01 Aralık 2024, 23:49 tarihinde eklendi

İbretlik: Habil ve Kabil Kıssası

İbretlik: Habil ve Kabil Kıssası

İbretlik: Habil ve Kabil Kıssası

Adem Aleyhisselam ve eşi Havva Mekke şehrine yerleştiler orada tarım ve hayvancılıkla uğraşıyorlardı. Tüm insanlığın ailesi aynı zamanda tevhid eksenli bir hayat yaşayarak ilk risalet, ilk yaşam ve ilk doğum mekke'den başlayarak insanlık tüm dünyaya yayılmıştır. Adem aleyhisselam ilk insan ve ilk peygamber olması hasebiyle kendi neslinde tüm dünyaya yayılacak olan tüm çocuklarına Tevhid inancını miras olarak bırakmış ve her doğan çocuklarını bu ilahi öğretilerden geçirmişlerdir.

İnsanlık Adem ve Havva annemizden doğarak çoğalmıştır. Havva annemiz her doğumu ikiz olarak oluyordu birisi erkek diğeri kızdı ve aynı anda doğan ikizler bir önceki ya da bir sonraki doğan ikizlerle evlendiriliyordu. 

Adem aleyhisselam döneminde o zamanın şeriatı gereği olarak Adem aleyhisselam Habil'in Kabil ile beraber doğan kızla, Kabil'in de Habil ile beraber doğan kızla evlenmesini şer'i bir hükümdü. Çünkü o zaman Allah, Adem aleyhisselamın tüm insanlığın neslini ondan olmasını ancak aynı anda doğan ikiz çocukların birbiriyle evlenmesine değil doğan ikizleri bir önce ya da sonra doğan ikizlerle evlendirmesini şer'i bir hüküm olarak vaaz etmişti.

Habil ile Kabil arasındaki ihtilafın temel sebebi Kabil'in bu şer'i hükme hased ve kini sebebyile boyun eğmemesindedir. Kabil kendisi ile beraber doğan kızla evlenmek istedi. Halbuki o kızla evlenme şer'i olarak habil'in hakkı idi.

Kabil’in bitmez tükenmez ısrarı ve zorluğu sebebiyle Adem aleyhisselam bu durumu meseleyi Allah'a havale etti. Allah, Adem aleyhisselama emrederek her ikisinde birer kurban takdim etmelerini ve hangisinin kurbanı kabul edilirse Kabil'in bacısının o kimseye ait olacağını söyledi. O dönemde kurbanın kabul edildiğinin göstergesi, gökten inen bir ateşin onu yok etmesiydi. Kabul edilemeyen kurbanı ise yırtıcı hayvanlar yerdi. Kabil, çiftçilik yapmaktaydı, tarım ürünlerinin en kötüsünden az bir miktar takdim etti. Bu arada o, kurbanın Allah nezdinde kabul edilip edilmemesinin önemli olmadığını ve kız kardeşinin Habil’le asla evlenemeyeceğini düşünüyordu.

Habil çobanlık yapmaktaydı, sürüsünün en iyilerinden bir koyun ile süt ve yağ takdim etti içinden de Allah’ın emrine boyun eğmeyi ve rızasını kazanmayı arzu ediyordu. Bunun üzerine Kabil bir demet buğday, Habil de en iyi durumda olan bir koyunu kurban olarak bir dağın üzerine koyarak Allah'a takdim ettiler. Gökten inen bir ateş Habil'in kurbanını aldı Kabil'in ki olduğu yerde kaldı. Bu olay Habil'in o kızla evlenme hakkını kazandığını Kabil'in de kaybettiğinin ortaya çıkarmış oldu.

Kabil Habil’i nasıl öldürdü?

