Ders: Nefiy/Red ve İspat/Kabul Açısından: ''La İlahe İllallah’’ Nedir?
Ders: Nefiy/Red ve İspat/Kabul Açısından: ''La İlahe İllallah’’ Nedir?
Gürsel Gürbüz
İslam akîdesinin temeli olan “Lâ ilâhe illallah” (Allah’tan başka hakkıyla ibadet edilcek hiçbir ilâh yoktur) kelimesi, lafız olarak kısa, fakat muhteva ve neticeleri itibarıyla son derece derin, kapsamlı ve hayatî bir beyandır.
Tevhid'in aslından kastımız tarih boyunca tüm Nebi ve Resullerin kendisiyle sorumlu olduğu ve insanları kendisine davet ettiği ilahi öğretilerdir. Bunlar Allah'a, ahirete, kitaplara, nebilere, resullere, cennet ve cehennem’e iman şeklinde dinin asıllarını ihtifa eder.Tüm Nebi ve Resuller muhatap oldukları kavimlerin şirkini, küfrünü ve Allah'tan başka ibadet ettikleri yapay tanrıları ilk önce inkar etmelerini ve sonra Allah'ın onayladığı ibadet kuramlarına davet etmişlerdir. Bu açıklamalardan sonra demek ki Tevhid birincisi: Olumsuz açıdan red, inkar ve beri olmak, ikincisi ise tasdik, kabul ve razı olma şeklinde kendini ortaya koyar. Nitekim tevhidin aslı Allah'ı bilmek, ona ibadet etmek ve ona hiçbir şeyi ortak koşmamak demektir.
Tüm peygamberler ilk önce dinin asılları olan tevhidi getirmişlerdir. Sonra bu temel üzerindeki feri hükümler yani şeriatın vaciplerini inşa etmişlerdir. Allah tarih boyunca peşpeşe Nebi ve Resuller göndererek insanları ‘'La ilahe illallah''a davet etmişlerdir. İşte bu Kelime-i Tevhid dinin asıllarından başka bir şey değildir.
Nitekim tevhid ilminin dinin asıllarından olduğu ile ilgili ayette rebbimiz;
فَاعْلَمْ اَنَّهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ
Bil ki şüphesiz, Allah’tan başka (ibadeti hak eden) hiçbir ilah yoktur. (47/Muhammed, 19)
1- Nefy Ve İspat Açısından La İilahe İillallah;
Bu cümle, iki temel esas üzerine kuruludur:
Red/Nefy (Lâ ilâhe): Allah’tan başka ibadet edilen, hüküm koyan, mutlak ideolojik otorite kabul edilen her varlığın ve sistemin reddedilmesi.
İspat/Kabul (illallah): Yalnızca Allah’ın ilâh olarak kulları için yasama, değer yargıları belirleme ve hükmeden bir ran olarak tanınması, O’na ibadet edilmesi, O’nun koyduğu hükümlerin mutlak şekilde benimsenmesi söz konusudur.
Bu iki esas, sadece inanç sisteminin değil, aynı zamanda bir hayat düzeninin, yani İslam’ın dünya görüşünün temelini oluşturur.
— Usûl-i din ilminde bu Red ve Kabul rukunlerı;
“Et-Tahlî ve’t-Tahlî” yani önce bâtıldan, şirkten, küfürden, tağutlardan ve Allah dışında ibadet edilen tüm murdarlıktan temizlenip ardından tevhid ile süslenme kaidesiyle açıklanır. Bu usûl gereği, kişi önce kalbinde ve amelinde şirkten, tâğuttan, küfürden arınmalı; ardından yalnızca Allah’a teslimiyetle, ibadetle ve hükümle bağlanmalıdır.1. Red (Nefy):
2- İnkâr Edilecek Olan;
“Lâ ilâhe” ifadesiyle Müslüman, Allah’tan başka ilâh olabilecek her şeyi reddeder. Bu, sadece putlara veya eski çağların mitolojik tanrılarına değil; modern zamanların ideolojilerine, beşerî kanunlarına, laik sistemlerine, batıl otoritelerine de yöneliktir. Zira ilâh kavramı, yalnız ibadet edilen değil; aynı zamanda itaat edilen, hükmü benimsenen, hayatı düzenleyen güç anlamına gelir. Bu yönüyle “Lâ ilâhe”, yalnızca bir inanç beyanı değil, aynı zamanda inkılabî bir duruş, ideolojik bir reddiye, bâtıla karşı bir isyandır.
