08 Ekim 2024, 17:50 tarihinde eklendi

Büyük Şirk Çeşitleri: Hakimiyet Şirki Nedir?

Büyük Şirk Çeşitleri: Hakimiyet Şirki Nedir?

Büyük Şirk Çeşitleri: Hakimiyet Şirki Nedir?

Hakimiyet sözlük manası h-k-m fiilinden türemiş “iyileştirmek, menetmek, düzeltmek, egemlik, iktidar ve karar vermek” gibi manalara gelir. Hakimiyet masdar ifadesiyle “ilim, siyasi hakimiyet, karar ve yargı” anlamlarında, isim olarak hüküm vermek anlamında Allah’ın isim ve sıfatlarıyla ilgilidir.

İslam ıstılahında hakimiyet: Muhkem naslar'da varid olduğu üzere İlahi iradenin egemen ve iktidarlığında kulları için siyasi, ekonomik, kanun koyma ve benzeri değer yargıları belirleme konusunda etkili ve yetkili tek mercii/makam'ın Allah’a ait ilahi bir özellik olması sebebiyle hükmetme hakkının Şâri Telaya verilmesini ifade eder.

Tarih boyunca Allah'ın iradesine muhalefet eden Nemrutlar, Firavunlar, Ebu Cehiller ve onların emsalleri olan Modern politik tanrılar konumunda olan Tağutlar Allahın ilahi yasalarına ve diğer yargılarına muhalefet ederek laik ve demokratik ideolojik dinlerin veriler ile Allahın hükümlerini sosyal, siyasi, ekonomik, ahlaki, eğitim, yasama ve kanun koyma açısından merkezin dışına itip ve sınırlandırma getirerek ideolojik yasalara, kanunlara, sosyal, siyasi, ekonomik ve beşeri nizamlara iktidar ve egemenliklik verip bunları yasallaştırması, Kur’an ‘ ın muhkem naslarına muhalefet etmesi sebebiyle şirk olmakla beraber buna aracı olup kanun çıkaranlar, yardımcı olanlar ve razı olanlar'da müşrik ismini alırlar. Onların şehadeti, namaz ve benzeri ibadetlerin'de hiçbir değeri yoktur. Çünkü din bir bütündür ve bu açıdan Allah’a ait olan ilahi bir özelliğin ideolojik dinlerin bağlılarına ya da yöneticilerine verildiği anda Allah’tan başkasına kulluk edilmiş olması sebebiyle sahibini İslam‘dan çıkarır.

Yaratmanın nasıl ilahi bir özellik olduğunu Kur’an vurguluyorsa, aynı yaratma gibi kullar için emretme, başka bir ifadeyle hüküm ve yasalar vaaz etmenin ilahi bir özellik olduğunu Kur’an-ı Kerim vurgulamaktadır. Nitekim;

 اَلَا لَهُ الْخَلْقُ وَالْاَمْرُۜ تَبَارَكَ اللّٰهُ رَبُّ الْعَالَم۪ينَ 

 Dikkat edin! Yaratmak da emretmek de Allah’a aittir. Âlemlerin Rabbi olan Allah, ne yücedir. (7/A'râf, 54)

Bu ayet aslında mükemmel bir şekilde meselemizi en iyi şekilde izah ediyor. Yeryüzünde milyarlarca insan Allahın yaratıcı olduğuna inanır buna deistler bile dahildir. Burada Allah yaratmanın nasıl ilahi bir özellik olduğunu vurguladıysa aynı şekilde emretmenin de ilahi bir özelliğini vurgulamıştır. Bu sebeple ayette hem yaratma hem de emretmenin yan yana zikredilmesi bunu ifade etmek içindir. 

Bu ilahi özellik sebebiyle hiç kimse Allah’a akıl verme, yol gösterme, ders verme şeklinde bir cüretkarlığa girerek Allah’a ihanet edemez. Çünkü Allahın sosyal, siyasi, ekonomik, yasama, kanun koyma ve ceza kanunlarıyla beraber bir yaşam programı olarak değer yargıları vaaz etme konusunda Allah’a ortak olacak bir kimsenin olmadığını Rabbimiz kerim kitabında ifade etmiştir. 

