Namazdan Sonra Musâfaha Etmek Bid'at Mıdır?
Namazdan Sonra Musâfaha Etmek Bid'at Mıdır?
Musâfaha/Toklaşma insanlarla tanışmak, dostluk, yardımlaşma ve sevgi bağını güçlendiren durumlardır. İnsanların birbirlerine sevdiklerini ve değer verdiklerinin alameti olan musâfaha hiç şüphesiz islam'da teşvik edilmiş ve özellikle Müslüman kardeşliğin daha güçlü ve dinamik olabilmesi için Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem musâfahıyı ümmetine bir sünnet olarak bırakmıstır. Nitekim;
“Birbiriyle karşılaşan iki müslüman el sıkıştığında, daha oradan ayrılmadan günahları affedilir.” (Ebû Dâvûd)
Namazdan sonra Musâfahaya gelince İmam Nevevi ve İmam Şatibi bunun caiz olduğunu söylemişlerdir.
Müslümanlar arasında dostluk, hoşgörü ve kaynaşmaya vesile olması hasebiyle namaz sonrasında musâfaha yapmakta dînen bir sakınca yoktur (İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr)
Hemen şunu ifade edelimki namazdan sonra cami içinde veya dışında musâfaha yapmayı, cemaatle namazın sanki paraçasıymış gibi algılayarak topluca musafaha yapmaya gerek yoktur. Bu ibadetlerin ardında Rasulullah cuma ve bayram namazlarından sonra Allah kabul buyursun bizleri ve sizleri affetsin dediği gibi bizde böyle temennilerde bulunabiliriz.
Sosyolojik olarak Rasulullah aleyhissalatu vessellem insanlar arasında musafaha eder, onların hallerini ve hatırlarını sorardı. Ama musafaha özellikle namazlardan sonra ya da herhangi bir ibadet yaptıktan sonra musâfaha davranışlar sünnette yeri yoktur. Dolayısıyla Eğer namazda sonra bir kardeşimizin halini-hatırını sorup ona tokalaşmakta hiçbir problem yoktur. Ama eğer tokalaşma musafaha sanki namazlardan ya da herhangi bir ibadetten sonra olması gereken bir durumdur demek! İşte bu doğru bir anlayış değildir. Bu anlayış bid’attir.
Rasûlüllah Efendimiz (s.a.v.) ve ashab-ı kiram (r.anhüm) devrinde, namazlardan sonra toplu musâfaha yapıldığına dair bir rivayete rastlamamaktayız.
Musâfahayı namazın arkasına tahsis etmek sünnet değildir. Sünnet olan uygulama Müslüman kardeşlerimizle karşılaştığımız her yerde musâfaha yapmaktır.
Tebyîn-i Mehârim isimli eserin sahibi de şöyle der: “İmam Ziyaeddin-i Şâmî, Düreru'l-Mültekıta'da, namazları eda'dan sonra musâfaha yapmak, her hâlukârda mekruhtur. Zira sahabe (r.anhüm), namazları eda'dan sonra musâfaha yapmamışlardır. Bir de Şunun için ki, namazların arkasından musâfaha yapmak Râfızî’lerin âdetlerindendir.” (El-Âmesî,Yûsuf, Sinânüddîn Halvetî)
Şafii ulemasından İbn Hacer (rahimehümüllah) şöyle demiştir:
“Zamanımızda beş vakit namazın, cuma ve bayram namazlarının arkasından insanların yaptıkları musâfaha bid’attır, mekruhtur; Şeriat-ı Muhammediyye’de bunun aslı yoktur. Yapanlar önce uyarılır, bid’attır diye. Buna rağmen devam edecek olurlarsa, tazir edilir.”
Gürsel Gürbüz
BİR CEVAP YAZ