Kabil kendi kurbanının kabul edilmediğini ve haksız olduğunu anladığı halde, ilahi hükme karşı gelip, haksızlığa dalıyor, kin ve nefretle nefsine zulmediyordu. Kardeşi Habil’e karşı, duyduğu derin bir hased ve nefret ile düşmanlık besliyordu. Hatta ona; قَالَ لَاَقْتُلَنَّكَۜ “Yemin ederim ki, seni öldüreceğim” diyordu. Habil ise gayet yumuşak davranıyor, karşılık vermiyor ve Kabil’e nasihat ederek, لَئِنْ بَسَطْتَ اِلَيَّ يَدَكَ لِتَقْتُلَن۪ي مَٓا اَنَا۬ بِبَاسِطٍ يَدِيَ اِلَيْكَ لِاَقْتُلَكَۚ اِنّ۪ٓي اَخَافُ اللّٰهَ رَبَّ الْعَالَم۪ينَ  “Eğer sen beni öldürmek için bana el uzatırsan, ben seni öldürmek için el kaldırmam. Çünkü ben alemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarım” diyordu. Fakat Kabil doğru sözü dinleyip, anlayacak ve kabul edecek halden uzak olduğu için, Habil’e karşı olan tutumunu değiştirmedi. Onu öldürmeye kararlı idi. Adem aleyhisselamın hacca gittiği bir sırada, Kabil ıssız bir yerde elinde bir taşla Habil’in yanına gitti. Habil o sırada sürülerinin başında bulunuyordu. Habil’e, “Seni mutlaka öldüreceğim” dedi. Habil, “Niçin?” diye sebebini sordu. Cevabında, “Allahü teâlâ senin kurbanını kabul etti. Benimkini ise kabul etmedi. Sen, benim güzel kız kardeşimle evleniyorsun, ben ise senin güzel olmayan kardeşin ile evleniyorum. Hem ebeveynim, senin benden daha iyi olduğunu konuşuyorlar. Senin çocukların benim çocuklarıma karşı övünürler” dedi. Bunun üzerine Habil, “Benim bunda hiç bir günahım yok. Allahü teâlâ ancak, müttekilerin kurbanını kabul eder. Beni öldürürsen kendi günahının yanında benimkini de yüklenirsin. Eğer böyle bir şey yaparsan bütün suç ve günah senin olur. Yerin de cehennem’dir ve zalimlerin cezası budur.” dedi.

Nitekim ayette;

لَئِنْ بَسَطْتَ اِلَيَّ يَدَكَ لِتَقْتُلَن۪ي مَٓا اَنَا۬ بِبَاسِطٍ يَدِيَ اِلَيْكَ لِاَقْتُلَكَۚ اِنّ۪ٓي اَخَافُ اللّٰهَ رَبَّ الْعَالَم۪ينَ  

“Beni öldürmek (niyetiyle) elini bana uzatsan dahi, seni öldürmek için elimi sana uzatacak değilim. Ben âlemlerin Rabbi olan Allah’tan korkuyorum.” (Mâide, 28)

اِنّ۪ٓي اُر۪يدُ اَنْ تَبُٓواَ بِاِثْم۪ي وَاِثْمِكَ فَتَكُونَ مِنْ اَصْحَابِ النَّارِۚ وَذٰلِكَ جَزٰٓؤُا الظَّالِم۪ينَۚ 

 “Şüphesiz ki ben, hem benim günahımı hem de kendi günahını yüklenmeni, (böylece) ateşin ehlinden olmanı istiyorum. Bu, zalimlerin cezasıdır.” (Mâide, 29)

Kabil, ıssız bir yerde Kardeşi Habil’i öldürmeye teşebbüs ettiğinde nasıl öldüreceğini bilemiyordu. Bu sırada şeytan insan kılığına girerek karşısına çıktı. Bir kuş tutup, kuşun başını taş üzerine koydu. Başka bir taş daha alıp kuşun başına vurarak başını ezmek suretiyle öldürdü. Böylece Kabil’e kardeşi Habil’i nasıl öldüreceğini gösterdi. Kabil bu hali görüp, kardeşini aynı şekilde öldürmek üzere harekete geçti. Habil’i tutup, başını bir taş üzerine koydu. Başka bir taş ile de vurarak şehid etti. 

