01 Kasım 2023, 20:06 tarihinde eklendi

İkrah Nedir Çeşitleri Ve Şartları Nelerdir?

İkrah Nedir Çeşitleri Ve Şartları Nelerdir?

İkrah Nedir Çeşitleri Ve Şartları Nelerdir?

İkrah sözlük manası istememek, meşakkatli, zorlama ve razı olmamak gibi manalara gelir. İkrah bir şeyi sevmemek ya da bir kimseyi sevmediği ve hoşlanmadığı şeye zorlamak demektir. 

Dini literatürde ikrah; Bir kimseyi imandan geri çevirmek ya da inkara zorlayarak onun Allah ve resulünü inkar etmesini istemektir. Zorlayan kimseye "Mukrih" zorlanan kimseye "Mukreh" denilir.

 مَنْ كَفَرَ بِاللّٰهِ مِنْ بَعْدِ ا۪يمَانِه۪ٓ اِلَّا مَنْ اُكْرِهَ وَقَلْبُهُ مُطْمَئِنٌّ بِالْا۪يمَانِ وَلٰكِنْ مَنْ شَرَحَ بِالْكُفْرِ صَدْرًا فَعَلَيْهِمْ غَضَبٌ مِنَ اللّٰهِۚ وَلَهُمْ عَذَابٌ عَظ۪يمٌ 

Kalbi imanla mutmain olduğu hâlde (küfre) zorlananlar hariç, kim de imanından sonra kâfir olur, (kendi tercihiyle küfre saparak) küfre gönlünü açarsa, Allah’ın gazabı onların üzerinedir ve onlar için büyük bir azap vardır. (Nahl, 106)

Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem’den şu hadis nakledilmiştir:

«إن الله تَجَاوزَ لِي عن أمتي الخطأَ والنِّسْيانَ وما اسْتُكْرِهُوا عليه»

 “Şüphesiz Allah, ümmetimden hata, unutma ve üzerine zorlandıkları (ikrah altında bırakıldıkları) şeyin hükmünü kaldırmıştır” (Ibni Mace)

Ehli Sünnet mezhepleri arasında ihtilaflar olmasada, ikrah meselesinin çevresinde hafif ihtilaflar söz konusu olmuştur. Alimlerimizin ikrah konusunda görüşlerini serd ederek konun bir nebze dahi olsa anlaşılmasını sağlama noktasında mezheplerin görüşlerini getireceğiz.

 

Hanefilerde İkrah Üç Kısımdır.

İkrahi mulci- İkrahi gayri mulci ve Edebi ikrah

1- İkrahi Mulci; Bu ikrah çeşidi daha çok ölüm, bir uzvu kesme, tüm malı yok etmeye yahut bunlardan birine sebep olan şiddetle dövme ile meydana gelen ikrah demektir.  

2- İkrahi Gayri Mulci; Kısa zamanlı hapis, ölüme sebep olmayacak kadar dayak, malı itlaf etme ve bir uzvu kesmeye sebep olmayan ikinci türden daha çok eziyet gibi tehditlerdir. 

3-Edebi ikrah; Bu ikrah kişinin rızasını yok eder. Fakat seçme hakkını kaybettirmez.

Örnek: Anne baba veya başka yakın akrabaların hapisle tehdit etmek gibi.

 

Şafii Mezhebinde İkrah;

1- Bir kimseyi ağir bir şekilde dövme.

2- Uzun zaman hapsetme.

3- Malını imha etme, onunla tehdit etmek.

4- Şahsiyetli bir insanı halkın arasında aşağılamak, hakaret ve hafif dövmek.

5- Darlık içinde olan bir insanı az bir malını imha etmek ikrah sayılır. Malda fakir ve zengin arasını ayırmak.

Şafi ve Hanbeli alimlere göre Hanefilerin gayri mulci dedikleri ikrahı onlar tam ikrah saymışlardır. İnsanların durumlarındaki değişikliklere göre böyle bir ikrahın etkisi de değişik olur.

Allame ibni hazm bu sahabelerin hepsinin görüşüdür.  

Kim ikrah şartları olmaksızın takiye yaparak küfür amelinde bulunursa kafir olur ümmet bu konuda ittifak etmiştir.

 

Maliki Mezhebi;

1- Bir insani korkutmak, bağlamak, dövmek veya hapsetmek ikrahtır.

 

Hanbeli Mezhebi;

1- Zorlanılan kişinin dövülmesi, boğazının sıkılması, bacağının bükülmesi veya kafasının suya sokulmasi gibi işkenceler fiilen yapılmışsa bu bir ikrahtır. Hatta tehditler de ik­rahtan sayılmıştır. 

