Mazeretsiz İnsan Altı Şekilde Hidayete Ulaşabilir.
Mazeretsiz İnsan Altı Şekilde Hidayete Ulaşabilir.
1. Misak Delili
2. Fıtrat Delili
3. Akıl Delili
4. Elçiler Delili
5. Kitap Delili
6-Kevni Deliller
Misak Delili;
Misak Sözlükte; Güvenilir, itimat etmek, antlaşma, ahit, güçlendirme ve sözleşme manasına gelir.
İslam literatüründe dünya yaratılmadan önce insan ve cinlerden oluşan tüm kulların Allah'ın huzurunda toplanılarak Allah'ın Rablığını tasdik etmek ve Allaha ibadette ahitleşmektir.
Misak Allah'a ibadet ve kulluk eğilimini hatırlatan bir anlaşmadır. Her ne kadar bunu insan hatırlaması da ahirette bu misak onun doğasına yazılmıştır.
Dolayısıyla kur'an-ı kerim'de Allah peygamberlerden, kitap ehlinden ve buna benzer kimselerden misak aldığını ve bu anlaşmayı bozan kimseleri ise cezalandırılacağını kitabında beyan etmiştir.
وَاِذْ اَخَذَ رَبُّكَ مِنْ بَن۪ٓي اٰدَمَ مِنْ ظُهُورِهِمْ ذُرِّيَّتَهُمْ وَاَشْهَدَهُمْ عَلٰٓى اَنْفُسِهِمْۚ اَلَسْتُ بِرَبِّكُمْۜ قَالُوا بَلٰىۚۛ شَهِدْنَاۚۛ اَنْ تَقُولُوا يَوْمَ الْقِيٰمَةِ اِنَّا كُنَّا عَنْ هٰذَا غَافِل۪ينَۙ
“Kıyamet gününde, biz bundan habersizdik demeyesiniz diye Rabbin Âdemoğullarından, onların bellerinden zürriyetlerini çıkardı, onları kendilerine şahit tuttu ve dedi ki: Ben sizin Rabbiniz değil miyim? (Onlar da), Evet (buna) şâhit olduk, dediler.” (A’râf 7/172)
Dolayısıyla Misak ruhun Allah'a yönelmesi, ona rububiyet ve uluhuyetinde ibadette eğimli olması, kabiliyetli olamsı ve tevhidin hükümlerinde kişinin uyumlu oluşunu ifade eder.
Fıtrat Delili;
Fıtrat Sözlükte; Yaratılış, tabiat, karakter, yatkınlık, icat etmek, ayırmak ve yaratmak gibi manalara gelir.
Aynı kökten gelen fâtır kelimesi Kur’an’da Allah’ın isimlerinden biri olarak zikredilmiştir. ( Fâtır 1; ez-Zümer 46)
İslam literatüründe kulların Allah'ı bilmesi, tanıması, idrak etmesi, ibadetlerde ona yönelmesi, eğilimli olması, kulluk tabiatının ve yeteneğinin insana verilmesidir.
Her doğan İslam fıtratı üzere doğar. Ama anne babası onu hristiyan, yahudi veya mecusi yapar. (Buhari)
فَاَقِمْ وَجْهَكَ لِلدّ۪ينِ حَن۪يفًاۜ فِطْرَتَ اللّٰهِ الَّت۪ي فَطَرَ النَّاسَ عَلَيْهَاۜ لَا تَبْد۪يلَ لِخَلْقِ اللّٰهِۜ ذٰلِكَ الدّ۪ينُ الْقَيِّمُۗ وَلٰكِنَّ اَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَۗ
“(Resûlüm!) Sen yüzünü hanîf olarak dine, Allah insanları hangi fıtrat üzere yaratmış ise ona çevir. Allah’ın yaratışında değişme yoktur. İşte dosdoğru din budur; fakat insanların çoğu bilmezler.” (Rûm 30)
Kevni Delil;
Kevn Sözlükte; Var olan, görünen, vuku bulan ve meydanda olan demektir.
Kainattaki sonsuz çeşitlilik, varlıklar, müthiş düzen ve her varlığın arasındaki kusursuz yasalar bir yaratıcıya işaret etmektedir. Hiçbir şey kendiliğinden olmuş değildir. Güneş, ay, yıldız, galaksiler insan ve daha nice ayetler bir yaratıcıya muhtaçtır. Kişi bu kevni ayetlere bakarak bunun yaratıcısının Allah olduğunu görür.