فَطَوَّعَتْ لَهُ نَفْسُهُ قَتْلَ اَخ۪يهِ فَقَتَلَهُ فَاَصْبَحَ مِنَ الْخَاسِر۪ينَ 

Nefsi, kardeşini öldürmeyi ona (süslü göstererek) kolaylaştırdı. O da (kardeşini) öldürdü ve hüsrana uğrayanlardan oldu. (Mâide, 30)

Yeryüzünde dökülen ilk kan budur. İlk şehid Habil, ilk katil de Kabil oldu. 

İmâm-ı Ahmed’in bildirdiği bir hadide; “Zulüm ile öldürülen her insanın kanından (günahından) Âdem’in birinci oğlu Kâbil’e bir pay ayrılır. Çünkü cinâyeti âdet edenlerin önderi odur.”

Kabil kardeşi Habil’i öldürünce, cesedini ne yapacağını bilemedi. Önce onu bir sahraya bıraktı. Yırtıcı kuşlar Habil’in cesedi üzerine hücum etti. Bunun üzerine Kabil, Habil’in cesedini bir torbaya koyup sırtına aldı ve taşımaya başladı. Ceset sırtında, ne yapacağını bilmez bir halde iken, yırtıcı kuşlar da cesedi yere bırakmasını bekleyerek üzerinde dolaşıyordu. Kabil böyle şaşkın bir halde iken Allah iki karga gönderdi. Bu iki karga birbirine hücum edip, dövüştüler ve neticede karganın biri diğerini öldürdü. Sonra da öldüren karga ayakları ve gagasıyla yeri kazıp, öldürdüğü kargayı yere gömdü. Kabil, bu hadiseyi görerek Habil’in cesedini ne yapacağını öğrendi. Kabil kendi kendine; “Bana yazıklar olsun. Karga kadar olmaktan aciz kaldım” dedi. Habil’in cesedini yere gömdü. Nitekim;

فَبَعَثَ اللّٰهُ غُرَابًا يَبْحَثُ فِي الْاَرْضِ لِيُرِيَهُ كَيْفَ يُوَار۪ي سَوْاَةَ اَخ۪يهِۜ قَالَ يَا وَيْلَتٰٓى اَعَجَزْتُ اَنْ اَكُونَ مِثْلَ هٰذَا الْغُرَابِ فَاُوَارِيَ سَوْاَةَ اَخ۪يۚ فَاَصْبَحَ مِنَ النَّادِم۪ينَۚۛ 

 (Bunun üzerine) Allah, kardeşinin cesedini nasıl gömeceğini göstersin diye yeri eşeleyen bir karga yolladı. Dedi ki: “Yazıklar olsun bana! Şu karga gibi olup kardeşimin cesedini gömmekten aciz mi kaldım?” Ve pişman olanlardan oldu. (Mâide, 31)

İbn-i Asakir’in Hazret-i Ali’den rivâyet ettiği bir hadiste; “Dımeşk’da (Şam’da) Kasiyun denilen dağda, Âdem’in (aleyhisselâm) oğlu, kardeşini öldürdü.”

Adem aleyhisselam bu hadiseye pek ziyade üzüldü. Bunun üzerine Cebrail aleyhisselam, onu teselli için geldi ve; “Allah yakında sana bir evlat verecek ve ahır zaman peygamberi Muhammed aleyhisselam onun neslinden gelecek” müjdesini getirdi. Bu Şit aleyhisselam idi. Bu sebeple ismi Şit Allah'ın ihsânı, hediyesi mânâsınadır. Adem aleyhisselamın bütün çocukları ikiz doğduğu halde Şit aleyhisselâm tek doğdu.

Kabil kardeşi Habil’i öldürdükten sonra perişan, uykusu ve huzuru kaçmış bir halde idi. Büyük bir günah işlediğinden ve çok kötü bir iş yapmış olduğundan dolayı çok bedbaht idi. Babasına karşı mahcuptu. Cezadan korkuyordu. Evlenmek istediği ve bu sebeple katil olduğu kız kardeşini de alıp Aden’e kaçtı. Yıllarca avare ve başı boş dolaştı. Rivayet edildiğine göre şeytan, Kabil’in karşısına çıkıp, kardeşin Habil ile kurban takdim ettiğinizde Habil’in kurbanına ateş isabet edip yakması ve onun kurbanının kabul olunması Habil’in ateşe tapması sebebiyledir. Sen de kendin için ve senden sonra gelecek neslin için bir ateş yak, ona tap diyerek Kabil’i aldattı. Kabil de bir yer yapıp, orada ateş yakarak tapmağa başladı ve böylece ateşperestlik ortaya çıktı.