Dolayısıyla bu Kur’an ve Sünnetteki naslarda/öğretilerde red, inkar, beri olmak ve benzeri olumsuzlukları ihtifa eder. Bunlar Haram, şirk, küfür ve Allah’tanbaşka ibadet edilen kimseleri örnek verilebilir.
3- İspat (İthbât): Kabul Edilecek Olan;
“İllallah” ifadesi ise, bütün bu bâtıl otoritelerin yerine yalnızca Allah’ın rab ve ilâh olarak kabul edilmesini ifade eder. Bu, Allah’ın isim ve sıfatlarında, ibadetlerde, hüküm koymada, helal-haram belirlemede, kısaca hayatın bütün alanlarında tek otorite olduğuna inanmak ve buna göre yaşamaktır. İspat olmadan yapılan red, kişiyi laikliğe, deizme veya başıboşluğa götürebilir. Bu sebeple nefy ile ithbat, yani red ile kabul birlikte olmalıdır.
Dolayısıyla bu da aynı şekilde Kur’an ve Sünnetteki nasların/öğretilerde Allahın farz kıldığı, emrettiği ve mubah kıldığı şeyleri kabul, tasdik, razı olma ve kendisiyle amel etmeyi fade eder.
Allah bize neyi emretmiş ve neyi farz kılmışsa işte bunlar ‘'İllallah''ın kapsamında olan ve Kur'an'ın tefsir ettiği meselelerdir. İllallah Allaha kulluğu ve ona ibadet etmeyi hiç bir şekilde şirk koşmadan bir hayat programı olarak tasdik ve kabul etmeyi gerektirir. Bu tasdik ve kabul üç şekilde görülür;
a- Allahı tanımak ve yalnız ona ibadet etmek.
b- Rasule inanmak ve ona tabi olmak.
c- Batinen ve zahiren dine teslim olmak.
Allah'ı birlemek, ona ibadet etmek, resüle şehadet etmek, peygamberini tasdik etmek ve onların Allah'tan getirdikleri tevhid dinine teslim olmak İlallah kapsamındadır. Tevhid yoksa din, inançlar ve ameller sahih olmaz batıl olur.
Bu bağlamda “Lâ ilâhe illallah”, sadece bir zikir veya slogan değil, aynı zamanda bir akîde, bir hukuk anlayışı, bir siyasî duruş, bir hayat nizamı ve bir kulluk manifestosudur.
4- Red ve İspatın Kur’an’dan Delilleri;
Sünnetten örnekleri,
Selef âlimlerinin görüşleri,
Modern dönemde bu kelimenin nasıl bozulduğu,
Tevhidin şirkten ayrım çizgisi gibi…
Bu meseleler tevhidin özüdür. “Lâ ilâhe illallah” ifadesi iki yönlüdür:
A- Red/Nefy (لَا إِلٰهَ): Allah’tan başka ibadet edilen her şeyi reddetmek, inkâr etmek.
B- İspat/Kabul (إِلَّا اللَّهُ): Yalnızca Allah’ı tek iktidar ve ibadet edilen ilâh olarak kabul etmek, O’na teslim olma ifadesidir.
Bu iki yön, Kur’an ve Sünnet’te çok güçlü delillerle yer almakta ve hem akidevi hem de hukuki, siyasi, sosyal ve ahlaki sorumluluklar yüklemektedir.
5- “Lâ ilâhe illallah”ın Red (Nefy) ve Kabul (İspat) Rukunları;
A. RED: “Lâ ilâhe” – Allah ile çatışan ve isyan eden her nesne, ideoloji, önder ve başka her şeyi inkâr etmeyi ifade eder.