Nitekim;

 وَلَا يُشْرِكُ ف۪ي حُكْمِه۪ٓ اَحَدًا 

Hükmünde hiç kimseyi ortak kılmaz (tek hükümran, yasamada bulunan, doğru ve yanlış belirleyen O’dur.)” (18/Kehf, 26)

Rabbimiz bir hayat programı olarak sadece ilahi yasa ve kanunlara bağlı kalmayı emrederek dinde taviz vermeden ve heva ve hevesine göre kanun ve yasalar meydana getiren müşriklerden beri olmamız gerektiğini ifade etmektedir. Nitekim;

ثُمَّ جَعَلْنَاكَ عَلٰى شَر۪يعَةٍ مِنَ الْاَمْرِ فَاتَّبِعْهَا وَلَا تَتَّبِعْ اَهْوَٓاءَ الَّذ۪ينَ لَا يَعْلَمُونَ 

Sonra seni, (ilahi) emre dayalı bir şeriat üzere kıldık. Ona uy. Bilmeyenlerin hevalarına/arzularına uyma. (45/Câsiye, 18)

Bugün ideolojik dinlerin bağlıları,laik-demokratik ideolojik dinlerini sağlamlaştırmak ve iktidarlarını koruyabilmek için Allahın kitabına muhalefet ederek Allah siyasete karışmaz, Allah ekonomiye karışmaz, Allahın yasaları ve kanunları olmaz, Allahın hüküm ve değer yargıları olmaz diyerek müslümanların ilahi yasalara bağlı kalmalarına engelleyerek insanları politik tanrıların nefislerine, arzularına, şehvetlerine ve hevalarının sonucu olan laik, kemalist, demokrasi ve benzeri ideolojik dinlere ve yapay tanrılara kulluk etmeye davet ederler. Onlar bu yaşam programlarıyla Allah Allah’a ve Resul’üne muhalefet ederek kulları kullara kul olmaya davet ederler.

اَللّٰهُ وَلِيُّ الَّذ۪ينَ اٰمَنُواۙ يُخْرِجُهُمْ مِنَ الظُّلُمَاتِ اِلَى النُّورِۜ وَالَّذ۪ينَ كَفَرُٓوا اَوْلِيَٓاؤُ۬هُمُ الطَّاغُوتُۙ يُخْرِجُونَهُمْ مِنَ النُّورِ اِلَى الظُّلُمَاتِۜ اُو۬لٰٓئِكَ اَصْحَابُ النَّارِۚ هُمْ ف۪يهَا خَالِدُونَ۟ 

Allah, iman edenlerin Velisidir/dostudur. (Bu dostluğunun bir tecellisi olarak) onları (küfrün, şirkin) karanlıklarından (tevhidin ve imanın) aydınlığına çıkarır. Kâfirlerin velileriyse/dostlarıysa tağuttur. Onları (iman ve tevhidin) aydınlığından (küfrün ve şirkin) karanlıklarına çıkarırlar. Bunlar, ateşin ehlidir ve orada ebedî kalacaklardır. (2/Bakara, 257)

Hakimiyet şirkinin en önemli özelliği Laikliğin hayata egemen olmasıdır. Laiklik herkesin bildiği üzere ''din ile devletin birbirinden ayrılması'' olarak ifade edilmiştir. Bu ne demek? Bu Allah'ın iradesi değil kulların iradesi bize karışır, Allahın siyasi görüşü değil kulların siyasi görüşü bize karışır, Allahın ceza kanunları ve hukuk normları değil ideolojilerin ya da önderlerin yasaları ve ceza kanunları bize karışır, Allahın ahlaki değer yargıları ve eğitim müfredatı karışmaz ama bize ideolojik ahlaki eğitim müfredatları karışır diyerek, aslında Allah karışmaz kul karışır, Kur'an karışmaz ideolojik yasalar karışır, İslam karışmaz insan uydurması demokrasi gibi ideolojik dinler ve sistemler karışır, Muhammed aleyhissalatu vesselam’in ilahi ilke ve inkılapları değil insan uydurması ideolojik ilke ve inkılaplar karışır diyerek aslında laiklik Allahın yetkilerini gasp etmek ve sınırlandırma getirip ideolojik dinlere, beşeri iradeye ve ideolojik egemenliğe iktidar ve egemenlik vermek demektir. Bu küfrün ta kendisidir. Zaten tarih boyunca bütün peygamberler bu kimselerle savaşmıştır.