İmam Ahmed b. hanbel’den ise, iki görüş rivayet edilmektedir;

Birin­ci görüşe göre; Ruhsata yol açacak ikrah maddi ikrahtir.

İkinci görüşe göre; Manevi ikrahın da yeterli olacaği şeklindedir.

Ibn-i kudâme; ikinci görüşe göre Ahmed bin hanbele göre tehditlerde ikrahdan sayılır. i̇bni kudame bu son görüşü tercih etmiştir.

NOT: Ebu hanife, şafiî ve malik'e göre ikrahi gayri mulcie/manevi ikrah ruhsatın tahak­kuku için yeterlidir. Bunlara göre ruhsata neden olacak ikrahın gerçekleşmesi için bir kısım işkencelerin fiilen yapılması şart değildir.

 

İKRAHIN ŞARTLARI 

1- Tehdit eden kişi tehditi yerine getirebilecek güçte olmalıdır. 

2- Tehdit edilen kişi yapılan tehditten korkmalıdır. 

3- Edilen tehdit ölüm, uzvun kesilmesi ve şiddetli aç bırakma gibi tehlikeli tehditler olmalıdır. 

4- Zorlanan kişi zorlandığı fiili zorlanmadan önce yapmamış olmalıdır. 

5-  Tehdit edilen kişinin işi yapmadığı takdirde tehdit sahibinin tehdidini yerine getireceğine inanması gerekir.  

6- Tehdit edilen kişinin kaçmaktan mukavemet etmekten yardım talebinde bulunmaktan aciz olması gerekir. 

7- Yapması için zorlandığı şey yapmadığı takdirde tehdit edildiği şeyden daha ağır ve tehlikeli olmalıdır. örnek olarak malını telef etmezsen bir tokat atacağım bu ikrah olmaz. 

8- Zorlandığı fiili yapmaktan başka kurtuluş çaresi olmamalıdır.

Tüm âlimlere göre mücerret korku ikrah değildir. Bu gün maaşlarının kesilmesinden korkanlar, tevhidi maslahatını değil kendi çıkarlarının maslahatını düşünen bel’am taifesinin ikrah gibi öne sürdükleri şeyler batıldır.

 

Acil Olan İkrah;

Hanefi, Şafii ve bazı Hanbeli İkrahı acil ile ilgili değerlendirmelerde bulunmuşlardır. 

Malikiler; Kendisi ile tehdit edildiği şeyin acil olması şart değildir. Önemli olan halen korkunun olmasıdır ve şartta budur. 

İbni hacer al- Askalani; Tehdit edilen şeyin acil olması şarttır. Şayet acil olmazsa zorlayan bu işi yapmadığı takdirde senin yarın döverim derse bu ikrah sayılmaz. Ancak zorlayan tehdidini çok yakın bir zamanda yapacağını söylerse ya da bunu adet edinmişse tehdit ettiği zaman mutlaka dediğini yerine getiriyorsa bu durumda ikrah acil olması şartı yoktur. (Fethul bari)

Ömer (r.anh); Aç bıraktığın, korkuttuğun, dövdüğün veya bağladığın kişi güvende değildir. 

Cabir bin Abdullah radiyallahu anh; Beni itaat etmeye mecbur kılan bir zalime itaat etmek de bir günah görmüyorum. Bu sahabi görüşü her türlü zorlamayı ikrah saydığı anlaşılmaktadır.

Şureyh; kişiyi bağlamak ikrah, tehdit etmek ikrah, dövmek ikrah ve hapsetmek ikrahtır demiştir.

İbni Mesud: Güç sahibi bir kimse beni konuşmaya zorlarsa onun kamçısından kurtulmak için her şeyi söylerim bu bir kamçı bile olsa.  

 

Şu Dört Şey Tam İkrah’da Caiz Değildir.

 İster ikrahı gayri mulci olsun, ister ikrahi mulci olsun fark etmez, bunları yapan günahkar olur.

1- Bir müslümanı öldürmek asla caiz değildir ve bu konuda ruhsat yoktur. 

Haksız bir müslüman öldüren dünyevi hükmü: zorlayan ve öldürene kısas uygulanır. 

Hanefilere göre ise zorlayan sadece öldürülür. 

2- Zina işlenmesi hiçbir durumda mübah ve ruhsatı olmayan haramlardandır. 

Zina etmeye zorlanan ya da zorlayan kimseye ruhsat verilmemiştir. Kim bunu yaparsa ikisi de günahkar olur. 

