22 Nisan 2025, 00:27 tarihinde eklendi

Ders: Sarf ve Nahiv (Dilbilgisi) Açısından: ''Le İlahe İllallah’’ Nedir?

Ders: Sarf ve Nahiv (Dilbilgisi) Açısından: ''Le İlahe İllallah’’ Nedir?

Ders: Sarf ve Nahiv (Dilbilgisi) Açısından: ''Le İlahe İllallah’’ Nedir?

Gürsel Gürbüz

İslam dininin temelini oluşturan, insanın dünya ve ahiret saadetini belirleyen en yüce söz “Lâ ilâhe illallah” ifadesidir. Bu kısa fakat derin anlamlar içeren cümle, yalnızca bir kelime-i şehadet değil; hayatı, düşünceyi, inancı, itaati ve kulluğu baştan sona şekillendiren bir ilke ve inkılaptır. Tevhid akidesinin kalbi, İslam’ın ruhu bu cümlede saklıdır. Bu nedenle, “Lâ ilâhe illallah” ifadesini hem Arapça dilbilgisi (sarf ve nahiv) açısından hem de akide ve kulluk sorumluluğu yönünden doğru anlamak, her Müslüman için zaruridir.

Dilbilgisi (Sarf ve Nahiv) Açısından İnceleme;

“Lâ ilâhe illallah” ifadesi, nahiv ilminde “lâ” harfiyle başlayan nefiy cümlesidir. Buradaki “lâ” (لا), nâfiye li’l-cins olarak adlandırılır; yani bir cinsin tamamını nefyeden, yok sayan bir edattır. Hemen ardından gelen “ilâhe” kelimesi ise “lâ”nın ismi olup mansub gelir ve cins ismini belirtir. “İllâ” istisna edatıdır; bir şeyi genelleme dışına çıkarır. “Allah” lafzı ise bu istisnanın konusudur; yani “ibadet edilmeye layık hiçbir ilah yoktur, ancak Allah müstesna” anlamı vurgulanır. Böylece bu cümlede nefiy (inkâr) ve ispat (kabul) birlikte yer alır: Allah’tan başka tüm ilahları reddetmek ve yalnızca Allah’ı ilah kabul etmek.

Bu yapı hem dilsel hem de anlam bakımından tam bir devrimdir. İnsanlık tarihindeki tüm batıl inançları, sahte tanrıları, beşerî sistemleri, putları ve onları kutsallaştıran zihniyetleri reddeder; sadece Allah’a kulluğu ilan eder.

Sarf ve Nahiv (Dilbilgisi) Açısından Tahlil;

1. “Lâ” (لا)

Türü: Nâfiye li’l-cins (cins inkârı yapan “lâ”).

Görevi: Kendisinden sonra gelen ismin tüm cinsini inkâr eder.

Hükmü: İsm-i “Lâ” mebni olur ve nekre/nakıs gelir; haberi ise mensub olur.

2. “ilâhe” (إِلَٰهَ)

Türü: “Lâ”nın ismi (isim kısmı).

İrab: Mansub (fetha ile) ve nekre.

Köken: “أله - يأله” fiilinden gelir, “ibadet edilen varlık” anlamındadır.

Sarf: Mastar ismi – “ilâh”, yani ibadet edilen, kutsallaştırılan varlık.

3. “illâ” (إِلَّا)

Türü: İstisna edatıdır.

Nahiv görevi: Öncesindeki inkâr edilen cinsin dışında kalan istisnayı belirtir.

Anlam: “Ancak, sadece” anlamında kullanılır.

4. “Allah” (اللّٰهُ)

Türü: “Lâ”nın haberinin yerine geçen istisna edilen özel isimdir.

İrab: Merfû (ref harfiyle, damme).

Manası: “Mutlak anlamda tek gerçek ilâh olan Allah”.

Kelime Anlamı ile Açıklama;

Lâ (لا): Yoktur, değildir.

ilâhe (إِلَٰهَ): İlâh – ibadet edilen, kutsallaştırılan, yönelinen varlık.

illâ (إِلَّا): Ancak, sadece.

Allah (اللّٰهُ): Gerçek ilâh olan, tek yaratıcı ve ibadete layık olan zât.

Tam anlamı: “Allah’tan başka ibadete layık hiçbir ilâh yoktur.”

5. Bir Müslüman’ın Görevi ve Sorumluluğu;

Kalple Tasdik;

Tevhid kelimesi sadece söz değil, kalpte kesin imanla kabul edilmelidir.

Ayet:“Kalpleriyle tasdik etmedikçe kurtuluşa eremezler.” (Nahl 106)

Dille İkrar;

Bu kelimeyi açıkça söylemek gerekir.

Hadis: “Kim ‘Lâ ilâhe illallah’ derse…” ifadesi dil ile beyanı şart koşar.