 وَلَقَدْ بَعَثْنَا ف۪ي كُلِّ اُمَّةٍ رَسُولًا اَنِ اعْبُدُوا اللّٰهَ وَاجْتَنِبُوا الطَّاغُوتَۚ 

Andolsun ki biz her ümmet arasında: “Allah’a ibadet/kulluk edin ve tağuttan kaçının.” (diye tebliğ etmesi için) resûl göndermişizdir.(16/Nahl, 36)

Hiç şüphesiz ki tarih boyunca laikler peygamberlerle savaşmıştır ve bütün peygamberler de laiklerle savaşmışlardır. Nitekim Kur’am bu amansız savaşı gündeme getirir.

İbrahim aleyhisselam babil kralı olan Nemrut'a ilahi irade ve hükümlerle gittiğinde neden Nemrut İbrahim aleyhisselamla çatıştı? Allahın iradesi olan din, ideolojik iradeye karışmasın diye İbrahim aleyhisselam inkar edip onunla çatışmayı göze aldı. 

قَدْ كَانَتْ لَكُمْ اُسْوَةٌ حَسَنَةٌ ف۪ٓي اِبْرٰه۪يمَ وَالَّذ۪ينَ مَعَهُۚ اِذْ قَالُوا لِقَوْمِهِمْ اِنَّا بُرَءٰٓؤُ۬ا مِنْكُمْ وَمِمَّا تَعْبُدُونَ مِنْ دُونِ اللّٰهِۘ كَفَرْنَا بِكُمْ وَبَدَا بَيْنَنَا وَبَيْنَكُمُ الْعَدَاوَةُ وَالْبَغْضَٓاءُ اَبَدًا حَتّٰى تُؤْمِنُوا بِاللّٰهِ وَحْدَهُٓ 

Sizin için İbrahim’de ve onunla birlikte olan (müminlerde/resûllerde) güzel bir örneklik vardır. Hani onlar, kavimlerine demişlerdi ki: “Biz, sizden ve Allah’ın dışında ibadet ettiklerinizden berîyiz/uzağız. Sizi tekfir ettik (üzerinde bulunduğunuz yolu ve sizi reddettik). Bizimle sizin aranızda, tek olan Allah’a iman edinceye kadar, ebedî bir düşmanlık ve ebedî bir kin baş göstermiştir.”(60/Mümtehine, 4)

Firavun kendi Mısır ülkesinde sosyal, siyasi, ekonomik, askeri ve her alanda ülkesini ideolojik verilerle yönetirken neden Musa aleyhisselam’la çatıştı? Allahın dini benim ideolojik dinime karışmasın diyerek Musa aleyhisselam’la çatışmıştır.

اِذْهَبْ اِلٰى فِرْعَوْنَ اِنَّهُ طَغٰىۘ 

“Firavun’a git. Çünkü o azgınlaşıp (tağutlaştı).” (79/Nâziât, 17)

Mısır devlet yönetiminde iktidar kolutuğuna oturan Firavun sosyal, siyasi, ekonomik ve hüküm açısından ülkesini yönettiğini ve tamamıyla bugün modern cahiliye gibi ideolojik yasalarla idare ettiği bilinen bir gerçektir. Allah bu ayetinde Firavuna Tağut demiştir. Neden? Çünkü Allah’ın iradesine isyan ederek ve itatten kaçınarak kendi ideolojik iradesinin egemenliği uğurun'da savaştığı için din benim devletime karışmasın diyerek Musa aleyhisselam’la çatışmıstır.

Neden Ebu Cehiller Resulullah efendimize muhalefet edip Bedir, Uhud ve Hendek’te savaştı? Allahın iradesi bize karışmasın diye Resulullah aleyhisselam ile çatışmayı göze aldılar. Aynı modern laik cahiliye gibi. 

