İlahi Özellikler Nelerdir?
İlahi Özellikler Nelerdir?
Elihe fiilinden gelen ''ilah’’ terim olarak; tapınılan, gönülden bağlanılan, ısınmak, kendisiyle korunmak, aşırı sevgi, yönelmek, sığınılan, düşkün olmak, kulluk etmek, itaat etmek, egemen olan, emirlerine uyulan gibi manalara gelir. Dolayısıyla İlah kelimesi ''elehe, yelihu ve ilaheten'' mastarında ibadet etmek demektir. fial vezninde meful olup mabud demektir.
Uluhiyet/İlahlık Allah'ın bir vasfıdır. Kişi ilahi emirler ve yasaklar doğrultusunda eylem ve söylemleri Allah'a ibadet etmesi, itaat etmesi ve hayatını ilahi sisteme göre ikame etmesidir. Kişi ister Allaha inansın, ister ateistler gibi hiç bir ilaha inanmasın kur’an ve sünnete göre kalbiyle, eylemleriyle ve söylemleriyle kim itaat, sevgi, bağlılık, teslimiyet, sığınma, emirlere uyma gibi ibadet konularını kendi hevasına, ideolojilere yada bu konumda olan herhangi bir şeye bu yetkiyi verirse onu ilah konumuna oturtmuş olur. Velevki bu kimse onu ilah görmesede. Dolayısıyla başkalarına ilahi özellik vermemeliyiz yoksa bu bizi şirke düşürür.
Allah’ın Başlıca İlahi Özellikleri
1-HÜKÜM VERMEK
Bu Allah ilahlığının en belirgin özelliklerinden bir tanesi onun kulları için hüküm koyucu olmasıdır. Çünkü Allah kitabında kendsini El- Hakim ismini veriyor bu Allahın hükmeden ilahi sıfatına iman etmeyi gerektirir. Nitekim Allah;
اَلَا لَهُ الْحُكْمُ وَهُوَ اَسْرَعُ الْحَاسِب۪ينَ
Dikkat edin! Hüküm yalnızca O’na aittir. Ve O, hesap görenlerin en hızlı olanıdır. (En'âm, 62)
Allah'ın hüküm koyucu olması, kulların düştükleri ihtilaflardan tutun bir yaşam program olarak siyasi hükümlerden, ahlaki hükümlere, ekonomik hükümlerden hukuk normlarına kadar tüm hayatı ilgilendiren konularda Allah'ın yasalarıyla kullarına hükmetmesidir. Nitekim Allah;
اَلَا لَهُ الْخَلْقُ وَالْاَمْرُۜ تَبَارَكَ اللّٰهُ رَبُّ الْعَالَم۪ينَ
Dikkat edin! Yaratmak da emretmek de Allah’a aittir. Âlemlerin Rabbi olan Allah, ne yücedir. (A'râf, 54)
Hüküm koymak ilahi ve rabbani bir özelliktir. Hiç bir beşer yada hiç bir ideoloji Allah'a isyan ederek Allah'ın mülkü olan kullarına müdahale ederek ideolojik hükümler vaaz edemez. Kim buna davet ederse kendisine ilah makamına onun davetine icabet edenler ise kendilerini kul makamına oturtmuş olurlar.
İslam nizam-ı rabbani bir yönetim şekli olmakla beraber hükümleri ilahidir. Dolayısıyla kulların hayatlarını biçimlendirecek yaşamlarını şekillendirecek yegane hüküm islam ilahi nizamdır. Hüküm koyma Allah'a ait bir özellik iken bu hükmü başkasına tanımak onun şirkine sebep olan ve Allah'la bağların kopmasın neden olan en büyük zulümdür.
وَلَا يُشْرِكُ ف۪ي حُكْمِه۪ٓ اَحَدًا
Hükmünde hiç kimseyi ortak kılmaz (tek hükümran, yasamada bulunan, doğru ve yanlış belirleyen O’dur.)” (Kehf, 26)
2-TEŞRİ-KANUN KOYMA
Allah'ın ilahi özelliklerden bir diğeri ise Allah'ın kulları için Eş- Şâri (kanun koyucu) olmasıdır. Bu isim Allah'a ait bir sıfattır.