İbn-i Abbâs’dan (radıyallahü anh) şöyle nakledilmiştir: “Kâbil kardeşi Hâbil’i öldürdükten sonra kız kardeşinin elinden tutup kaçmak üzere yola çıkmıştı. Nûd dağından aşağı inince babası Âdem aleyhisselâm ona; (Buradan çekip git! Ömür boyunca ürkek kalacaksın, korku içinde olacaksın. Gördüğün hiç kimseden de emin olmayacaksın” dedi.

Kabil’in çocukları ve nesli azgın bir cemiyet halini alıp, Nuh aleyhisselam zamanında tufanda helak edildiler.

Begavi şöyle rivayet etmiştir; “Alimler buyurdu ki: Kabil’in çocukları kendilerine, çeşitli çalgı aletleri yaptılar. Oyun, eğlenceye daldılar, içki içtiler, ateşe taptılar, fuhuş ve zina yaptılar. Nihayet Allah onları Nuh aleyhisselam zamanında tufanda suda boğup helak etti.”

Abd bin Humeyd, Hazret-i Hasan’dan şöyle rivâyet etmiştir; “Bana ulaşan bir haberde Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem “Ey insanlar! Âdem’in iki oğlu sizin için numunedir. Siz, o ikisinden hayırlı, iyi olanına benzeyiniz, şerli, kötü olanına (Kâbil’e) benzemeyiniz” buyurdu.”

Adem aleyhisselam'ın bu şekilde çocuklarını evlendirmesinin dindeki hükmü nedir?

Adem aleyhisselam'dan son Resul Muhammed aleyhissalatu vesselam'e kadar tüm peygamberler dinin asıllarını getirmişler ve bu dinin asıllarında hiçbir zaman bir değişiklik söz konusu olmamıştır. Tarih boyunca dinin asılları dışında şeriatın vaciplerinde insanların ihtiyaç, menfaat ve icaplarına göre her devirde şeriatlerde farklılıklar hep söz konusu olmuştur.

Dolayısıyla o dönemde ikiz olarak doğan çocukların çaprazlama evlenmesi meşru idi. Çünkü bu çoğalma o dönem için gerekli, uygun olan ve bir hikmet gereği Allah böyle hükmetti ve zaten sonra bu hüküm sonraki gelen peygamberlerin şeriatında bu şeri hüküm kaldırılmıştır.

لِكُلٍّ جَعَلْنَا مِنْكُمْ شِرْعَةً وَمِنْهَاجًاۜ 

 Sizden her bir (ümmet) için bir şeriat ve yol kıldık. (Mâide, 48)

İnsanlık ailesinin Adem ve Havva'dan gelmesin hikmeti nedir?

Hiç şüphesiz Allah insanlığın bir anne ve bir babadan gelmesini murad etmesinde hikmetler vardır. Bunlardan bir kısım hikmetler;

1- Bütün insanlar aynı anne ve babadan gelmesinin hikmeti ayrımcılık, milliyetçilik ve ırkçılığa engel olması.

2- Tüm insanların babası aynı zamanda bir Tevhid peygamberi olduğunun bilinmesi.

Kabilin Tutumundan Çıkarılacak Dersler;

1) Kabil taksime razı olmadı, kadere rıza göstermedi.

 “Allah; “Ben, Allah’ım. Benden başka ilâh yoktur. Kim benim kazama râzı olmaz ve benden gelen belâya sabretmezse, kendisine benden başka Rab arasın!” buyurdu.” (Taberani)

2) Kabil, baba ve annesine karşı geldi, onlara isyan etti ve üzdü.