Bu ifade, şirk, küfür, tâğût, sahte ilahlar, ideolojiler, beşerî düzenler dahil olmak üzere Allah’tan başkasına ibadet eden veya ettiren her şeyi inkâr etmeyi içerir.
Kur’an’dan Deliller – RED (Nefy) Boyutu;
اللَّهُ وَلِيُّ الَّذِينَ آمَنُوا يُخْرِجُهُم مِّنَ الظُّلُمَاتِ إِلَى النُّورِ ۖ وَالَّذِينَ كَفَرُوا أَوْلِيَاؤُهُمُ الطَّاغُوتُ يُخْرِجُونَهُم مِّنَ النُّورِ إِلَى الظُّلُمَاتِ
“Allah, iman edenlerin velisidir; onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. Küfredenlerin velisi ise tâğuttur; onları aydınlıktan karanlıklara çıkarır.” Bakara 2/257 (devamı):
فَمَنْ يَكْفُرْ بِالطَّاغُوتِ وَيُؤْمِنْ بِاللَّهِ فَقَدِ اسْتَمْسَكَ بِالْعُرْوَةِ الْوُثْقَىٰ
“Kim tâğûtu inkâr eder ve Allah’a iman ederse, sapasağlam kulpa yapışmıştır.” (Bakara 2/256)
→ Tâğût: Allah’tan başka hüküm koyan, itaat edilen, ibadet edilen her sistem ve varlıktır. Misal; Laiklik, demokrasi, sosyalizm, ilahlaştırılmış şeyh ve evliyalar, yol göstericiliğine tabi oldukları ideologlar, filozoflar, felsefeler, ırkçılık, kutsanan vatan, millet, bayrak, ibadet edilen ideolojiler, parti tüzükleri ve önderler şeklinde kim beşeri iradeyi tercih ederek ilahi iradeye muhalafet ve isyan içinde olur ve bu yapay tanrıların boyundurluğunu kabul ederse kendisi kul, itaat edilen tüm bu varlıklar ilah makamında o kimsenin mabudu olur.
مَا تَعْبُدُونَ مِن دُونِهِ إِلَّا أَسْمَاءً سَمَّيْتُمُوهَا… إِنِ الْحُكْمُ إِلَّا لِلَّهِ
“O’nun dışında ibadet ettikleriniz, sizin ve atalarınızın taktığı isimlerden ibarettir… Hüküm yalnız Allah’ındır.”
→ Allah’tan başkasına ait hüküm ve sistemler batıldır.
6- Sünnet’ten Deliller – RED Boyutu;
a. مَنْ قَالَ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ وَكَفَرَ بِمَا يُعْبَدُ مِنْ دُونِ اللَّهِ حَرُمَ مَالُهُ وَدَمُهُ، وَحِسَابُهُ عَلَى اللَّهِ
“Kim ‘Lâ ilâhe illallah’ der ve Allah’tan başka tapılanları inkâr ederse, onun malı ve canı haram olur. Onun hesabı Allah’a aittir.” (Sahîh Müslim, Kitâbu’l-İmân, 23)
Bu hadis, “Lâ ilâhe” ifadesinin şirk sistemlerini ve tüm bâtıl ilahları açıkça reddetmek olduğunu vurgular.
b. “Lâ ilâhe illallah diyen cennete girer.” (Ancak bu, şirkten uzak olan için)
مَنْ قَالَ لَا إِلَٰهَ إِلَّا اللَّهُ، وَكَفَرَ بِمَا يُعْبَدُ مِنْ دُونِ اللَّهِ، دَخَلَ الْجَنَّةَ
“Kim ‘Lâ ilâhe illallah’ der ve Allah’tan başka ibadet edilenleri inkâr ederse, cennete girer.”
(Müsned Ahmed, 3/472; Sahîh li-gayrihî)
Burada “inkâr” vurgusu, sadece Allah’ı kabul etmenin yetmediğini, bâtılı da reddetmek gerektiğini gösterir.
c. “Lâ ilâhe illallah diyene cennet haram olmaz.”
