14 Mayıs 2023, 00:25 tarihinde eklendi

Din'de Siyaset ve Siyasi Şirke Düşmek!

Din'de Siyaset ve Siyasi Şirke Düşmek!

Din'de Siyaset ve Siyasi Şirke Düşmek?

Evvela bilinmesi gereken en önemli konu, din'in terim olarak manası ve aynı zamanda ıstılah manasının bilinmesi ki dinin konumunu ve işlevini en güzel şekilde anlamamıza yardımcı olacaktır.

Siyaset arapça bir kelime olarak: Sistem, âdet, terbiye etmek, düzgün, idare etmek, hesap sorumluluk, malik olmak, kurallar, korumak ve yönetmek gibi manalara gelir. 

Istılah siyaset: Allah'ın kullarının dünya ve ahiretleri konusunda iyi-kötü, çirkin-güzel, yanlış-doğru ve serbest-yasak gibi değer yargılarının belirleyen kuralar ve kanunlar manzumesidir. Siyaset her ne kadar Kur'an'da geçmese de hadislerde terbiye etme ve halkın işlerini görüp yönetme gibi manalar açısından kullanılmıştır.

İslam Siyaseti İkiye Ayrır.

İslami siyaset ve Küfri siyaset

1- Küfür siyaseti: Bu ilahi siyasi kurallara muhalefet eden insan uydurması ideolojik dinler olan heva ve heveslerin ürünü olan politik çıkarımlardır. Küfür siyaseti güdenler maddi çıkarımlar üzerinde kurulmuştur. En önemli özelliği menfaat neyi gerektiriyorsa siyasi gelişmeler iyi-kötü ayırt etmeden o yönden siyaset gütülür. Ekonomik ve sosyoljik refah uğrunda insanlar sömürülür, ekonomik hırsızlıklar yapılır ve bu uğurda milyonlarca insanın ölümüne sebep olan savaşlar olur. Bu ideolojik siyasi düşünce toplumu terbiye değil onu bozma üzere kuruldur. Uyuşturucu, zina, kumar, eşcinsellik, ahlaksızlık, Allah tanımazlık, çıplaklık ve her türlü kötülük bu küfür siyasetin sonucunda gerçekleşir.

Küfür siyasetin hükmü: Kendini islama nisbet eden ve müslümanlık iddiasını taşıyan bir kimsenin siyasi görüşünü demokrasi, laiklik ve kemalizm gibi ideolojik dinlerden ve onun temsilcisi konumunda olan partilerin küfür olan siyasi görüşlerini benimsemesi onun siyasi şirke düşmesi sebebiyle islam milletinde çıkan bir müşrik olur. Kendisi bu küfür siyasetini ve onun temsilcisi olan tağutları red etmedikçe iman iddiası batıl olmuş olur.

2- İslami siyaset: Bu Allah'ın iradesi olan ve sınırlarını helal ve haram yasalarının belirlediği alanlardır. Hükmetme, kanun koyma, idare etme, terbiye etme, eğitim, ahlak, ıslah etme gibi devlet ve hükümetlerin ihtiyaç duyduğu her alana müdahale ettiği rabbani siyasi görüşdür. Bu ilahi siyasi görüşün en önemli özelliği rabbani sabitleri ile adalet, eşitlik, dayanışma, yardımlaşma, sevgi, doğruluk, hidayet, huzur, iyilik ve davettir.

İdeolojik şirk ve küfür dinleri ve onun bağlıları, islam ilahi nizam'ın iktidar ve egemenliğine engel olmak, islam'a sınırlandırmalar getirmek ve Allah'ın ilahi iradesini hakim olmasını engellemek adına şeytani düşünceleri ile müslümanları saptırmaktadırlar. Onlar siyaset yada insanı yönetme kural ve değer yargılarının islam'da olmadığını söyleyerek kendi küfri siyasi görüşlerini meşrulaştırma adına cahil bırakılmış Müslümanları aldatıyorlar. Yine onlar islamın ve müslümanların bağımsızlığını ve ilahi egemenliği baltalama niyetiyle islamda siyaset yoktur yaygarasını çıkarmaktatırlar. Alemlerin Rabbi olan Allah kullarını sosyal, siyasi, ekonomik, hukuk ve kanun koyma gibi konularda kimsenin yetkili olmadığını bunun tamamiyle Allaha ait ilahi özellik olduğunu aşağıdaki ayette en sert bir şekilde vurgulamaktadır.

وَلَا يُشْرِكُ فِي حُكْمِهِ أَحَدًا

O, hükümranlığına (hükmüne) kimseyi ortak etmez. Kehf:26

İslam Dinin’de İbadetler İki Şekilde Görülür.

1- İslam’ın şartları kapsamında olan ibadetler. Bunlar: Namaz, oruç, zekat, hac, ahlaki değer yargıları, iyiliği emretme ve kötülüğü yasaklama gibi kul ile Allah arasındaki ibadetler.

2- Dinin asıllarına taalluk eden Rabbani irade (ideoloji). Bu devlet ve hükümet bazında Allahın ilahi sisteminin hayata egemen olması ve hükmetsini ihtiva eder. Sosyal, siyasi, ekonomik, yasama, kanun koyma, eğitim,  yasak ve serbes gibi tüm rabbani değer yargıları ile kullarına hükmederek hiç bir beşeri ideolojik sistemlere muhtaç bırakmadan Allah’ın insanları yönetmesidir.