اَفَحُكْمَ الْجَاهِلِيَّةِ يَبْغُونَۜ وَمَنْ اَحْسَنُ مِنَ اللّٰهِ حُكْمًا لِقَوْمٍ يُوقِنُونَ۟ 

Yoksa cahiliyenin hükmünü mü istiyorlar? Yakinen inanmış bir kavim için kim Allah’tan daha güzel hüküm sahibi olabilir? (5/Mâide, 50)

Nitekim onlar Daru’l Nedve denilen parlamentolarında Allah’a sosyal, siyasi, ekonomik ve yasama açısından muhalefet ederek Allah onlara müşrik ismini verdi.

اَمْ لَهُمْ شُرَكٰٓؤُ۬ا شَرَعُوا لَهُمْ مِنَ الدّ۪ينِ مَا لَمْ يَأْذَنْ بِهِ اللّٰهُۜ 

Yoksa, Allah’ın izin vermediği şeyleri, kendilerine dinden şeriat kılan/kanun yapan ortakları mı var? (Şura: 21)

Mekke müşriklerin ideolojik hükümler vaaz ederken Allah onların şahsında aynı konumunda olan ilkel ve modern ideolojik yöneticilere cahiliye ismini vermektedir. 

اَفَحُكْمَ الْجَاهِلِيَّةِ يَبْغُونَۜ وَمَنْ اَحْسَنُ مِنَ اللّٰهِ حُكْمًا لِقَوْمٍ يُوقِنُونَ۟ 

Yoksa cahiliyenin hükmünü mü istiyorlar? Yakinen inanmış bir kavim için kim Allah’tan daha güzel hüküm sahibi olabilir? (5/Mâide, 50)

Kur’an’ın muhkem naslarına baktığımızda gerçekten de tarih boyunca tüm nebi ve resullere muhalefet eden Nemrut, Firavun ve Ebu Cehil emsalleri laikk olduklarını ilan ederek İslam dini bizim ideolojik devletimize karışmasın diye savaştıklarını görüyoruz.

Madem onların varsayımlarına göre Allah yönetmez, devlete karışmaz, hükümetlere ve yöneticilere karışmaz peki Kur’an-ı Kerim’deki Allahın ceza kanunlarını nereye koyacaklar? Nasıl izah edecekler? 

وَالسَّارِقُ وَالسَّارِقَةُ فَاقْطَعُٓوا اَيْدِيَهُمَا جَزَٓاءً بِمَا كَسَبَا نَكَالًا مِنَ اللّٰهِۜ وَاللّٰهُ عَز۪يزٌ حَك۪يمٌ 

Hırsız erkek ve kadının, işledikleri (kötülüğün) karşılığı ve Allah’tan bir ceza olarak ellerini kesin. Allah (izzet sahibi, her şeyi mağlup eden) Azîz, (hüküm ve hikmet sahibi olan) Hakîm’dir. (5/Mâide, 38)

اَلزَّانِيَةُ وَالزَّان۪ي فَاجْلِدُوا كُلَّ وَاحِدٍ مِنْهُمَا مِائَةَ جَلْدَةٍۖ 

Zina yapan kadın ve erkeğin her birine yüzer değnek vurun. (24/Nûr, 2)

Rabbimizin hukuk normlarının onun tatbik edilmesi, yasallaştırılması ve onunla hükmedilmesi ifade eden ayetleri nasıl gizleyecekler?

اِنَّٓا اَنْزَلْنَٓا اِلَيْكَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ لِتَحْكُمَ بَيْنَ النَّاسِ بِمَٓا اَرٰيكَ اللّٰهُۜ وَلَا تَكُنْ لِلْخَٓائِن۪ينَ خَص۪يمًاۙ 

İnsanlar arasında Allah’ın sana gösterdiği şekilde hükmedesin diye bu Kitab’ı sana hak olarak indirdik. Hainlerin savunucusu olma! (4/Nisâ, 105)

Allahın siyasi görüşü olan helal ve haram yasalarının ifade eden muhkem ayetleri nasıl tahrif edecekler?

Allahın eğitim, ahlaki ve iyi-kötü, güzel-çirkin, yasak ve serbest gibi değer yargılarını ifade eden ayetleri ve uygulamaları nasıl göz ardı ederek Allah’tan başkalarına ibadet edebilirler ki?