Tarih boyunca politik tanrılar ve ideolojik dinlerin bağlıları Allaha sormadan kanunlar ve yasalar vaaz ederek kulları kullara kul yapmışlardır. Nitekim Rabbimiz;
اَمْ لَهُمْ شُرَكٰٓؤُ۬ا شَرَعُوا لَهُمْ مِنَ الدّ۪ينِ مَا لَمْ يَأْذَنْ بِهِ اللّٰهُۜ
Yoksa, Allah’ın izin vermediği şeyleri, kendilerine dinden şeriat kılan/kanun yapan ortakları mı var? (Şûrâ, 21)
Dolayısıyla kullar için helal-haram, iyi-kötü, güzel-çirkin, doğru-yanlış ve yasak-serbest gibi tüm değer yargılarını Allah vaaz eder. Nitekim Rabbimiz;
ثُمَّ جَعَلْنَاكَ عَلٰى شَر۪يعَةٍ مِنَ الْاَمْرِ فَاتَّبِعْهَا وَلَا تَتَّبِعْ اَهْوَٓاءَ الَّذ۪ينَ لَا يَعْلَمُونَ
Sonra seni, (ilahi) emre dayalı bir şeriat üzere kıldık. Ona uy. Bilmeyenlerin hevalarına/arzularına uyma. (Câsiye, 18)
Allah kulları için kitabında ve Resul'ünün sünnetinde hukuk normlarını, ceza kanunlarını, sosyal, siyasi ve ekonomik kanunlarını vaaz etmiştir. Maalesef bugün modern cahiliye ve onun politik tanrıları Allah'a ve onu ilahi sistemine muhalefet ederek kanunları da yasaları da biz belirleriz diyerek; Bizim de siyasi görüşümüz var, bizim de ekonomik uygulamalarımız var, bizim ceza kanunlarımız var ve hukuk normlarımız var diyerek Allah’a onun yurdunda isyan ederek beşeri insan uydurması ideolojik dinlerle kulları kullara kul yapmışlardır. Nitekim Rabbimiz;
اَفَحُكْمَ الْجَاهِلِيَّةِ يَبْغُونَۜ وَمَنْ اَحْسَنُ مِنَ اللّٰهِ حُكْمًا لِقَوْمٍ يُوقِنُونَ۟
Yoksa cahiliyenin hükmünü mü istiyorlar? Yakinen inanmış bir kavim için kim Allah’tan daha güzel hüküm sahibi olabilir? (Mâide, 50)
Kulların ihtilafı konusunda, Allaha ve ilahi nizama iman iddiasında bulunan mümin kadın ve erkeğin iradesini Allaha teslim etmekten başka bir seçeneği yoktur.
وَمَا كَانَ لِمُؤْمِنٍ وَلَا مُؤْمِنَةٍ اِذَا قَضَى اللّٰهُ وَرَسُولُهُٓ اَمْرًا اَنْ يَكُونَ لَهُمُ الْخِيَرَةُ مِنْ اَمْرِهِمْۜ وَمَنْ يَعْصِ اللّٰهَ وَرَسُولَهُ فَقَدْ ضَلَّ ضَلَالًا مُب۪ينًا
Allah ve Resûl'ü bir şeye hükmettiğinde, mümin erkek ve mümin kadının o işlerinde seçim hakları yoktur. Kim de Allah’a ve Resûl’üne isyan ederse, muhakkak ki apaçık bir sapıklıkla sapmıştır. (Ahzâb, 36)
3- YALNIZ ALLAHA DUA ETMEK
Rabbimiz Allah kerim kitabında kendisinden dua isteme yetkisinin sadece kendisine ait olduğunu beyan etmiştir. Kullardan kim olursa olsun ümit ve korkuyla dua istemleri, faydaya ulaşmak ve zarardan uzaklaşmak adına dua istenilecek yagane makamın Allah'ın makamı olduğunu beyan etmiştir ve bu kesinlikle ilahi bir özelliktir. Allahtan başkasına dua talebinde bulunan şirke düşmüş olur. Nitekim Rabbimiz;
اِنَّ الَّذ۪ينَ تَدْعُونَ مِنْ دُونِ اللّٰهِ عِبَادٌ اَمْثَالُكُمْ فَادْعُوهُمْ فَلْيَسْتَج۪يبُوا لَكُمْ اِنْ كُنْتُمْ صَادِق۪ينَ
Allah’ı bırakıp da kendilerine dua ettiğiniz varlıklar, sizin gibi (Allah’a) kuldurlar. Şayet doğruysanız, çağırın da çağrınıza karşılık versinler. (A'râf, 194)
Özellikle bugün kendilerine Allah dostu ismini vermiş şeyh, evliya ve salih kullar adını almış kimselerin yatırlarda, mezar başlarında ve türbelerinde bu ilahi özellikler bu ölmüş kimselere verilmek suretiyle dua talebi onlara yapılmakta onların dualara icabet ettiğini, faydayı verdiğini, zararı def ettiğini, ümit ve korku ile onlara bağlanarak onları üzmenin zarara, onları mutlu etmenin fayda ya sebep olduğu düşüncesi ile duada şirke düşülmüş oluyorlar.