إِنَّ اللَّهَ قَدْ حَرَّمَ عَلَى النَّارِ مَنْ قَالَ لَا إِلَٰهَ إِلَّا اللَّهُ، يَبْتَغِي بِذَٰلِكَ وَجْهَ اللَّهِ
“Allah, ‘Lâ ilâhe illallah’ diyen ve bunu Allah’ın rızasını kazanmak için söyleyen kimseye cehennemi haram kılmıştır.” (Buhârî, Kitâbu’r-Riqâq, 51; Müslim, İmân, 46)
“Kim Lâ ilâhe illallah diyerek tâğûtu reddetmezse, onun kelime-i tevhidi geçersizdir.”
(İbn Kesîr, Tefsir, Bakara 256 açıklaması)
7- Red (Nefy) Edilmesi Gerekenler;
a- Küfür: Allah’ı, O’nun dinini, ayetlerini veya emirlerini inkâr etmek.
b- Şirk: Allah’a ortak koşmak, O’ndan başkasına dua, ibadet, hüküm ve teslimiyet göstermek.
c- Tâğût: Allah’tan başkasına ibadet edilen her varlık, lider, sistem ve ideoloji.
d- Beşerî Kanunlar: Allah’ın hükümlerine karşı kanun koyan tüm laik, seküler sistemler.
e- İnsanlara Kulluk: Allah’ın yerine insanların hükmüne boyun eğmek, onları mutlak otorite kabul etmek.
7- İSPAT: “illâ Allah” – Yalnız Allah’ı ibadet ve itaat edilen ilâh olarak kabul etmek;
Bu ifade; yalnızca Allah’a ibadet etmeyi, O’na boyun eğmeyi, O’nu Rab, ilâh, hüküm koyucu, kanun belirleyici, sığınılacak tek merci olarak kabul etmeyi kapsar.
a- Kur’an’dan Deliller – İspat Boyutu;
إِيَّاكَ نَعْبُدُ وَإِيَّاكَ نَسْتَعِينُ
“(Rabbimiz!) Yalnız Sana ibadet ederiz, yalnız Senden yardım dileriz.”
→ İbadetin, sığınmanın, yardım istemenin adresi yalnız Allah’tır. Fâtiha 5
إِنَّنِي أَنَا اللَّهُ لَا إِلَٰهَ إِلَّا أَنَا فَاعْبُدْنِي
“Şüphesiz ki Ben, Allah’ım. Benden başka ilâh yoktur. O halde Bana ibadet et.”
→ Allah, tevhidi sadece imanla değil, ibadetle ispat etmemizi ister. En’âm 57
إِنِ الْحُكْمُ إِلَّا لِلَّهِ
“Hüküm yalnız Allah’ındır.” Yusuf: 40
→ Siyasî, hukuki ve sosyal düzenlemelerde hüküm verme hakkı sadece Allah’a aittir.
Sünnet’ten Deliller – İspat Boyutu;
مَنْ مَاتَ وَهُوَ يَعْلَمُ أَنْ لَا إِلَٰهَ إِلَّا اللَّهُ، دَخَلَ الْجَنَّةَ
“Kim ‘Allah’tan başka ilah olmadığını bilerek ölürse, cennete girer.” (Müslim, İmân, 26; Ahmed, 2/500)
Bilerek demek, şirk, küfür, tağut gibi bâtıl inançları bilerek terk edip, sadece Allah’a yönelmek anlamına gelir.
“Cenneti hak eden kimse”
مَنْ شَهِدَ أَنْ لَا إِلَٰهَ إِلَّا اللَّهُ وَحْدَهُ لَا شَرِيكَ لَهُ… أَدْخَلَهُ اللَّهُ الْجَنَّةَ
“Kim ‘Allah’tan başka ilah yoktur, O’nun ortağı yoktur’ diyerek buna şehadet ederse… Allah onu cennete koyar.” (Buhârî, 7373; Müslim, 16)
Burada da “ortağı yoktur” ifadesiyle şirkten arındırılmış bir tevhid kast edilmektedir.