اِنَّ ف۪ي خَلْقِ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَاخْتِلَافِ الَّيْلِ وَالنَّهَارِ وَالْفُلْكِ الَّت۪ي تَجْر۪ي فِي الْبَحْرِ بِمَا يَنْفَعُ النَّاسَ وَمَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُ مِنَ السَّمَٓاءِ مِنْ مَٓاءٍ فَاَحْيَا بِهِ الْاَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا وَبَثَّ ف۪يهَا مِنْ كُلِّ دَٓابَّةٍۖ وَتَصْر۪يفِ الرِّيَاحِ وَالسَّحَابِ الْمُسَخَّرِ بَيْنَ السَّمَٓاءِ وَالْاَرْضِ لَاٰيَاتٍ لِقَوْمٍ يَعْقِلُونَ
Şüphesiz ki göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ve gündüzün peşi sıra yer değiştirmesinde, insanlara fayda sağlayarak denizde yüzen gemilerde, Allah’ın gökyüzünden indirdiği ve ölümünden sonra yeryüzünü kendisiyle canlandırdığı suda, orada yaydığı farklı türdeki her bir canlıda, rüzgârların çevrilip yönlendirilmesinde, gök ve yer arasında emre amade kılınmış olan bulutlarda akledenler için (üzerinde düşünülüp, bunları yapanın tek ilah olduğu ve kulluğun yalnızca O’na yapılması gerektiğine dair) deliller vardır. (Bakara, 164)
Akıl Delili;
Akıl Allah'ın kullarına verdiği en büyük nimetlerden bir tanesidir. Akıl ile iyi-kötü, güzel-çirkin ve yasak-serbest gibi şeyler ayırt edilebilir. Allah’a ibadet, kulluk ve hayatın devamlılığı için hiç şüphesiz akıl büyük bir nimettir. Kişinin aklını kullanarak Allah'a yönelmesi, ona ibadet etmesi, onun varlığına şehadet etmesi ve teslim olması için insan akla ihtiyaç duyar.
اُفٍّ لَكُمْ وَلِمَا تَعْبُدُونَ مِنْ دُونِ اللّٰهِۜ اَفَلَا تَعْقِلُونَ
“Size de Allah’ın dışında ibadet ettiklerinize de yuh olsun! Akletmez misiniz?” (Enbiyâ, 67)
Elçilerin Delil Oluşu;
Tarih boyunca Allah, Resuller göndererek yeryüzündeki tüm insanlara kendilerini aciz bırakacak mucizeler, hüccet ve davetin kusursuzluğunu insana ulaştırarak kullarına hidayet yollarını göstermiştir.
رُسُلًا مُبَشِّر۪ينَ وَمُنْذِر۪ينَ لِئَلَّا يَكُونَ لِلنَّاسِ عَلَى اللّٰهِ حُجَّةٌ بَعْدَ الرُّسُلِۜ وَكَانَ اللّٰهُ عَز۪يزًا حَك۪يمًا
Müjdeleyici ve uyarıcı resûller (gönderdik). Ta ki resûllerden sonra insanların Allah’a (“bilmiyorduk, duymadık” gibi bahane olarak) sunacakları bir hüccetleri kalmasın. Allah (izzet sahibi, her şeyi mağlup eden) Azîz, (hüküm ve hikmet sahibi olan) Hakîm’dir. (Nisâ, 165)
Kitabın Delil Oluşu;
Allah kitabını göndererek ondaki kusursuzluğu, mucize ve insan hayatına uygulanabilirliği olan yasalar, kanunlar ve değer yargılarının insanları aciz bırakması insan oğlu için başlı başına bir delildir. Kitabın eksik olmayışı, çelişkili olmaması, beyyine olması ve kişi aciz bırakması bunun ilahi bir kitap oluşunu ispatlayacak bir niteliğe sahip olduğu için bir hüccettir.
قُلْ اَيُّ شَيْءٍ اَكْبَرُ شَهَادَةًۜ قُلِ اللّٰهُ شَه۪يدٌ بَيْن۪ي وَبَيْنَكُمْ وَاُو۫حِيَ اِلَيَّ هٰذَا الْقُرْاٰنُ لِاُنْذِرَكُمْ بِه۪ وَمَنْ بَلَغَۜ اَئِنَّكُمْ لَتَشْهَدُونَ اَنَّ مَعَ اللّٰهِ اٰلِهَةً اُخْرٰىۜ قُلْ لَٓا اَشْهَدُۚ قُلْ اِنَّمَا هُوَ اِلٰهٌ وَاحِدٌ وَاِنَّن۪ي بَر۪ٓيءٌ مِمَّا تُشْرِكُونَۢ
De ki: “Kimin şahitliği en büyüktür?” De ki: “Allah benimle sizin aranızda şahittir. Sizi ve kime ulaşırsa onu uyarmam için bu Kur’ân bana vahyedildi. Yoksa siz, Allah’la beraber başka ilahların olduğuna mı şahitlik ediyorsunuz?” De ki: “Ben şahitlik etmem.” De ki: “Ancak O, tek bir ilahtır ve şüphesiz ki ben, O’na ortak koştuklarınızdan berîyim/uzağım.” (En'âm, 19)
Gürsel Gürbüz
BİR CEVAP YAZ