01 Kasım 2023, 21:44 tarihinde eklendi

Tevbe Nedir, Kime Yapılır ve Şartları Nelerdir?

Tevbe Nedir, Kime Yapılır ve Şartları Nelerdir?

Tevbe Nedir Kime Yapılır ve Şartları Nelerdir?

Tevbe sözlükte; tevb, tevvab ve metâb fiillerinden türeyen bir masdardır. Tevbe geri dönmek, rücu etmek, pişman olmak, geri dönüş ve yönelmek gibi manalara gelir. 

İslam ıstılahında tevbe; Şirk, küfür, haram ve yerilmiş olan her türlü kalbi, eylem ve söylemlerden kişinin Allah’a samimi ve ihlasla rücu ederek yaptıklarına pişman olması ve Allah'a yönelmesini ifade eder.

İslami bir ahlak olarak özellikle kulların hakları konusunda; Kişilerin kendi aralarındaki yanlış ve hatalı davranışlarından dolayı bir birlerine özür (i'tizar) dilemesine veya af (avf) dilemeleri bir tövbe ve helallik istemek olarak anlaşılır.

Kur’an'da Tevbe ile aynı anlam yakınlığı içinde olan bir çok kavramlar vardır;

Rucu, evbe, inâbe, af ve ğufran kavramları kulun Allah ile kullar arasındaki hakları ilgilendiren konuları ihtiva eder.

Et- Tevvab: Allah'ın isimlerindendir. Allaha nisbet edildiğinde tövbeleri çokça kabul eden, insan için ‘’tevveb'' kullanıldığında çokça tevbe eden kimse demektir.

İslam, insanın fıtrat olarak zayıf olduğunu, onun hata ve günah işleyebilecek bir eğilimde olduğunu çok iyi bilir ve bunu hiçbir zaman göz ardı etmez. Allah kuluna mühlet verir ve kendisini her daim hatırlatarak günahlarından tevbe etmesini bekler. Allah'ın rahmeti ve merhameti yerle ve gök arasından çok daha geniştir ve Allah dilediği kulunu affeder.

يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا تُوبُٓوا اِلَى اللّٰهِ تَوْبَةً نَصُوحًاۜ

 Ey iman edenler! Allah’a nasuh bir tevbeyle (günaha dönmeme azmiyle) tevbe edin. (Tahrim:68)

Kul ümitsizliğe düşmediği sürece ne kadar çok günah işlerse işlesin Allah'ın onu affedeceğini çok iyi bilmelidir. Hatta sahih hadislerde varid olduğu üzere geçmiş toplumlarda Allah, 100 kişi öldüren bir kimsenin samimi ve ihlaslı tevbesinden dolayı onu affettiğini bize beyan etmektedir. O halde dünya dolusu günahların büyüğü-küçüğüne bakılmadan samimi ve ihlaslı bir şekilde tevbe ederek Allah'a dönüş Allah katında makbul olandır.

 

Tevbe Konusunda Haklar Genelde Dörttür.

1- Allah'ın hakları; Allah'ın emirlerine ve yasaklarına karşı gelmek, küfürden, şirkten, tağutlardan beri olmamak, Allah'a itaat ve teslimiyeti içermeyen isyan dolu haramlardan dönmek tevbe olarak tanımlanır.

2- Kullların hakları; Kulların mallarına, canlarına, namuslarına, bedenlerine, kişilik haklarına, onların makam, mevkilerine, onların inançlarına ve onlara zarar verecek her türlü eylem ve söylemlerden uzak olmayı ifade eder. 

3- Hayvan Hakları; Hayvanlara zulüm, işkence, eziyet, aç bırakma haram ve onlara yaşanabilir olanaklar istihdam etmemek tevbeyi gerektirir.

4- Tabiat’a dair haklar; Fabrika atıkları, bilinçsizce ağaçların kesilmesi, zehirli gazlar, plastikler ve zirai'de kullanılan gübremeler gibi durumlardan dönmek ve vazgeçmek tevbeyi gerektirir.

İster Allah'ın hakları olsun şirk, küfür, tağutlara ibadet ve haramlarda olsun, ister kulların hakları olsun yada diğer haklar olsun kim haddi aşıyor, zülm ediyor ve kötülüğe sebep oluyorsa bunlara karşı kula düşen bir an önce tövbe etmek ve yaptıklarından samimi bir şekilde dönmesidir. Kulların haklarına gelince bu kimseler için bir şart vardır, o kimseyi bulup onunla helalleşmesidir.

وَتُوبُٓوا اِلَى اللّٰهِ جَم۪يعًا اَيُّهَ الْمُؤْمِنُونَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ 

 Hep beraber topluca Allah’a tevbe edin ki, kurtuluşa eresiniz ey müminler! (Nûr, 31)

Hiç şüphesiz insanlar kusursuz değildir. Günah işler, hata yapar, şirke, küfre, kötülüklere, haramlara hatta tağutlara bile ibadet eder, gafleti, cehaleti, tembelliği onu Allah'tan alıkoyar, düştüğü bu girdaptan kurtarmanın yolunu ancak selim akıl ile bulur. Allah kuluna rahmetinin ve merhametinin gereği kuluna mühlet verir ve bu şekilde tövbe etmesi ister. Dolayısıyla Allah kulunun zayıf yaratmış ve günah işlene bilir bir varlık olarak kabul eder ama tövbe etmesinide kendisinden bekler. Çünkü ona izzet ve şerefi kazandıran günahları değil tevbesidir.