4-ZATI İÇİN SEVİLMEK
Zat için sevilecek yegane ilah Allah’tır. Çünkü o kullarını yaratmış, onlara rızık ve nice nimetlerle onları donatarak bu hayatı yaşanabilir kılmıştır. Kitabıyla ve Resulü aracılığıyla kendisini tanıtmış ve zatı için sevilen yalnız Allah olduğunu beyan etmiştir. Allah'tan başkaları zatı için seviliyor, itaat, teslimiyet ve bağlılık gösteriliyorsa bu Allah'a şirk koşmaktır. Çünkü sevgi samimiyet ve ihlasla başkasına itaat ve teslimiyete götürüyorsa bu sevgi Allah sevgisi ile çelişiyor demektir.
وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يَتَّخِذُ مِنْ دُونِ اللّٰهِ اَنْدَادًا يُحِبُّونَهُمْ كَحُبِّ اللّٰهِۜ وَالَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اَشَدُّ حُبًّا لِلّٰهِۜ
(Tüm bu gerçekleri bilmelerine rağmen) insanlardan öylesi vardır ki; Allah’ın dışında birtakım varlıkları Allah’a denkler/ortaklar edinir de onları Allah’ı sever gibi severler. İman edenlerin Allah’a olan sevgisi ise çok daha kuvvetlidir. (Bakara, 165)
5-ZATI İÇİN İTAAT EDİLMEK
İtaat Aslında kulun bağlılığını samimiyetini ve onun ilahına karşı sadakatini gösterir. Hiç şüphesiz itaat ilahlığın en önemli özelliklerindendir. Çünkü kur'an ve sünnet bizi yalnız Allah'a itaate davet ederek yalnız ona kul olmayı emretmektedir. Dolayısıyla birileri Allah'a isyan ederek başkalarına mutlak olarak o kimsenin zatına itaat gösterirse onun küfüne ve Allah ile bağın kopması demektir.
قُلْ اَط۪يعُوا اللّٰهَ وَالرَّسُولَۚ فَاِنْ تَوَلَّوْا فَاِنَّ اللّٰهَ لَا يُحِبُّ الْكَافِر۪ينَ
De ki: “Allah’a ve Resûl’e itaat edin.” Şayet yüz çevirirlerse şüphesiz ki Allah, kâfirleri sevmez. (Âl-i İmran, 32)
6- ZARAR VE FAYDA VERMEK
Zati için zarar ve fayda vermek ilahi bir özelliktir.
Yerin göğün ve nice varlıkları yaratan ve dilediğine dilediği gibi rızıklandıran Allah’tır. Fayda ve zarar ancak onun elindedir. Dilediğine faydayı dilediğine zararı dokunduran yine Allah’tır. Hiçbir şey ondan habersiz hareket etmez o kullarına hakim olandır. Dolayısıyla Allah'tan başka birilerine fayda ve zarar verebileceği düşüncesiyle şeyhlere, evliyalara yada salih olduklarını düşündükleri kimselere sığınma, ümit ve korku ile onlara bağlanma başkalarını ilahi makamı oturtmak onunda şirke düşmesi demektir.
وَلَا تَدْعُ مِنْ دُونِ اللّٰهِ مَا لَا يَنْفَعُكَ وَلَا يَضُرُّكَۚ فَاِنْ فَعَلْتَ فَاِنَّكَ اِذًا مِنَ الظَّالِم۪ينَ
Allah’ı bırakıp da sana fayda ve zarar vermeyecek olan varlıklara dua etme! Şayet böyle yaparsan hiç kuşkusuz, zalimlerden/müşriklerden olursun. (Yûnus, 106)
Maalesef bugün yatırlarda, türbelerden ve mezarda yatan kimselerin mutlu etmek onların fayda ve zarar verebilecek bir makamda olduğu düşüncesi ile faydayı kazanmak zararı def etme noktasında bu türbede yatan kimselere sığınmak, onlar için kurban kesmek, onlara dua ederek sıkıntılarından uzaklaşma noktasında insanlar şirke düşmüş oluyorlar.
Gürsel Gürbüz
BİR CEVAP YAZ