Sakın Çoğunluk Sizi Yanıltmasın!
Sakın Çoğunluk Sizi Yanıltmasın!
Allah insanı yaratmış onu pusulasız rotasız bırakmamış, kullarına kitaplarını indirmiş, resullerini göndermiş, hakka dair ne varsa apaçık bir şekilde onlara tebliğ edilmiş, onlara ilahi misyon bildirilimiş, imana davet ve aynı zamanda şirk ve küfürden ıslah etmek yönüyle devrimci resuller gönderilmiştir.
Allah kullarını İslam üzere yaratmış, onlar tabiatlarını bozmadıkları sürece küfür, şirk ve kulla kulluktan kurtulup Allah'a ibadet üzere yaratılmıştır.
“مَا مِنْ مَوْلُودٍ إِلاَّ يُولَدُ عَلَى الْفِطْرَةِ، فَأَبَوَاهُ يُهَوِّدَانِهِ أَوْ يُنَصِّرَانِهِ أَوْ يُمَجِّسَانِهِ…”
“Her doğan fıtrat üzere doğar. Sonra anne babası onu Yahudi, Hristiyan veya Mecusi yapar.”(Buhâri, Cenâiz, 92)
Tüm Resuller ve Resullerin yolunun yolcuları insanları Tevhidi ilahi öğretilere davet ederken maalesef insanların birçokların ilahi yasaları ve ilahi hükümleri reddederek bir türlü imana yanaşmıyorlar. Nitekim ayette;
بَلْ اَكْثَرُهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ
(Hayır, öyle değil!) Aslında onların çoğu iman etmezler. (2/Bakara, 100)
Allah onlara siyasi görüşünüzü benden alın, ekonomik uygulamalarınızı benden alın, ceza ve hukuk normlarınızı, ahlaki ve eğitim müfredatınızı benim ilahi öğretimlerinden alın, benim ilahi yasalarıma göre yaşayın dediğinde insanların birçokları bundan yüz çevirir ve bu yönüyle Allah'ın sosyal, siyasi, ekonomik, idare ve hükmetme açısından iman etmezler ve bu görevi yapay tanrılara bırakırlar, işte bu yönüyle insanların bir çoğu iman etmezler.
Diğer taraftan salih kul, evliya ve şeyh gibi isimlerle isimlendirilen insanlara dua talebinde bulunmak, onlara sığınmak, onları yardıma çağırmak, onlara medet'te bulunmak ve onlar gaybi bilir gibi benzeri ilahi özellikleri indirgemek kişiyi İslam milletten çıkaran büyük bir şirktir. Ve bu yönüyle insanların birçokları bu yapay tanrıları inkar etmemekle beraber ısrarla iman etmezler hakka.
Bu insanlar Allah’ın varlığına iman etmekle beraber Allah'a karşı yapay tanrılar icat etmek suretiyle Allah'a ortak koşarlar. Onlar Allah'ın ilahi ve rabbani özelliklerini politik tanrılara yasama, yürütme, hükmetme ve kanun koyma şeklinde ve aynı zamanda salih kul, evliya ve şeyh gibi kimselere ilahi yetkileri vermek suretiyle Allah'a ortak koşarlar. Nitekim;
وَمَا يُؤْمِنُ اَكْثَرُهُمْ بِاللّٰهِ اِلَّا وَهُمْ مُشْرِكُونَ
Onların birçoğu Allah’a şirk koşmadan iman etmezler. (12/Yûsuf, 106)
Abdullah b. Abbas (ra): “Onların imanından kasıt: Onlardan birine: ‘Gökleri, yeri, dağları kim yarattı?’ denildiğinde, ‘Allah!’ demeleridir. Bununla birlikte O’na ortak koşmaktalardır.” demiştir. (Taberi)
Hiç şüphesiz Allah şirkin büyük bir zulüm ve büyük bir kötülük olduğunu, insanı İslam milletinden çıkaran, Allah'ın rahmetinden uzaklaştıran ve ebedi cehenneme götüren en büyük kötülük olduğunu beyan etmiştir. Şirk öyle bir zulümdür ki kulun ahirette affedilmeyeceği en büyük suçtur. Bu sebeple insanlar Allah'a ibadet ve kullukta cehalet, taklit ve tevil göstermeleri sebebiyle Allah'ın kendini tanımladığı şekli ile şirksiz ve katıksız bir şekilde iman etmediğini görüyoruz. Bunun temel sebebi aslında insanların dinden yüz çevirmesi, yeryüzüne çakılıp ve dünyayı kıble edinmeleridir. İşte bu sebeple şirke düşenlere Allah cehenneme haram kılmıştır. Nitekim;
اِنَّهُ مَنْ يُشْرِكْ بِاللّٰهِ فَقَدْ حَرَّمَ اللّٰهُ عَلَيْهِ الْجَنَّةَ وَمَأْوٰيهُ النَّارُۜ وَمَا لِلظَّالِم۪ينَ مِنْ اَنْصَارٍ
Şüphesiz ki kim Allah’a şirk koşarsa, Allah cenneti ona haram kılar. Onun barınağı ateştir. Zalimler için yardımcı da yoktur.” (5/Mâide, 72)