يا ايها الناس توب الى الله واستغفره فاني اتوب في يوم 100 مره

Ey insanlar Allah'a Tevbe edin de ondan bağışlanma dileyin. Çünkü ben günde 100 defa tevbe ediyorum (Muslim)

Hatta Allah’a çocuk isnat eden hıristiyanlara ve aynı zamanda islam'ın en azılı düşmanı olan münafıklara Allah kerim kitabında onlara tevbe kapısını açmıştır. O halde insanın günahını ne olursa olsun Allah'ın onu affedeceği ümidi taşıması onun için farzdır.

قُلْ يَا عِبَادِيَ الَّذ۪ينَ اَسْرَفُوا عَلٰٓى اَنْفُسِهِمْ لَا تَقْنَطُوا مِنْ رَحْمَةِ اللّٰهِۜ اِنَّ اللّٰهَ يَغْفِرُ الذُّنُوبَ جَم۪يعًاۜ اِنَّهُ هُوَ الْغَفُورُ الرَّح۪يمُ 

 De ki: “Ey (çokça günah işleyerek) nefisleri hakkında aşırı giden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Şüphesiz ki Allah, bütün günahları bağışlar. Çünkü O, (evet,) O (günahları bağışlayan, örten ve günahların kötü akıbetinden kulu koruyan) El-Ğafûr, (kullarına karşı merhametli olan) Er-Rahîm’dir.” (Zümer, 53)

 

Tevbe’de Aracı Edinmek Şirktir.

Tevbeler ve dönüşler yalnız Allah'adır. Bir Müslüman kendi günahlarını itiraf ederek Allah’a yönelme ve dönüş konusunda hiçbir sınıftan insanı aracı kılamaz. Çünkü o kimseler en az onlar kadar günahkar ve Allah'a muhtaçtırlar. Zaten Böyle bir uygulama bu dinin özünde yoktur. Zaman ve mekan ayırt etmeksizin kim fırsatını bulduysa, direkt Allah'a sığınarak, günahlarını itiraf ederek Allah'tan af ve mağfiret dilemesi onun üzerinde vacip olan bir konudur. Bu nedenle Rabbimiz olan Allah kerim kitabında birçok yerde tevbe etmeye davet etmektedir. Tevbelerin arz oluşunu yalnız kendisine yapılmasını ister ve bu konuda Allahtan başka kimse muhatap olunamaz.

وَهُوَ الَّذ۪ي يَقْبَلُ التَّوْبَةَ عَنْ عِبَادِه۪ وَيَعْفُوا عَنِ السَّيِّـَٔاتِ وَيَعْلَمُ مَا تَفْعَلُونَۙ 

 Kullarından tevbeleri kabul eden ve kötülükleri affeden O’dur. Ve O, yaptıklarınızı bilir. (Şûrâ, 25)

Allah'ın dininde insanların kendi günahlarını af olunması için tevbe etme konusunda aracı kılma konusu asla yoktur. Bu istisna Rasulullah (s.a.s) vefatı ile son bulmuştur. Peygamber olmayan birilerinin kendilerini peygamebre kıyas ederek bende tevbe alırım demesi sapıklığın zirvesidir. 

وَمَٓا اَرْسَلْنَا مِنْ رَسُولٍ اِلَّا لِيُطَاعَ بِاِذْنِ اللّٰهِۜ وَلَوْ اَنَّهُمْ اِذْ ظَلَمُٓوا اَنْفُسَهُمْ جَٓاؤُ۫كَ فَاسْتَغْفَرُوا اللّٰهَ وَاسْتَغْفَرَ لَهُمُ الرَّسُولُ لَوَجَدُوا اللّٰهَ تَوَّابًا رَح۪يمًا 

Resûl yollamamızın tek gayesi, Allah’ın izniyle ona itaat edilsin diyedir. Şayet onlar (günah işleyip) kendilerine zulmettiklerinde sana gelseler ve Allah’tan bağışlanma dileselerdi, Resûl de onlar için (Allah’tan) bağışlanmalarını dileseydi, şüphesiz ki Allah’ı (tevbeye muvaffak kılan ve tevbeleri çokça kabul eden) Tevvâb, (kullarına karşı merhametli) Rahîm olarak bulacaklardı. (Nisâ, 64)

Peygamberimizden sonra sahabe ve ondan sonraki nesil hiç kimseyi ''tevbe verme'' konusunda aracı kılmamıştır. El vermek el almak gibi bu deyimler islam literatüründe yoktur, bunlar tamamıyla tarikatçılara özgü bid'atlerdir.