3-  Anne ve babayı dövmek. 

4- Bir Müslümanın azasını koparmak.

Şafilere Göre; Zina eden ve zorlayan kimsenin cezasına gelince zina etmeye zorlanana had uygulanmaz. Ama zorlayana uygulanır. Çünkü şüphe olduğunda hadler düşer.

Hanbelilere Göre; Şayet erkek tam veya noksan ikrah ile zina da bulunmak üzere zorlanacak olursa tercih edilen görüşe göre ona had uygulanması vaciptir. 

Hanefilere Göre; Tam ikrah halinde zina cezasi verilmez iken eksik ikrahda zina edene ceza verilir. 

Malikilere Göre; Erkek ve kadın zina etmek üzere zorlanmışlarsa had vaciptir.

 

Hissi Tasarruflar

Hissi tasarrufta mübah hakkında ruhsat bulunan ve haram olmak üzere üç türlüdür 

1-İkrah yoluyla hissi mubah tasarruf; Meyte dediğimiz leş, kan, domuz eti yemek ve şarap içmek; Bunun hükmü ikrahın türüne göre farklılık arz eder. Bunları yemek ve içme noktasında ikrah öldürmekle yahut bir organını kesmek ve benzeri şeylerle halinde olursa ikrahi mulci ya da tam ikrah olursa bu fiil mübah olur. Şayet bir kimse öldürülünce kadar bunları yemezse içmezse günahkar olur.

2-İkrah ile kendisine ruhsat verilen hissi tasarruf; Kalbi iman ile dolu olmakla birlikte dil ile küfür sözü söylemek veya Müslümanın malını telef etmek gibi işler ve davranışlar mübah olmaz ancak tam İkrah halinde ruhsat vardır. 

Eğer ikrah altında olan kimse öldürülünceye kadar bu küfür sözleri yapmayacak olursa kendisine cihat ecri gibi ecir verilir. 

Hanefi ve Malikiler Göre; Şayet ikrah eksik olursa ikrahi gayri mulci olursa kesinlikle buna ruhsat yoktur. Kim küfür sözü söylerse kendisinin küfrüne hükmedilir. 

Şafii, Hanbeli ve Zahirilere Göre; İkrahi gayri mulci yani eksik İkrah halinde küfür sözünü dili ile telaffuz etmeye ruhsat vermişlerdir. Çünkü islam'ın başlangıcında kafir olmak için yapılan ikrah olayların birçok nakıs ikrah türündedir tercihe şayan olanda budur. 

3- Zorlanmaya rağmen yerine getirilmesi mübah veya ruhsatlı olmayan hissi tasarruflar; Bazı tasarrufları vardır ki haramlıkları şer'an sabittir aklende mahzurludur. Bu yüzden bu tür tasarruflar ne mübahtır ne de işlemeye ruhsat verilmiştir. 

 

İkrahtan Söz ve Fiilde Fark

Bazı alimlerimiz ikrah esnasında söz ve fiili birbirinden ayırmış bazı alimler ayırmayarak aradaki farkı serd etmişlerdir.

Hasan el Basri, Evzai ve Suhnun gibi bazı alimler göre; İkrah ancak söz ile olur fiil ile olmaz demişlerdir. 

Dolayısıyla bu alimlere göre putlara tapmak, Allah'tan başkasına secde etmek, Kabe'den başkasından yönelmek, müslümanı öldürmek, malını yemek, zina yapmak gibi durumlarda ikrah yoktur. 

Hz Ömer, İmam makhul, İmam Malik ve Irak ehli olanlarından bazı alimler;

İkrah hem sözlü hem de fiil de geçerli olur.

İbni Recep el Hanbeli diyor ki; İçki içmeye ve buna benzer haram fiilleri yapmaya zorlanan kimse hakkında İki görüş vardır;

Birincisi görüş; Böyle bir durumda kişi ikrah altındadır ve ruhsat sahibidir. Bu cumhurun görüşüdür İmam Şafi, imam Ebu Hanife ve İmam Ahmed bin hanbel’den gelen meşhur görüş budur. 

İknici görüşe göre; Bir kimse zorlandığı haramları yapmaya ruhsat sahibi değildir. İbn Abbas, Ebu Şesa, Rebi b enes, Dahhak ve bir rivayete göre Ahmed bin hanbelin görüşüde budur. 

Asıl olan ikrahda fiil ve söz arasında fark olmamasıdır. Çünkü ayette söz ile fiil arasından bir ayrımın olmaması ve umum ifade etmesi fiilde ve sözde bir ayrım söz konusu değildir. 