Amelle İspat;

Tevhid sadece sözle değil, ibadet ve yaşamda da yansıtılmalıdır.

Ayet:“Sadece sana kulluk ederiz, yalnız senden yardım isteriz.” (Fâtiha 5)

Tevhidi Bozanlardan Sakınmak;

“Allah’tan başkasına ibadet eden” sistem, ideoloji ve düzenleri reddetmek farzdır.

لَٓا اِكْرَاهَ فِي الدّ۪ينِ قَدْ تَبَيَّنَ الرُّشْدُ مِنَ الْغَيِّۚ فَمَنْ يَكْفُرْ بِالطَّاغُوتِ وَيُؤْمِنْ بِاللّٰهِ فَقَدِ اسْتَمْسَكَ بِالْعُرْوَةِ الْوُثْقٰىۗ لَا انْفِصَامَ لَهَاۜ وَاللّٰهُ سَم۪يعٌ عَل۪يمٌ 

 Dinde zorlama yoktur. Rüşd/Hak, batıldan (kesin bir biçimde) ayrılmıştır. Her kim (reddetmek, tekfir etmek, teberrî etmek suretiyle) tağutu inkâr eder ve Allah’a iman ederse kopması olmayan sapasağlam kulp (olan Kelime-i Tevhid’e) tutunmuş (ve İslam dinine girmiş) olur. Allah (işiten ve dualara icabet eden) Semi’, (her şeyi bilen) Alîm’dir. (2/Bakara, 256)

6. Kur’an’dan Deliller;

“Lâ ilâhe illallah”, Kur’an’ın özüdür, peygamberlerin ortak çağrısıdır, İslâm’ın temel direğidir. O, yalnızca bir söz değil; hayatı şekillendiren bir inanç, düşünceyi arındıran bir hakikat, kulluğu yönlendiren bir istikamettir. Kur’an, bu kelimeyi yeryüzündeki en büyük gerçek olarak sunar; Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) ise onu söyleyenin cenneti hak edeceğini bildirir. Bu sözle doğar mü’min, bu sözle yaşar ve bu sözle ölür. Mezara kadar değil, mezardan sonsuzluğa kadar süren bir kurtuluş reçetesidir: “Lâ ilâhe illallah.

Kur’an’da defalarca tekrarlanan “Lâ ilâhe illallah” manası, insanın yaratılış gayesini ortaya koyar:

 “Lâ ilâhe illâ hu” İfadesiyle Gelen Ayetler

Bakara 255 (Âyetü’l-Kürsî):

اللَّهُ لَا إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ الْحَيُّ الْقَيُّومُ

“Allah, O’ndan başka ilâh yoktur; daima diridir, her şeyi ayakta tutandır.” Âl-i İmrân 18:

شَهِدَ اللَّهُ أَنَّهُ لَا إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ وَالْمَلَائِكَةُ…

“Allah, melekler ve ilim sahipleri adaletle (şahitlik ederek) buyurmuştur ki: Ondan başka ilâh yoktur.” Tâhâ 14:

إِنَّنِي أَنَا اللَّهُ لَا إِلَٰهَ إِلَّا أَنَا فَاعْبُدْنِي…

“Şüphesiz ki Ben, Allah’ım. Benden başka ilâh yoktur. O halde Bana ibadet et!”

وَمَا خَلَقْتُ الْجِنَّ وَالْاِنْسَ اِلَّا لِيَعْبُدُونِ 

“Ben cinleri ve insanları yalnızca Bana kulluk etsinler diye yarattım.” (ez-Zâriyât 51/56)

فَاعْلَمْ اَنَّهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ

Bil ki şüphesiz, Allah’tan başka (ibadeti hak eden) hiçbir ilah yoktur.  (47/Muhammed, 19)

اِيَّاكَ نَعْبُدُ وَاِيَّاكَ نَسْتَع۪ينُۜ 

Biz, yalnız sana ibadet eder ve yalnız senden yardım dileriz. (1/Fâtiha, 5)

وَاِلٰهُكُمْ اِلٰهٌ وَاحِدٌۚ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ الرَّحْمٰنُ الرَّح۪يمُ۟ 

Sizin ilahınız tek bir ilahtır. O’ndan başka (ibadeti hak eden) hiçbir ilah yoktur. O, (özünde merhamet sahibi olan) Er-Rahmân, (rahmetini kullarına eriştiren) Er-Rahîm’dir. (2/Bakara, 163)

وَمَٓا اَرْسَلْنَا مِنْ قَبْلِكَ مِنْ رَسُولٍ اِلَّا نُوح۪ٓي اِلَيْهِ اَنَّهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّٓا اَنَا۬ فَاعْبُدُونِ 

 Senden önce gönderdiğimiz her resûle: “Şüphesiz ki benden başka (ibadeti hak eden) hiçbir ilah yoktur. O hâlde yalnızca bana kulluk/ibadet edin.” diye vahyetmişizdir. (21/Enbiyâ, 25)

Bu ayetlerde “Lâ ilâhe illallah”ın sadece bir söz değil, bir hayat düzeni, bir yaşam programı ve kulluk bilinci olduğunu gösterir.