İdeolojik dinlerin bağlıları, Allah'ın kulları konusunda onları idare etme, kendinlerine itaat ve ibadet edilme yollarının açılması konusunda yaygara ve yalanlarla Müslümanların ilahi siyasi görüşlerinin olmadığını ve bu ilahi siyasi görüşü iptal ederek kendi küfri siyasi görüşlerine iktidarı ve egemenlik vererek Müslümanları asimilasyona uğratmak, Allah ile bağlarını koparmak ve müslümanları yeryüzü egemenliğine giden yolu tıkamaktadırlar.  Zaten din derslerinin yasaklanması yada din “kültür” adı altında yüzeysel islamı öğretmeleri bunu açık şekilde göstermektedirler.

Dolayısıyla İslam ilahi nizam Allah'ın kullarının dünya ve ahiretteki iyilikleri için koyduğu ilahi bir sistemdir. Siyaset ise belli kriterlere bağlı kalarak yönetme, koruyup gözetmek ve insanların ihtiyaçlarını hikmet ve akıl üzere görme sanatıdır. Bir diğer ifade ile siyaset yöneticinin halkını yönetmesi, bunu sağlayacak sistemleri ve kuralları koymasıdır. Dolayısıyla bu kuralları, ilkeleri ve kriterleri belirleyecek yegane kıstas Kur'an ve sünnettir. Nitekim Rabbimiz;

ثُمَّ جَعَلْنَاكَ عَلٰى شَر۪يعَةٍ مِنَ الْاَمْرِ فَاتَّبِعْهَا وَلَا تَتَّبِعْ اَهْوَٓاءَ الَّذ۪ينَ لَا يَعْلَمُونَ 

Sonra seni, (ilahi) emre dayalı bir şeriat üzere kıldık. Ona uy. Bilmeyenlerin hevalarına/arzularına uyma. (Câsiye, 18)

Akli olarak birilerini şu sorulara cevap vermesi gerekmez mi? Hz Muhammed aleyhi selâtu vesselam hangi siyasi veriler ile 23 yıllık peygamberliği döneminde Türkiyeden kat kat büyük Arap yarım adasını ve barbar olan bir toplumu nasıl ve hangi siyasi verilerle medenileştirdi?

 Yine Hz Ebu Bekir ve Hz Ömerin hilafet iktidarlarında o dönemin süper gücü olan Pers imparatorluğu ve Bizans imparatorluğuna ait toprakların feth etmesi ve insanları adaletsizlik, sömürü ve kula kul esasına dayalı o dönemin ideolojik dinlerin zülmünden hangi siyasi veri kurtardı? 

Tabiki Allaha itaat ve Hz muhammed aleyhi selâtu vesselam’ın yol göstericiliğine tabi olmaktı ve bu örnekler çoğaltıla bilir. 

Kur'an ve peygamber efendimizin pratik sünneti bu ilahi sistemin kaynağı olması hasebiyle, yöneticilerin ve siyasetçilerin şartlarını, sıfatlarını, görevlerini, halkı ile olan ilişkisinde ve halkın ona karşı olan görevlerini en güzel şekilde ortaya koymaktadır.

Hatta siyasi, sosyal ve ekonomik tüm hayatı ilgilendiren konularda, Allah'ın iki önemli yasası olan helal ve haram yasaları Müslümanların siyasi görüşlerini kırmızı çizgilerle belirleyerek, onlara yön vermekte, onlara yeryüzünde doğru ve hikmetli kararlar vermelerine yardım etmektedir.

İslam ilahi nizam, din ile devlet veya ilahi kanunlar ile hükümetleri birbirinden ayırmaz. Bilakis İslam ilahi nizam'ın en önemli özelliği ve görev sahası Allah'ın razı olduğu bir yönetim, medeniyet ve ilahi siyasi verilerle yeryüzünde adaleti ve eşitliği temin ederek, kulların kullara kul/köle olmalarını engellemektir.

Dolayısıyla ideolojik şirk ve küfür dinleri Müslümanları aldatarak dinde siyaset yoktur söylemi tamamıyla batıl ve müslümanları aldatma üzerine kurulu bir projedir. Nitekim Rabbimiz;

اَمْ لَهُمْ شُرَكٰٓؤُ۬ا شَرَعُوا لَهُمْ مِنَ الدّ۪ينِ مَا لَمْ يَأْذَنْ بِهِ اللّٰهُۜ 

 Yoksa, Allah’ın izin vermediği şeyleri, kendilerine dinden şeriat kılan/kanun yapan ortakları mı var? Şûrâ, 21)

İslam ilahi nizam onların bu söylemlerinden beridir. Zira islam ancak yönetici ve halkı ıslah etmek, onları tek bir sancak ve tek bir fikir altında rablerine ulaştırmak için gelmiştir. İşte bu dine ve bu ilahi nizama muhalefet ve düşmanlık besleyen ideolojik şirk ve küfür dinleri red ve inkar etmek islami bir görevdir.

 

Gürsel Gürbüz

BİR CEVAP YAZ

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Doldurulması zorunlu alanlar işaretlendi *