مَنْ كَفَرَ بِاللّٰهِ مِنْ بَعْدِ اٖيمَانِهٖٓ اِلَّا مَنْ اُكْرِهَ وَقَلْبُهُ مُطْمَئِنٌّ بِالْاٖيمَانِ وَلٰكِنْ مَنْ شَرَحَ بِالْكُفْرِ صَدْراً فَعَلَيْهِمْ غَضَبٌ مِنَ اللّٰهِۚ وَلَهُمْ عَذَابٌ عَظٖيمٌ  

Kim iman ettikten sonra Allah’ı inkâra saparsa -kalbi imanla dolu olduğu halde baskı altında kalanın durumu müstesna olmak üzere- kim kalbini inkâra açarsa işte Allah’ın gazabı bunlaradır; bunlar için çok büyük bir azap vardır. Nahl:106 

Hasan El Basri, Evzai bir rivayete göre Şafi ve Suhnun ikrah ancak söz ile olacağını Allah'tan başkasına secde etmek gibi fiili durumlarda ikrahın olmayacağını söylemişlerdir.

Ibni Hacer: İkrahın şartlarını anlattıktan sonra şöyle der; ikrahın söz ya da fiil olması arasında cumhur ulemaya göre hiçbir fark yoktur. (fethul bari)

 

Zorlanma Anında Küfür Sözü Söylemek Azimettir.

İkrah halinde her ne kadar küfür sözü söylemek caiz olsa da buna karşı direnmek küfür kelimesini telaffuz etmemek Allah katında büyük bir ecir kazandıracaktır.

Ibni Hacer; Alimler icma etmişlerdir ki, kim küfre zorlanır da buna rağmen küfür kelimesi söylemeyerek ölümü tercih ederse, Allah katında ruhsatla amel etmeyi seçen kimseden daha cok ecir sahibi olur. (Fethul bari)

 

İkrah Konusunda İnsanlar Üç Gruptadırlar.

 1-İfrat 2- Tefrit 3- Vasat

Bugün maalesef üç grup insan vardır ki, ikrah konusunda büyük bir ihtilaf, ayrılık ve sapmalara neden olmuşlardır. Maalesef vasatı yakalayamayan bu kimseler ifrat ve tefrit sınırlarında bir birlerini tekfir etmiş ve bunun sonucunda birbirlerinin malını ve canını helal görmüşlerdir. Allah’a hamd olsun ki ehli sünnet alimlerimiz düştüğümüz ihtilafı çözme noktasında kur’an'dan, sünnetten ve ictihadlarıyla vasatı yakalamışlardır.

1- İfrat/Aşırıcılık bu kısımdaki insanlar Allah'ın rahmetini o kadar daraltmışlardır ki, ikrah çeşitlerini ve ikrahın şartlarını göz ardı ederek kendilerinin inandığı ikrah dışında olan insanları en acımasız şekilde tekfir etmişlerdir.

2- Tefrit/Iliman bu grupdakiler fazlasıyla ılıman vasatın altında olmak ve ciddiyete almamak suretiyle ikrahın çeşit ve şartları önemsemeyerek tekfire muhattab olan kimselerdir.

3- Vasat orta dengeli olan kimseler, selefin yolunu takip etmiş ikrahın şartlarını ve ikrahın çeşitlerini göz ardı etmemiş, tekfirde aceleci olmamış ve bu konuda azimet ve ruhsat arasında cereyan eden durumları anlayışla karşılamıştır.

 

İkrah ve Takiyye;

İkrah şartları oluşmadan takiye yapılarak küfür ehli ile dostluk kurmak kesinlikle caiz değildir. Çünkü ehli küfrün eziyetinden korkup düşüncelerini gizleyerek onlarla mudara yapmak caizdir. Fakat bu korku ikrah şartları oluşmamışsa küfür ehliyle dostluk kurmayı caiz kılmaz. 

İkrah ve takiye arasındaki fark ise şudur; İkra kişinin herhangi bir küfre zorlanmasıdır takiye ise korku halinden dolayı kişinin inancını gizlemesidir. 

Abdullah ibni Abbas; Takiye ancak dille olur elle olmaz demiştir

Zorla Söyletinlen Sözün Hükmü Yoktur.

Cumhura göre Zorla/ikrah ile ister evlenme, boşanma, alışverişler olsun isterse başka akitler olsun bunların hiçbir önemi ve hükmü yoktur. hanefi mezhebi ise tam aksini söyler.


Gürsel Gürbüz

 

 

BİR CEVAP YAZ

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Doldurulması zorunlu alanlar işaretlendi *