اَفَلَا يَتُوبُونَ اِلَى اللّٰهِ وَيَسْتَغْفِرُونَهُۜ وَاللّٰهُ غَفُورٌ رَح۪يمٌ 

Allah’a tevbe edip O’ndan bağışlanma dilemeyecekler mi? Allah (günahları bağışlayan, örten ve günahların kötü akıbetinden kulu koruyan) Ğafûr, (kullarına karşı merhametli olan) Rahîm’dir. (Mâide, 74)

Hatta insanların bazıları ''illa bir şeyhe tevbe vermek lazım’’ der. Bunu demelerini sebebi tövbelerin kendi günahlarından dolayı Allah katında kabul edilmediği düşüncesi var. İşte bu başlı başına şirktir. Çünkü tevbeleri vermek ibadetin konusudur, yalnız Allah tevbeleri kabul eder ve bu konuda Allah kimseye aracı kılma yetkisi vermemiştir.

وَاَنِ اسْتَغْفِرُوا رَبَّكُمْ ثُمَّ تُوبُٓوا اِلَيْهِ 

Rabbinizden bağışlanma dileyin sonra da O’na tevbe edin. (Hud:3)

 

Dünyada Tevbe Edilmeyen Şirkin Sonu Cehennemdir.

Dünyada insanlar hangi günah işlerlerse işlesinler onlar şirk koşmadıkları sürece Allah'ın onları affetmesi umulur. Allah dilerse cennete dilerse cehennemle cezalandırır bu ehli sünnetin ittifak ettiği bir konudur. Ama eğer gaflet eder şirkte tevbe etmez ise onun ebedi cehennemde kalması da ehli sünnetin ittifak ettiği bir konudur.

اِنَّ اللّٰهَ لَا يَغْفِرُ اَنْ يُشْرَكَ بِه۪ وَيَغْفِرُ مَا دُونَ ذٰلِكَ لِمَنْ يَشَٓاءُۜ وَمَنْ يُشْرِكْ بِاللّٰهِ فَقَدْ ضَلَّ ضَلَالًا بَع۪يدًا 

Şüphesiz ki Allah, kendisine şirk koşulmasını bağışlamaz. Bunun (şirkin) dışında kalanları dilediğine bağışlar. Kim de Allah’a şirk koşarsa (geri dönüşü zor) uzak bir sapıtmayla sapıtmış olur. (Nisâ, 116)

 

Tevbe’nin Şartları

Bir kimse Allahın hakkı olan günahlarının affedilmesini ve tevbesinin kabul olmasını istiyorsa bu beş şartı yerine getirmelidir.

1- Günahları terk etmek.

2- Yaptığına pişman olmak.

3- Günahı tekrar işlememek.

4- Salih amel işlemek.

5- Ümit var olmak.

İşlenilen günahlar kullara karşı işlenilmiş suçlar ise iftira, hırsızlık, aldatma, gasp, giybet, maddi ve manevi zulüm gibi durumlarda o kimseyi bulması ve ondan helallik istemeli.

Alimlerin ortaya koyduğu bu şartlar gerçekleştiğinde, tevbeler sahih olur. Eğer bunlardan bir tanesi eksik ise bu kimse gerçek anlamda tevbe etmiş sayılmaz.

 مَنْ تَابَ وَاٰمَنَ وَعَمِلَ عَمَلًا صَالِحًا فَاُو۬لٰٓئِكَ يُبَدِّلُ اللّٰهُ سَيِّـَٔاتِهِمْ حَسَنَاتٍۜ وَكَانَ اللّٰهُ غَفُورًا رَح۪يمًا 

 (Fakat) tevbe eden, iman eden ve salih amel işleyenler bunun dışındadır. Allah, bunların günahlarını sevaba çevirir (ya da şirklerini imana, cinayetlerini ıslaha, zinalarını iffete çevirir). Allah (günahları bağışlayan, örten ve günahların kötü akıbetinden kulu koruyan) Ğafûr, (kullarına karşı merhametli olan) Rahîm’dir. (Furkân, 70)

Günahın en büyüğü şirk ve küfürdür. Kişi ölmeden önce mutlaka tövbe ederek tevhid üzere yaşaması bir kurtuluş olur, eğer bundan önce tövbe etmez ve ölürse işte onun için ebedi bir cehennem hayatı başlar.

 ان الله عز وجل يقبل توبه العبد ما لم يغرغر

Şüphesiz Allah Can Boğaza gelmedikçe kulunun tövbesini kabul eder. (Tirmizi)

 

Tevbe Etmenin Faydaları

Tövbe etmenin maddi/manevi her yönü ile insana dünyada ve ahirette birçok faydası vardır;

Allah'ın rızası, kalbin itminana ermesi, gönül rahatlığı, vicdan rahatlığı, psikolojik dirençlilik, özgüven, bolluk/bereket ve Allahın Azabından kurtuluştur.

Tövbe etmemenin zararları gelince bu insana dünyada da ahirette zararı getirir. Dünyada zorluk, sıkıntı, bunalım, psikolojik problemler, sosyolojik sorunlar ve maddi/manevi kötülükler, zulüm ve en kötüsü ahirette azabtır.


Gürsel Gürbüz

BİR CEVAP YAZ

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Doldurulması zorunlu alanlar işaretlendi *