Hiç şüphesiz hakimiyet dinin asılları ile ilgili, Allah’a rububiyetinde, uluhiyetinde, isim ve sıfatta birleyerek ona hiçbir şeyi ortak koşmamayı ifade eder. Bu açıdan siyasi şirke düşenlerin Müslümanlık iddiası batılı olmakla beraber ekonomik küfür, yasama şirki ve benzeri ilahi irade'ye muhalefet eden her türlü hüküm ve yasama sahibini kafir yapmaktadır.

Kur’an’da İslam’ın devlet olduğunu, yönetim ve idarenin ilahi yargılarıyla işletilmesi gerekli kılındığı ve vurgulandığı ayetleri yalanlayarak kulları kullara kulluk yapanlar çağın Nemrutları, Firavunları ve Ebu Cehilleri olmaz mı?

Allah, bu kitab'ın hükmeden, kanun koyan ve insanlar arasında adaletin egemen kılması için indirildiğini ifade eden ayetleri görmek istemeyen, okumayan ve onunla amel etmeyenler politik tanrıların tuzaklarını düşenlerin acaba cehaletleri hiç mazeret olur mu? Asla olmaz.

Rabbimiz Mekke’de dinin aslını ihtiva eden hüküm ve kanun açısından Allahın haramını helal helaline haram eden müşriklerin şahsında sahabeye onlar gibi haramı helal görür ve onlara itaat ederseniz siz de müşrik olursunuz ayeti acaba bugün sahabeden daha düşük konumda olan kimseler için daha geçerli olmaz mı?

وَلَا تَأْكُلُوا مِمَّا لَمْ يُذْكَرِ اسْمُ اللّٰهِ عَلَيْهِ وَاِنَّهُ لَفِسْقٌۜ وَاِنَّ الشَّيَاط۪ينَ لَيُوحُونَ اِلٰٓى اَوْلِيَٓائِهِمْ لِيُجَادِلُوكُمْۚ وَاِنْ اَطَعْتُمُوهُمْ اِنَّكُمْ لَمُشْرِكُونَ۟ 

Allah’ın adının anılmadığı (hayvanlardan) yemeyin. (Çünkü) o kesin bir fısktır. Şüphesiz ki şeytanlar, sizinle tartışmaları için dostlarına (böylesi şüpheleri) vahyeder/fısıldar. Şayet onlara itaat edip (leş hayvanların helal olduğuna ve yenebileceğine inanırsanız) hiç şüphesiz müşriklerden olursunuz. (6/En'âm, 121)

Mekke’nin müşriklerinin İbrahim aleyhisselamın dini olan haram aylarının yerlerini değiştirerek helali haram ve haramı helal yaparlarken Allah onlara bu küfürde yükselme olarak nitelerken bugün aynı konumda olan modern cahiliyenin müşrikler karşısında bir torpili mi var?

اِنَّمَا النَّس۪ٓيءُ زِيَادَةٌ فِي الْكُفْرِ يُضَلُّ بِهِ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا يُحِلُّونَهُ عَامًا وَيُحَرِّمُونَهُ عَامًا لِيُوَاطِؤُ۫ا عِدَّةَ مَا حَرَّمَ اللّٰهُ فَيُحِلُّوا مَا حَرَّمَ اللّٰهُۜ زُيِّنَ لَهُمْ سُٓوءُ اَعْمَالِهِمْۜ وَاللّٰهُ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الْكَافِر۪ينَ۟ 

(Şahsi arzu ve isteklere göre) haram ayların (yerlerini değiştirip) ertelemek, küfürde ileri gitmektir. Bununla kâfirler saptırılır. Allah’ın haram kıldığına sayı bakımından uydurmak için onu bir yıl haram, bir yıl da helal kılıyorlar. Böylelikle Allah’ın haram kıldığı (ayları) helal kılmış oluyorlar. Kötü amelleri onlara süslü gösterildi. Allah, kâfirler topluluğunu hidayet etmez. (9/Tevbe, 37)

Dolayısıyla iman iddiasını taşıyan, kendini İslam’a nispet eden kimselerin İslamla beraber demokrasiyi idare etmeleri iki dini bir arada idare etmeyi ifade eder. Çünkü iki zit anlayışın ve iradenin aynı kalpte ve yaşam programında olması imkansız olan bir olgu olmakla beraber Allah’a ortak koşup müşrik ismini almaktır. Yine aynı şekilde Allah’a imanla beraber Allah’a ait olan kanun koyma, hükmetme gibi ilahi bir özelliği Allah’a isyan açısından beşere İdeolog, Filozof, Önder ve Liderlere vermek iki tanrıyı bir arada idare etmeyi ifade etmekten başka bir şey değildir.