8- Tevhidin Hayata Yansıması (İspatın Şahitliği);
Tevhid sadece kalpte değil; sosyal, siyasi, ekonomik ve ahlaki hayatta da yansımaları olan bir ilkedir.
A. Sosyal Hayat:
İnsanlar arasında hüküm Allah’a aittir.
Haram ve helal sınırlarını Allah belirler.
Aile, eğitim, ahlâk, kadın-erkek ilişkileri gibi konular İslam’a göre düzenlenmelidir. Delil;
وَمَا كَانَ لِمُؤْمِنٍ وَلَا مُؤْمِنَةٍ اِذَا قَضَى اللّٰهُ وَرَسُولُهُٓ اَمْرًا اَنْ يَكُونَ لَهُمُ الْخِيَرَةُ مِنْ اَمْرِهِمْۜ وَمَنْ يَعْصِ اللّٰهَ وَرَسُولَهُ فَقَدْ ضَلَّ ضَلَالًا مُب۪ينًا
Allah ve Resûl'ü bir şeye hükmettiğinde, mümin erkek ve mümin kadının o işlerinde seçim hakları yoktur. Kim de Allah’a ve Resûl’üne isyan ederse, muhakkak ki apaçık bir sapıklıkla sapmıştır. (33/Ahzâb, 36)
B. Kanun/Siyasi Hayat:
Hüküm, hâkimiyet ve yasa koyma Allah’a aittir.
Beşerî sistemler ve anayasalar ilâhî hükümlerin yerine geçemez. Delil;
فَمَنْ يَكْفُرْ بِالطَّاغُوتِ وَيُؤْمِنْ بِاللّٰهِ فَقَدِ اسْتَمْسَكَ بِالْعُرْوَةِ الْوُثْقٰىۗ لَا انْفِصَامَ لَهَاۜ وَاللّٰهُ سَم۪يعٌ عَل۪يمٌ
Her kim (reddetmek, tekfir etmek, teberrî etmek suretiyle) tağutu inkâr eder ve Allah’a iman ederse kopması olmayan sapasağlam kulp (olan Kelime-i Tevhid’e) tutunmuş (ve İslam dinine girmiş) olur. Allah (işiten ve dualara icabet eden) Semi’, (her şeyi bilen) Alîm’dir. (Bakara, 256)
اَمْ لَهُمْ شُرَكٰٓؤُ۬ا شَرَعُوا لَهُمْ مِنَ الدّ۪ينِ مَا لَمْ يَأْذَنْ بِهِ اللّٰهُۜ
Yoksa, Allah’ın izin vermediği şeyleri, kendilerine dinden şeriat kılan/kanun yapan ortakları mı var? (Şûrâ, 21)
اَلَا لَهُ الْخَلْقُ وَالْاَمْرُۜ تَبَارَكَ اللّٰهُ رَبُّ الْعَالَم۪ينَ
Dikkat edin! Yaratmak da emretmek de Allah’a aittir. Âlemlerin Rabbi olan Allah, ne yücedir. (7/A'râf, 54)
وَلَا يُشْرِكُ ف۪ي حُكْمِه۪ٓ اَحَدً
Hükmünde hiç kimseyi ortak kılmaz (tek hükümran, yasamada bulunan, doğru ve yanlış belirleyen O’dur.)” (Kehf, 26)
اَفَحُكْمَ الْجَاهِلِيَّةِ يَبْغُونَۜ وَمَنْ اَحْسَنُ مِنَ اللّٰهِ حُكْمًا لِقَوْمٍ يُوقِنُونَ۟
Yoksa cahiliyenin hükmünü mü istiyorlar? Yakinen inanmış bir kavim için kim Allah’tan daha güzel hüküm sahibi olabilir? (5/Mâide, 50)
C. Ekonomik Hayat:
Faiz, kumar, rüşvet, tefecilik haramdır.
