Miraç Kandili Diye Bir Kandil Var Mı?
Mirac Kandili Diye Bir Kandil Var Mı?
Şüphesiz Allah Miraç ve İsra hadisesiyle Resulullah (S)’in sadık oluşuna ve Allah'ın Resulüne mücize olarak peygamberini desteklemesidir. Allah Resulünü Mekke'den Kudüs'e oradan 7 semaya çıkarması ve kendi kudretini kuluna göstermesi açısında büyük bir mucizedir. Dolayısıyla Miraç ve İsra hadisesi hak olmakla beraber bu geceyi bağlamında koparıp ibadet ihdas etmek caiz değildir. Çünkü miraç gecesine ait özel hiç bir ibadet yoktur. Hadislerden getirilen tüm rivayetlerin çoğu uydurma yada zayıf hadislerdir. Zaten kandil kavram olarak kur’an ve sünnette geçmez.
Kur’an ve Sünnetin onayından geçmeyen her ibadet Rasulullah (s)’in fadesi ile merduttur. Kandil gibi bid’at gecelerde ibadet yapmak dine müdahale etmek ve dinde artma yada çıkarmalara sebeptir. Bu aynı zamanda bu dinin Resülüne ve onu bize getiren sahabeye hâşa siz bunu akletmediniz, bilmediniz ve aciz kaldınız demek süretiyle akıl vermek demektir. Bu aynı zamanda ben daha ihlaslı, daha zühd, daha imanlı, daha çok ibadet eden yada daha takvalıyım demektir.
Araştırmalar, kandil gecelerinin sonraki dönemlerde ihdas edildiğini ortaya koyuyor. Hicri 3’nçü yüzyılda yaşayan Mekke’nin fakihleri, halkın Berat Gecesi’ni Mescid-i Haram’da namaz kılmak, Ka’be’yi tavaf etmek ve Kur’an okumak suretiyle ihya ettiğini söyler. 11’nci yüzyıldan itibaren Şam’da Emeviler Camii’nde Berat Gecesi’nde kandiller yakılmış, bid’at nitelendirilmesine rağmen bu âdet devam ettirilmiştir.
İbn Kesir, “Halka Berat Gecesi’nde ilk tatlı dağıtan kişi Selçuklu veziri Fahrulmülk’tür.” der.
İlk olarak hicretten 300 yıl sonra ilk kez Mısır’da, Şii Fatimiler döneminde Mevlid; 400 yıl sonra da Kudüs’te Mirac, Regaib ve Berat geceleri kutlanmaya, bu geceler camilerde toplu biçimde yapılan ibadetlerle geçirilmeye başlandı. Daha sonra bu kutlamalar İslam dünyasının bazı bölgelerine yayılarak gelenekleşti. Kadir gecesi haricinde ne Kur’an-ı Kerim’de ne hadis-i şeriflerde sahih bir bilgi yoktur.
Osmanlı padişahı II Selim döneminde camiler aydınlatılıp minerallerde kandiller yakılarak kullandığı için bu gecelere kandil geceler denmiştir. Kur’an ve sünnette kandil kavramı asla geçmez bu zaten farsça bir kelimedir.
Kur'an ve sünnetin icması ile tek bir geceye münhasır olan ibadet sadece Kadir gecesidir.
Nitekim Ayşe annemiz o gecenin ihyası için Resulullah’a ne yapması gerektiğini sorunca, Resulullah Aleyhisselam; “Allahümme inneke afüvvün tuhibbül afve fa’fü anni.”
- "Allah'ım! Sen çok affedicisin, affetmeyi seversin. Beni bağışla! diye duâ et" buyurdu. (Tirmizî,
Kadir Gecesi dışında tüm gecelere dair getirilen rivayetler ya çok zayıf ya da yalan hadislerden ibarettir.
Recep ayının 27 gecesinde kutlanan Miraç gecesi Abdullah İbni mesudun rivayetine göre bu gece beş vakit namaz farz kılınmış, peygambere Allah'a şirk koşmadıkları sürece ümmetinin günahlarının başlayacağını müjdesi verilmiştir. (Müslim)
İbn Abbâs (r.a.) şöyle dedi: “Rasûlullah (S) Receb ayında bazı yıllarda öyle oruç tutardı ki biz, ‘(gâliba) hiç yemeyecek (ayın her gününde tutacak)’ derdik. (Bazı yıllarda da öyle) yerdi ki biz, ‘(gâliba) hiç tutmayacak’ derdik.” (Buhârî, Müslim, Ebû Dâvud)
Bir müslüman bu hadislerden varid olduğu üzere Recep ayında oruç tutmasında bir bid'atlık söz konusu değildir. Ama Recep aynı ilk haftası cuma günü yada Recep ayının 27 gecesi Miraç Kandili gibi günler için özel oruç tutmak ve ibadet etmek bid’at, uydurma ve caiz değildir.
Ne Rasulullah (s)’den, ne sahebeden nede tabiinden Recep ayının ilk haftası olan regaip yada 27 gecesi olan Miraç kandili gibi gecelere has hiç bir ibadet şekli yoktur. Maalesef bu konuda uydurulan hadisler Rasullullaha nisbet edilmek suretiyle dine eklemelere ve Rasulullaha iftiraya sebep olmuştur.
Recep ayının 27 gecesinde Miraç Kandili diye adlandırılan bugün de bu geceye has namaz ve zikir tamamı ile bid'attir. Dinde yeri olmayan sapıklıklardandır. Ne Rasulullah, ne sahabe yada tabiinden hiç kimse bu geceyi kutlamamıştır.
Bid’at Ehli;
Bu gecede de 12 rek’at namaz kılmayı onlar müstehab görüyorlar. Her rek’atta Fâtiha ve bir sûre okunup iki rek’atta bir selâm, sonra 100 kere Sübhânallahi ve’l-hamdü lillâhi ve lâ ilâhe illâllahü vallâhü ekber deyorlar. Daha sonra da 100 kere istiğfâr ve 100 kere de salâvat getiriyorlar ve sonra gündüz oruç tutmanın müstahap olduğunu söylerler.
İbni Teymiyye Receb ayının 27 gecesi ile ilgili olan namaz hakkında şöyle demiştir: “Muteber âlimlerin belirttiği gibi; İslam âlimlerin ittifakıyla bu namaz meşru değildir! Bu ancak cahil ve bid’atçı kimseden meydana gelmiştir!”
(Şukayri Es-Sünenü ve’l-Mubtede’at)
İbni Kayyım el-Cevziyye şöyle demiştir: “Receb Ayında tutulan oruç ile ve o ayın bazı gecelerini ibadetle geçirme konusunda zikredilen bütün hadisler, yalan ve Rasulullah (S)’e iftiradır! Yani uydurma olup asılsızdır!” (El-Menaru’l-Munif Fi’s-Sahih Ve’d-Daîf 89)
Hafız ibni Hacer şöyle demiştir: “Receb Ayında oruç tutmak, namaz kılmak, faziletli şeyler yapmak, sadaka vermek ve salih ameller işlemek hususunda gelen bütün hadisler, uydurma olup asılsızdır ve Rasulullah (S)’e iftiradır!” (Tebyînu’l-Aceb Bimâ Vuride Fî Fadli Receb)
Bu gece ile ilgili bir ibadet, bir kulluk ve bir namaz şekli yoktur. Haddizatında böyle bir gecenin bir ibadet bir kulluk gecesi ile ilgili bir tane bile sahih rivayet yoktur.
Gürsel Gürbüz
BİR CEVAP YAZ