Bu kelime, sadece dile söylenen bir cümle değil; kalpte yer eden bir iman, amelde kendini gösteren bir bağlılıktır. Resûlullah (s.a.v), bu sözün sırf dille değil, şirk, küfür, tağutlardan ve kutsanan tüm varlıklardan tamamen uzak bir iman ile söylenmesini şart koşarak şöyle buyurmuştur.

  1. Hadislerden Deliller;

a. “Lâ ilâhe illallah” diyen Cennete girer.

“مَنْ قَالَ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ دَخَلَ الْجَنَّةَ”

“Kim ‘Lâ ilâhe illallah’ derse cennete girer.” (Muslim, İman, 34; Ahmed, Müsned, 2/338)

b. Samimiyetle söyleyen kurtulur;

“مَنْ قَالَ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ مُخْلِصًا دَخَلَ الْجَنَّةَ”

“Kim ‘Lâ ilâhe illallah’ sözünü ihlâs ile (samimi olarak) söylerse cennete girer.” (Sahîh, Taberânî’nin rivayeti. Ayrıca: Hâkim, el-Müstedrek, 1/528)

c. Zerre kadar imanı olan cehennemde kalmaz;

“يَخْرُجُ مِنَ النَّارِ مَنْ كَانَ فِي قَلْبِهِ مِثْقَالُ ذَرَّةٍ مِنْ إِيمَانٍ”

“Kalbinde zerre kadar iman bulunan kimse cehennemden çıkarılır.” (Buhârî, Îmân, 22; Müslim, Îmân, 371)

d. Muhlis olarak söyleyen kurtulur.

“إِنَّ اللهَ قَدْ حَرَّمَ عَلَى النَّارِ مَنْ قَالَ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ يَبْتَغِي بِذَلِكَ وَجْهَ اللَّهِ”

“Kim ‘Lâ ilâhe illallah’ der ve bunu yalnızca Allah’ın rızasını kazanmak için söylerse Allah, o kimseyi cehenneme haram kılar.” (Buhârî, İlim, 45; Müslim, İman, 44)

e. Sadece bu kelimeyle kurtuluşa eren kişi örneği;

“يُؤْتَى بِرَجُلٍ يَوْمَ الْقِيَامَةِ عَلَيْهِ تِسْعَةٌ وَتِسْعُونَ سِجِلًّا مِنَ الذُّنُوبِ،… فَيُوضَعُ لَهُ بِطَاقَةٌ فِيهَا: لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ، فَتَطَاشَ السِّجِلَّاتُ وَثَقُلَتِ الْبِطَاقَةُ، فَدَخَلَ الْجَنَّةَ”

“Kıyamet günü bir adam getirilir, 99 tomar günahı vardır. Sonra ona ‘Lâ ilâhe illallah’ yazılı bir kart verilir. O kart günah tomarıyla tartılır, kart ağır gelir ve adam cennete girer.”(Tirmizî, Îmân, 17; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 2/213)

“مَنْ قَالَ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ، وَكَفَرَ بِمَا يُعْبَدُ مِنْ دُونِ اللَّهِ، حَرُمَ مَالُهُ وَدَمُهُ، وَحِسَابُهُ عَلَى اللَّهِ”

“Kim ‘Lâ ilâhe illallah’ der ve Allah’tan başka ibadet edilen şeyleri inkâr ederse, onun malı ve kanı (dokunulmaz olur) haram kılınır. Onun hesabı Allah’a aittir.” Müslim, Îmân, 36; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 4/238)

“Lâ ilâhe illallah” demek; sadece bir cümle, bir kelime, bir alışkanlık değil, hayatı kökten değiştiren bir akide beyanıdır. Bu kelime, insanı cehennemden kurtarıp cennete ulaştıran büyük bir şehadettir. Ancak bu şehadet kuru bir sözle değil, onun şartlarını yerine getirerek ve gereklerini yaşayarak anlam kazanır.