Zekât, sadaka, ticaret ve mal paylaşımı Kur’an’a göre belirlenmelidir. Delil;
وَاَحَلَّ اللّٰهُ الْبَيْعَ وَحَرَّمَ الرِّبٰواۜ
“Allah alışverişi helâl, faizi haram kılmıştır.” (Bakara 275)
- Sonuç ve Tefsir Niteliğinde Açıklama;
“Lâ ilâhe illallah, bir cümleden ibaret değil; bir hayat nizamıdır. Bu cümle, tüm sahte otoriteleri, beşerî düzenleri, bâtıl ideolojileri inkâr etmektir. Bu cümle, sadece Allah’a itaat etmek, sadece O’nu ilâh, rab, hüküm koyucu, hayatın tek sahibi kabul etmektir. Bu cümle, kalpte imanla başlayıp, dilde ikrarla devam eder, amelde şahitlikle tamamlanır.”
Selef âlimlerinden İmam Taberî şöyle der:
“Lâ ilâhe illallah demek, kalpte Allah’tan başkasına ibadeti reddetmek ve yalnızca Allah’ı ilâh tanımaktır. Bu söz, ibadetin yalnız Allah’a tahsis edilmesidir.”
D. Varlıkları İlahlaştırılması;
İnsanlardan birçokların hiçbir delile dayanmadan ve kendi vehim ve zanları doğrultusunda Allah'tan başkasına dua, sığınma, Allah'tan başkasının fayda ve zarar verme, tasarruf hakkına sahip olma, ümit ve korkuyla onlara da bağlanılması gerektiğine, Himmet, Gavs ve Medet şeklinde gaibden yardıma cağırma şeklinde yalnız Allah'a yapılması gereken ibadet çeşitlerini Allah dışında salih kul, evliya ve şeyh gibi kimselere vermektedir. Bu konumda olan kimseleri red ve inkar etmek dinin asılların birinci ruknu olan ‘’La ilahe'' kapsamında değerlendirilir. Nitekim Kur’an’da;
اِنَّ الَّذٖينَ تَدْعُونَ مِنْ دُونِ اللّٰهِ عِبَادٌ اَمْثَالُكُمْ فَادْعُوهُمْ فَلْيَسْتَجٖيبُوا لَكُمْ اِنْ كُنْتُمْ صَادِقٖينَ
Gerçek şu ki Allah’ın dışında yalvarıp yakardıklarınız da tıpkı sizin gibi birer kuldur. Eğer iddialarınızda doğruysanız haydi onlara dua edin de karşılık versinler! (Araf:194)
وَلَا تَدْعُ مِنْ دُونِ اللّٰهِ مَا لَا يَنْفَعُكَ وَلَا يَضُرُّكَۚ فَاِنْ فَعَلْتَ فَاِنَّكَ اِذًا مِنَ الظَّالِم۪ينَ
Allah’ı bırakıp da sana fayda ve zarar vermeyecek olan varlıklara dua etme! Şayet böyle yaparsan hiç kuşkusuz, zalimlerden/müşriklerden olursun. (Yûnus, 106)
وَيَعْبُدُونَ مِنْ دُونِ اللّٰهِ مَا لَا يَضُرُّهُمْ وَلَا يَنْفَعُهُمْ وَيَقُولُونَ هٰٓؤُ۬لَٓاءِ شُفَعَٓاؤُ۬نَا عِنْدَ اللّٰهِؕ
Allah’ı bırakıp kendilerine fayda da zarar da veremeyen şeylere tapıyorlar ve “Bunlar Allah katında bizim aracılarımız” diyorlar. (Yunus:18)
من تعلق تميمة فقد اشرك
Kim temime/muska takarsa şirk koşmuş olur. (Ahmet bin Hanbel)
İbni Ebi hatim Huzeyfe'den şöyle rivayet etti; O hararetten korunmak için eline ip bağlayan bir adam gördü o ipi kesti ve kendisine şu ayeti okudu
اذا سالت فاسال الله واذا استعنت فاستعن بالله
"Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyurmuştur (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)
E. Moda, Ahlak, Sanat, Kültür, Eğlence Açısından;
Çıplaklık, ahlaksızlık, içki, kumar, zina, tecavüz, yalan, hırsızlık, zulüm, aldatma, adaletsizlik, eşitsizlik ve daha nice kötü şeyleri bu kapsamda Rabbimiz değerlendirmiştir. Bu kapsamda olanları Allah itikati açıdan helal görmesi ve hafife alması açısından kafir olarak görmüş ve ameli açıdan nefsine uyarak bunu istemeyerek yapanları da fasık müslüman olarak görmüştür.
