11 Nisan 2025, 18:21 tarihinde eklendi

 Nebi Ve Resul Açısından Hadis İnkarcıların Reşat Halifenin Resul İddialarına Reddiye

 Nebi Ve Resul Açısından Hadis İnkarcıların Reşat Halifenin Resul İddialarına Reddiye

 Nebi Ve Resul Açısından Hadis İnkarcıların Reşat Halifenin Resul İddialarına Reddiye

Hadis inkarcılarının “Kur’an bize yeter” diyerek Resul kavramını yalnızca Kur’an ulaştırıcılığıyla sınırlandırmaları ve Reşat Halife gibi kişilere “resul” demeleri Kur’an’ın bütüncül yasalarıyla çelişmektedir. Kur’an’a göre bir kişinin resul olması aynı zamanda onun nebi olmasını da gerektirir. Hadis inkârcılarına ve Reşat Halife gibi şahısları "resul" olarak nitelendirenlere karşı Kur'an'dan deliller sunarak, peygamberlerin hem nebi hem de resul olduğunu ve bir peygambere "resul" denildiğinde onun aynı zamanda "nebi" olduğunu ayetlerle ispatlayabiliriz:
Kur’an’da bazı peygamberler hem nebî hem de resûl olarak geçmektedir.

1- Diğer Peygamberler İçin de Nebi ve Resul Kavramları Beraber Kullanılır;
 Musa (a.s.): 
"Musa’ya Kitab’ı ve Furkan’ı verdik. Umulur ki, doğru yola erişirsiniz. Andolsun, Musa’yı da ayetlerimizle ve apaçık bir delille gönderdik (erselnâ)." (Bakara Suresi, 53, 87) 
"Musa’yı da, kardeşi Harun’u da ayetlerimizle ve apaçık bir delille gönderdik (erselnâ)." (Mü’minûn Suresi, 45) 
Bu ayetlerde "erselnâ" (gönderdik) fiili kullanılarak Musa a’leyhisselam’ın resul olduğu vurgulanırken, aynı zamanda ona vahiy geldiği için nebi olduğu da anlaşılır. 
İsa (a.s.); 
"Meryem oğlu İsa’yı da, kendisinden önce gelen Tevrat’ı doğrulayıcı olarak gönderdik (erselnâ). Ona içinde hidayet ve nur bulunan, kendisinden önceki Tevrat’ı tasdik eden ve sakınanlar için bir hidayet ve öğüt olan İncil’i verdik.’’ (Mâide Suresi, 46) 
Burada İsa aleyhisselamiçin "erselnâ" ifadesi kullanılarak onun resul olduğu belirtilirken, aynı zamanda kendisine İncil verildiği için nebi olduğu da anlaşılır. 
Dolayısıyla Resul Olan Her Peygamber Nebidir;
Kur'an'da "resul" olarak gönderilen her peygamber, aynı zamanda Allah'tan vahiy aldığı için nebi’dir. 
"De ki: 'Ey insanlar! Ben sizin hepinize, göklerin ve yerin sahibi olan Allah’ın gönderdiği (arselenâ) bir resulüm.'" (A’râf Suresi, 158) 
Bu ayette Hz. Muhammed (s.a.v.) için "arselenâ" (gönderdik) fiili kullanılarak resul olduğu belirtilirken, onun aynı zamanda nebi olduğu da açıktır. 
وَاذْكُرْ فِي الْكِتَابِ اِسْمٰع۪يلَۘ اِنَّهُ كَانَ صَادِقَ الْوَعْدِ وَكَانَ رَسُولًا نَبِيًّاۚ 
Kitap’ta İsmail’i de an! O, sözünde duran ve resûl bir nebiydi. 
Bu ayette İsmail (a.s.) için hem “nebi” (peygamber) hem de “resul” (elçi) sıfatları bir arada kullanılmıştır. (Meryem Suresi 54-55)
2- Her resulün, kendisinden önceki nebilere tabi olması ve onların vahyine uygun hareket etmesi emredilmiştir: En‘âm Suresi 83-90
Bu ayetlerde birçok peygamberin adı zikredilir (İbrahim, İshak, Yakub, Nuh, Davud, Süleyman, Eyyub, Yusuf, Musa, Harun, Zekeriya, Yahya, İsa, İlyas, İsmail, Elyasa, Yunus ve Lût) ve ardından şöyle buyrulur.
“İşte bunlar Allah’ın hidayet verdiği kimselerdir. Sen de onların hidayetine uy…”(En‘âm, 6/90)
Bu da gösteriyor ki Allah’ın gönderdiği tüm elçiler aynı hidayetin yani ilahî vahyin temsilcileridir. Bu hidayeti getirmek yalnızca ilahi seçime tabi tutulan nebiler ve resullerle mümkündür.
Yani resul, sıradan biri değildir. Allah tarafından gönderilir ve kendisine itaat zorunludur. Bu, onun aynı zamanda Allah’tan vahiy alan bir nebi olduğunu gösterir.
3-  “Resul” olan birinin vahiy alması gerekir, vahiy ise sadece nebilere gelir:
Şuara Suresi 192-195
“Şüphesiz bu Kur’an, âlemlerin Rabbinden indirilmiştir. Onu Rûhu’l-Emîn indirdi. Senin kalbine, uyarıcılardan olman için. Apaçık bir Arapça ile.”
Bu ayetler bir resule gelen vahyin doğrudan Allah’tan olduğuna işaret eder. Vahiy alması için de kişinin nebî olması gerekir.
4- Rasulullah (s.a.v.) Hem Nebi Hem Resuldür;
Kur'an-ı Kerim, Peygamberimiz (s.a.v.) için hem nebi hem de resul ifadelerini kullanır. Bu, onun hem Allah'tan vahiy alan bir nebi, hem de tebliğle görevli bir resul olduğunu gösterir. Nitekim;
"Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir. Fakat o, Allah'ın Resulü ve nebilerin sonuncusudur." (Ahzâb Suresi, 40) 
Bu ayet, Rasulullahın (s.a.v.) hem resul hem de nebi  olduğunu açıkça belirtir. Çünkü;
5- Bir Peygambere "Resul" Denirse, O Zaten Nebidir
Kur'an'da peygamberler için resul ifadesi kullanıldığında, onların aynı zamanda nebi olduğu anlaşılır. Çünkü her resul, nebidir; fakat her nebi, resul değildir. 
"Sana da (Ey Muhammed) geçmiş kitapları tasdik eden ve onları kollayıp koruyan Kitab’ı (Kur’an’ı) hak ile gönderdik. Onların aralarında Allah’ın indirdiği ile hükmet. Sana gelen haktan ayrılıp da onların arzularına uyma. Sizden her biriniz için bir şeriat ve bir yol belirledik..." (Mâide Suresi, 48) 
Bu ayette Muhammed (s.a.v.), Allah'ın gönderdiği bir elçi (resul) olarak nitelenirken, aynı zamanda vahiy alan bir nebi olduğu da anlaşılır. 
6- Resullerin Nebi Olması Gereklidir;
Kur’an’da resûllerin hepsi vahiy aldıkları için aynı zamanda nebîdirler. Çünkü:
اَللّٰهُ يَصْطَف۪ي مِنَ الْمَلٰٓئِكَةِ رُسُلًا وَمِنَ النَّاسِۜ اِنَّ اللّٰهَ سَم۪يعٌ بَص۪يرٌۚ
 Allah, meleklerden ve insanlardan dilediğini elçi olarak seçer. (22/Hac, 75)
Bu resullerin seçilmiş olması, onların doğrudan Allah’tan vahiy almalarını gerektirir. Bu da onları aynı zamanda nebi yapar.
Ahzâb 40 ayetinde geçen “Resûlullah” ve “Hâtemen nebiyyîn” ibaresi birlikte kullanılarak Rasulullah’ın  bu iki sıfatı taşıdığı ve bu sıfatlarla gönderilmiş son kişi olduğu açıkça ifade edilir. Bu ayet:
• Onun resul olduğunu,
• Aynı zamanda nebîlerin sonuncusu olduğunu belirtir. Son Nebî ise otomatik olarak son Resûl’dür.
7- Kur’an’da Hiçbir Ayet Son Resûl Başkası Gelecek Demiyor;
Kur’an’da hiçbir yerde Rasulullah’dan sonra başka bir resûl geleceğine dair bir işaret yoktur.Tam aksine:
اَلْيَوْمَ اَكْمَلْتُ لَكُمْ د۪ينَكُمْ وَاَتْمَمْتُ عَلَيْكُمْ نِعْمَت۪ي وَرَض۪يتُ لَكُمُ الْاِسْلَامَ د۪ينًاۜ 
 Bugün, sizin için dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve din olarak sizin için İslam’dan razı oldum. (5/Mâide, 3) ayeti, vahyin ve dinin tamamlandığını ilan eder. Bu da yeni bir resûle veya vahye gerek olmadığını ortaya koyar.

Özetle:
 Kur’an’da resul olan herkes aynı zamanda nebidir.
 Vahiy sadece nebilere gelir.
 Resul, yeni bir şeriat getiren veya mevcut şeriatı tebliğ eden nebidir.
 Dolayısıyla vahiy almayan, yani nebi olmayan birine “resul” denemez.
 Bu bağlamda, Reşat Halife gibi vahiy almayan birine “resul” demek, Kur’an’a açıkça aykırıdır.

Sonuç: 
Kur'an'da bir peygamber "resul" olarak nitelendirildiğinde, onun aynı zamanda nebi olduğu anlaşılır. 
Reşat Halife gibi bir insanın "resul" olduğunu iddia etmek, Kur'an’ın peygamberlik müessesesiyle çelişir. Çünkü Kur'an'da resul olarak gönderilen herkes, Allah'tan vahiy alan bir nebidir. 
Rasulullah (s.a.v.), son peygamberdir (Ahzâb 40), ondan sonra nebi veya resul gelmeyecektir.


Gürsel Gürbüz


 

BİR CEVAP YAZ

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Doldurulması zorunlu alanlar işaretlendi *