Allahü teâlânın rızâsı, babanın rızâsında, Allahü teâlânın gazâbı, babanın kızmasındadır.”  (Tirmizi, Hakim) 

3) Kabil kendisi için batıl bir davada bulundu.

 “Kendisi için olmayan şeyi dâvâ eden bizden değildir. Böyle bir kimse, Cehennem’deki yerine hazırlansın.” (ibni Mace)

4) Nefsi temize çıkarmak  ve onu üstün görmek. 

فَلَا تُزَكُّٓوا اَنْفُسَكُمْۜ هُوَ اَعْلَمُ بِمَنِ اتَّقٰى۟ 

 Nefislerinizi temize çıkarmayın. O, korkup sakınan (takva sahiplerini) en iyi bilendir. (Necm, 32)

5) Fitnesiyle akraba bağını kopardı. Kabil kendisinin hakkı olmayan bir şeyi istedi ve bunun sonucunda kin, nefret ve intikam duyguları kardeşini öldürmeye sebep oldu.

6) Malın en kötüsünü infak etmesi.

لَنْ تَنَالُوا الْبِرَّ حَتّٰى تُنْفِقُوا مِمَّا تُحِبُّونَۜ وَمَا تُنْفِقُوا مِنْ شَيْءٍ فَاِنَّ اللّٰهَ بِه۪ عَل۪يمٌ 

Sevdiğiniz şeylerden infak etmedikçe birr/iyilik (mertebesine) ulaşamazsınız. Ne infak etmişseniz kesinlikle Allah onu bilir. (Ali-İmran: 92)

7) Kin, hased ve nefretin sonucunda intikam alması.

İbn-i Mes’ûd’un rivâyet ettiği hadiste Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Hasetten sakınınız. Çünkü Âdem’in iki oğlundan birisi, diğerini hasetten dolayı öldürdü. Haset, her hatânın aslıdır.”

8) Nefis, arzu ve isteklerine göre hareket etmesi.

Habil'in Tutumundan Çıkarılacak Dersler.

1)Habil'in en güzel olanı kurban etmesiyle Allah ondan kabul buyurdu.

قَالَ اِنَّمَا يَتَقَبَّلُ اللّٰهُ مِنَ الْمُتَّق۪ينَ 

Allah ancak muttaki olanlardan kabul eder.” demişti. (Mâide, 27)

2) Habil hilmi ile zülme, ezaya ve kötülüklere tahammül ederek mutakkilerin sabrını bize göstermiştir.

وَعِبَادُ الرَّحْمٰنِ الَّذ۪ينَ يَمْشُونَ عَلَى الْاَرْضِ هَوْنًا وَاِذَا خَاطَبَهُمُ الْجَاهِلُونَ قَالُوا سَلَامًا 

Rahmân’ın kulları yeryüzünde tevazu ile yürür. Cahiller kendilerine sataştığı zaman: “Selam olsun size!” derler. (Furkân, 63)

3)Habil kardeşi gibi kin, nefret, hased ve intikam yolunu tutmayarak sabretmesi takva ehlinin kim olduğunu bize göstermiş oldu.

"Birbirinizle alâkayı kesmeyin! Birbirinize sırt dönmeyin! Birbirinize kin tutmayın! Haset etmeyin. Ey Allah'ın kulları! Kardeş olun!” (Muslim)

4)Habil kardeşine nasihat etmesi ve Allah’tan korktuğunu ortaya koyarak onun gibi davranmaması hilm ve hikmet sahibi olmamaız gerektiğini göstermiştir.

قَالَ اِنَّمَا يَتَقَبَّلُ اللّٰهُ مِنَ الْمُتَّق۪ينَ 

Allah ancak muttaki olanlardan kabul eder.” demişti. (Mâide, 27)

5) Habil Allah’ın kazasına teslim olması. Habil Allah’ın şeri hükmüne teslim olması ve onun için verilen paya razı olması.

 

Gürsel Gürbüz

 

 

BİR CEVAP YAZ

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Doldurulması zorunlu alanlar işaretlendi *