imanın şartıdır.
9- Nasihat ve Hikmet Yoluyla Basiretli Olmanın Gerekliliği
a) Davette Basiretli Olmak
Tekfir etmek meselelerinde ilim, delil, nasihat ve hikmet çok önemlidir.
İnsanlara doğrudan “Sen kâfirsin!” diyerek değil; delil getirerek, ayet ve hadislerle göstererek tebliğ yapılmalıdır.
Allah Teâlâ buyurur:
ادۡعُ إِلَىٰ سَبِيلِ رَبِّكَ بِٱلۡحِكۡمَةِ وَٱلۡمَوۡعِظَةِ ٱلۡحَسَنَةِ
“Rabbinin yoluna hikmet ve güzel öğüt ile çağır.” (Nahl 16:125)
b) Şartların ve Ehliyetin Önemi
Herkesin tekfir meselelerine girmesi uygun değildir.
İlmi yeterli olmayan veya şartları bilmeyen biri tekfir meselesine dalarsa ya haddi aşar ya da hakkı örtbas eder.
İbn Abdilberr şöyle der:
“Tekfir, büyük alimlerin işidir. Çünkü bunda acelecilik helake, tereddüt ise dine ihanete sebep olur.” (el-Tamhid, 16/320)
10- Sonuç
Müşrikleri tekfir etmek, İslam’ın temel bir kaidesidir.
Müşrikleri tekfir etmeyenleri tekfir etmek, şer’i bir usule dayanır ve bu da imanın korunması içindir.
Şartları bilmeden tekfir etmek nasıl haramsa, Allah’ın kâfir dediğine kâfir dememek de büyük bir suçtur.
Bu meselede ilim, hikmet, basiret ve şeri ölçülere bağlılık esastır.
Müslüman, hakkı hakkı olarak tanıyacak, batılı da batıl olarak bilecek ve Allah’ın hükümlerini tasdik ederek yaşayacaktır.
BİR CEVAP YAZ