İnsanlar hakkıyla Allah'a iman edemedikleri gibi iman ettiklerini iddia ederek Allah'a şirk koşuyorlar ve bunun temel sebebi cehaletle Allaha yalan ifitirasında bulunmalarıdır. Nitekim kimileri haşa lillah, Allah oğul edindi dediler, kimileri Allah salih kul, evliya ve şeyh gibi zatlara ilahi özellikler vermek ve onları olağanüstü göstermeleri ile Allah'a yalan isnat ettiler. Yine bununla beraber onlar politik tanrılara Allah'a ait olan bir yetkiyi onlara vererek hükmetme, kanun koyma ve yönetme yönü ile bu yetkinin politik tanrılara verilmesi ile bu onların hakkıdır, Allah siyasete, ekonomiye karışmaz, Allah kanunlar ve yasaları belirlemez şeklinde Allah'a yalan isnat ettiler ve insanların birçokları bu yönüyle yalancıdır
وَاَكْثَرُهُمْ كَاذِبُونَۜ
Onların çoğu da yalancıdır. (26/Şuarâ, 223)
Allah insanı yeryüzünde yaratmış, dünyayı ona olanaklı kılmış, nice rızık, nimetle ona destek olmuş, yardım etmiş ve her alanda yaşanabilir bir ortamı hazırlamışken, o insan Allah’a, kur’an'a, sünnete, imana ve nimete karşı nankörlük göstermek suretiyle başkalarını razı etmenin yolunu tuttu, hiç şüphesiz ki bu nankörlük insanların çoğunda bulunan bir hastalıktır.
اَكْثَرُ النَّاسِ اِلَّا كُفُورًا
Ancak insanların çoğu nankörlük ederler. (25/Furkân, 50)
İnsanların Allah'a karşı, onun ilahi yasalarına, hükümlerine, ibadet, kullukta yüz çevirmeleri, Allah'ın dinini yaşamamaları, farzları yerine getirmemeleri ve tamamıyla isyanvari hayat yaşamaları nankörlük değil midir? Allah onları rızıklandırırken, onlara rahmet ederken ve insanları nimetlerle donatırken İnsanların Allah'a isyan etmesi nankörlüğün zirvesi değil midir? İşte bu yöne insanların bir çoğundan nankördür.
فَاَعْرَضَ اَكْثَرُهُمْ فَهُمْ لَا يَسْمَعُونَ
Çoğu Kuran'dan yüz çevirdi! (Fussilet 4)
İnsanların Allah'ın kitabını okumasına ve onunla amel etmesine engel olan nedir? Allah kitabını indirmiş ve bu sebeple resuller göndermiş, bu kitap hayata egemen olsun sosyal, siyasi, ekonomik, yasaları ve kanunlarıyla bir yaşam programı olarak Allah ilahi iradesini kitabında beyan ettikten sonra İisanlar neden bu kitabın hükümlerine iktidar vermiyorlar? Bunun temel sebebinden yine bir tanesi insanların nefsine, arzulana, şehvetlerine uyuma, onların gaflet, cehaleti seçmeleri ve bu yönüyle Allah'ın kitabından yüz çevirmesinden kaynaklanıyor. Nitekim Rabbimiz Kur'an'dan yüz çevirenleri kafir ismini veriyor;
وَالَّذ۪ينَ كَفَرُوا عَمَّٓا اُنْذِرُوا مُعْرِضُونَ
Gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri ancak hak ile ve belirlenmiş bir süreye kadar yarattık. Kâfirler, uyarıldıkları şeyden yüz çeviren kimselerdir. (46/Ahkâf, 3)
İnsanların çokları maalesef ıslah olma yolunu seçmiyor. Onlardan birçokları iman etmediği gibi yalan söylerler, Allah'a ortak koşarlar, din’den, kur'an'dan yüz çevirirler ve rızkın hakkıyla Allah'tan olduğunu anlamazlar. Nitekim;
وَلٰكِنَّ اَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ۟
Çoğu rızkı Allah'tan bilmez! (Sebe 36)
Allah'a inanan insanların çoğu aslında yaratan ve rızık vereninde Allah'dan olduğuna inanırlar. Ama İnsanların birçokları eylem ve söylemleri ile rızıklarının kesada uğrama korkusu sebebiyle Allah'a değil de patrona ve iş verene güvenerek rızkın sanki onlardanmışçasına büyük bir tevekkül, teslimiyet ve aynı zamanda rızkın hakiki müsebbibi onlarmış gibi davranarak kulluk ederler. Onlar bir taraftan rızkın Allah'tan geldiğine inanırlar ama diğer taraftan eylem ve söylemleriyle sanki rızkın sahibinin patron olduğu düşüncesiyle Allah'a isyan’da onlara itaat ve onlara tevekkül ederler.
Gürsel Gürbüz
BİR CEVAP YAZ