 “Lâ ilâhe illallah” sözünün kuru bir ifade değil, iman, teslimiyet, red ve kabul içeren bir hayat düsturu olduğunu anlamak durumundayız.

h.“Lâ İlâhe İllallah” Sadece Bir Söz Değildir;

“مَنْ قَالَ: لاَ إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ، وَكَفَرَ بِمَا يُعْبَدُ مِنْ دُونِ اللَّهِ، حَرُمَ مَالُهُ وَدَمُهُ، وَحِسَابُهُ عَلَى اللَّهِ”

“Kim ‘Lâ ilâhe illallah’ der ve Allah’tan başka ibadet edilenleri inkâr ederse, onun malı ve kanı haram (dokunulmaz) olur. Onun hesabı ise Allah’a aittir. (Sahih-i Müslim, Kitâbü’l-İmân, 36; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 4/238)

  1. Bir Yaşam Programı Olarak Kelime-i Tevhid;

İslam dininin temelini oluşturan, insanın dünya ve ahiret saadetini belirleyen en yüce söz “Lâ ilâhe illallah” ifadesidir. Bu kısa fakat derin anlamlar içeren cümle, yalnızca bir kelime-i şehadet değil; hayatı, düşünceyi, inancı, itaati ve kulluğu baştan sona şekillendiren bir ilke ve inkılaptır. Tevhid akidesinin kalbi, İslam’ın ruhu bu cümlede saklıdır. Bu nedenle, “Lâ ilâhe illallah” ifadesini hem Arapça dilbilgisi (sarf ve nahiv) açısından hem de akide ve kulluk sorumluluğu yönünden doğru anlamak, her Müslüman için zaruridir.

Kelime-i Tevhid Tezahürleri;

Tevhidi tasdik etmeyi,

Kalple iman etmeyi,

Dille söylemeyi,

Amelle ispat etmeyi,

Şirk, küfür ve tağutu açıkça reddetmeyi şart koşar.

Bir kimse, Allah’tan başka bütün sahte ilahları reddetmeden, yalnızca Allah’a kulluk etmeyi seçmeden, bu kelimenin hakkını vermemiş olur. Zira tevhid, sadece “Allah vardır” demek değil; “O’ndan başka ilah yoktur, başkalarına kulluk yoktur, hüküm O’nundur, otorite yalnız O’na aittir” diyebilmektir.

İşte o zaman bu söz, sahibini kurtarır. Aksi takdirde kuru bir tekrardan ibaret olur ve kişinin aleyhine delil haline gelebilir.

Tevhid, bir söz değil; bir yaşam biçimidir. Şehadet, sadece ağızla değil; kalple, akılla, bedenle ve tüm tercihlerle edilen bir yemin ve bağlılıktır.

Bu sebeple bir Müslüman, bu kelimeyle yalnızca Allah’ı Rab ve ilah kabul eder; hükümdar, kanun koyucu, siyasi, ekonomik, hukuk normları ve bnz itaat edilecek merci ve kendisine kulluk yapılacak tek varlık olarak Allah’ın iradesini görür. Allah’tan başkasını bu anlamda ilah edinmek, bu kelimeyi boşa çıkarır ve tevhid inancını zedeler.

9. Selef Âlimlerinin Açıklamaları

İmam Mücâhid (rahimehullah):

“‘Lâ ilâhe illallah’ demek, kalpte Allah’tan başkasına ibadeti reddetmek ve sadece Allah’ı ilâh kabul etmektir.” İmam Taberî:

“Bu kelime, Allah’tan başkasına ibadet etmeyi bâtıl saymak ve yalnızca Allah’a kulluk etmeyi içerir.”

İbn Teymiyye (rahimehullah):

“Bu kelime, sadece dil ile söylenen değil; kalp ile inanılandan, beden ile uygulamaya geçilenden ibarettir.”

10. Tevhid Kaidesi;

“Lâ ilâhe illallah” kelimesi:

Nefy: Allah’tan başka bütün ilâh konumunda olan put, heykel, ideolog, ideoloji ve bz red.

İspat: Sadece Allah’ı ilâh yaratan, hüküm koyan, hayata bir yaşam programı olarak karışarak tek kanun koyucuolarak kabul etmek.

Bu kelime şirkten kurtuluşun anahtarı, cennetin kapısıdır.

Diliyle söyleyen, kalbiyle tasdik eden, hayatıyla yaşayan kurtulur.

O halde ey Müslüman! “Lâ ilâhe illallah” sözüne sadece dille değil, kalbinle inan, amellerinle yaşa, takvâ ile kuşan, ihlâs ve samimiyetle bağlan. Bu söz, temeli sağlam bir hayat binasıdır; kökü yerde, dalı ahirete uzanır. Bu kelimeye sadık kalan, Rabbine sadakat gösteren, şirkten arınarak bu davaya sarılan kimseye cennet vaad edilmiştir. Hayatını bu kelimeyle inşa et, ölümünü bu kelimeyle mühürle. Çünkü kurtuluşun tek yolu budur: “Lâ ilâhe illallah.”

 

 

BİR CEVAP YAZ

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Doldurulması zorunlu alanlar işaretlendi *