اِذْ قَالَ لِاَب۪يهِ وَقَوْمِه۪ مَا هٰذِهِ التَّمَاث۪يلُ الَّت۪ٓي اَنْتُمْ لَهَا عَاكِفُونَ
Hani babasına ve kavmine demişti ki: “Şu başında ibadet için bekleştiğiniz heykeller de neyin nesi?” (Enbiyâ, 52)
وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يَشْتَرِي لَهْوَ الْحَدِيثِ لِيُضِلَّ عَنْ سَبِيلِ اللهِ بِغَيْرِ عِلْمٍ وَيَتَّخِذَهَا هُزُوًا أُولَئِكَ لَهُمْ عَذَابٌ مُّهِينٌ
“İnsanlardan öylesi var ki; bilgisizce (insanları) Allah’ın Yolundan saptırmak ve sonra onunla alay etmek için, boş sözü satın alırlar! Onlar için alçaltıcı bir azap vardır!” (Lokman: 6)
ان اشد الناس عذابا يوم القيامه المصورون
İnsanlardan kıyamet gününde azabın en şiddetlisine uğrayacak olan resim çizenlerdir. (Buhari, Muslim)
لا يدخلُ الجنةَ مَن كان في قلبه مِثقال ذرةٍ من كِبر
Kalbinde zerre kadar kibir olan kişi cennete giremez. (Müslim)
وَلَا تَقْرَبُوا الزِّنٰٓى اِنَّهُ كَانَ فَاحِشَةًۜ وَسَٓاءَ سَب۪يلًا
Zinâya yaklaşmayın. Çünkü o, çirkinliği apaçık bir hayâsızlıktır ve çok kötü bir yoldur. (İsra:32)
اِنَّ الَّذ۪ينَ يُحِبُّونَ اَنْ تَش۪يعَ الْفَاحِشَةُ فِي الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لَهُمْ عَذَابٌ اَل۪يمٌۙ فِي الدُّنْيَا وَالْاٰخِرَةِۜ وَاللّٰهُ يَعْلَمُ وَاَنْتُمْ لَا تَعْلَمُونَ
Şüphesiz ki fuhşiyatın müminler arasında yayılmasından hoşnut olanlara, dünyada ve ahirette can yakıcı bir azap vardır. Allah bilir, siz bilmezsiniz. (24/Nûr, 19)
9- Red Edilmesi Gerekenler;
''La ilahe’' (ibadet edilecek ilah yoktur.) kapsamında red ve inkar edilen başlıca şeyler;
a)- Şirk ve çeşitleri.
b)- Küfür ve çeşitleri
c)- Tağutlardır.
Allahtan başka ibadet edilen bu üç şeyden beri olmak, nefret etmek, düşman olmak, tekfir etmek ve muhalefet etmek ‘'La ilahe''nin gereğidir.
Dolayısıyla dinin asılları iki rukun üzere bina edilmiştir. Birincisi red ve inkar ikincisi ise tasdik ve kabuldür. Neyi red ve neyi tasdik ettiğimizi Kur'an ve Resulullah'ın sünneti tefsir etmektedir. Bu sebeple kuru bir lafla ‘'La ilahe illallah'' demek sahibini Müslüman yapmaz. Çünkü ''La İlahe İllallah''ın Kur'an ve Sünnetteki bu iki ruknun yerine getirilmesi zorunlu olan şartları var olmakla beraber yukarıda ifade ettiğimiz gibi onu bozan unsurlar vardır ve yerine getirilmesi mutlak gereken kaideleri vardır. Bunlar olmadıkça iman iddiası batıldır.
BİR CEVAP YAZ
E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Doldurulması zorunlu alanlar işaretlendi *
Rahman a.c. çalışmalarınıza bereket versin.