Hem Muhammet aleyhissalatu vesselam‘ın önderliğini ve liderliğini kabul edecek hem ona zıt ve muhalafet eden ideolojik lider ve önderleri kabul edecek peki Muhammet aleyhissalatu vesellem‘in ilahi ilke ve ınkılapların muhalif ve zıt ideolojik ilke ve inkılaplara kulluk etmek şirk ile tevhidi, küfür ile imanı ve hak ile batılı bir arada idare etmeyi ifade etmez mi?

اَفَتُؤْمِنُونَ بِبَعْضِ الْكِتَابِ وَتَكْفُرُونَ بِبَعْضٍۚ 

Yoksa siz Kitab’ın bir kısmına inanıp, bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz?  (2/Bakara, 85)

Ey kardeşim, Allah sana siyasi bir görüş, ekonomik bir uygulama, ceza kanunları ve hukuk yasalarını vaaz ederken Allah’ı muhalefet eden, ona alternatif, zıt ve Allahın iradesini merkezin dışına iterek Allah’a ait olan bu ilahi özellikleri bir başkasına vermek küfür değildir nedir? İnsan vicdana dönüp bunu demesi gerekli olmaz mı?

Şöyle bir örnek verelim;Bir eviniz var ve birileri sizin evinize geliyor evinize müdahale ederek karınızla ilgili kızınızla ilgili çocuklarınızla ilgili sosyal, siyasi, ekonomik, ahlaki, moda ve benzeri her alanda zevkinize karışarak çoluk çocuğunuza müdahale etmeleri hoşunuza gider mi? Evinizin boya rengi mobilyalarına karışması hoşunuza gider mi? Evinizin mutfağına, yatak odasına, ekonomisine, giyim-kuşam, yeme-içme gibi her türlü değer yargılarınıza müdahale etmesi hoşunuza gider mi? Tabii ki gitmez! Peki neden Alemlerin Rabbi olan Allahın yurdunda ve onun arzında Allahın iradesine muhalefet edenleri onaylıyor, destekliyor ve yardım ediyorsunuz? Kendiniz için istenmediğinizi neden Rabbiniz olan Allah’tan istiyorsunuz? Bu utanılacak bir konum değil midir?

Bir vali ya da bir yönetici düşünün seçimle başa gelecek ama birileri gelecek mühür bizde, karar bizde, emir bizde sosyal, siyasi. ekonomik, savaş, barış ve ahlaki her alanda tamamıyla hükümleri biz vaaz edeceğiz tamam sen yönetici olabilirsin, sen lider olabilirsin ama ihalelere biz karar vereceğiz, yasaları biz karar vereceğiz, modanıza, sanatınıza, hayatınız ve her alanda biz karışacağız dediğinde o yönetici bunu kabul eder mi? Peki yönetici madem kendi devleti için böyle bağımsız insanların karışmasına razı değilse! Hükumete başkalarının karışmasına razı değilse! Başkalarının yönetime ortak olmasını kabul etmiyorsa! Neden âlemlerin Rabbi olan Allahın bu haklarını kendileri için hak ve yetki görerek Allah’a ortak koşuyorlar?

Şunu ifade edebiliriz ki İslam hem siyaset, hem ekonomi, hem ceza kanunu, hem hukuk, hem bir yönetim, hem bir rejim, hem bir yaşam programı, hem savaş, hem barış, hem ahlak, hem eğitim başka bir ifadeyle beşikten mezara ve doğumdan ölüme kadar Allahın kullarına her alanda karışmasını ifade eder.

 

Gürsel Gürbüz

 

BİR CEVAP YAZ

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Doldurulması zorunlu alanlar işaretlendi *