Uluhiyet/İbadet Tevhidi Nedir?
Uluhiyet/İbadet Tevhidi Nedir?
İlah kelimesi ''elehe, yelihu ve ilaheten'’ mastarında olup manası kalp, eylem ve söylemlerle Allaha ibadet etmeyi ifade eder.
Elihe fiilinden gelen ''ilah’’ terim olarak; Tapınılan, gönülden bağlanılan, ısınmak, kendisiyle korunmak, aşırı sevgi, yönelmek, sığınılan, düşkün olmak, kulluk etmek, itaat etmek, egemenliğini kabul etmek, emirlerine uyulan gibi manalara gelir.
Fial vezninde meful olup Allah biricik ibadet edilen/mabud kabul edilir. Başka bir ifade ile insanın kendi hayatının, her kademesinde tercih, itaat, teslimiyet ve emrinde olma şeklinde kendisine ibadet edilen zata denir. Uluhiyet tevhidi dinin asıllarından olması onun bilinmesini farz kılar. Nitekim Rabbimiz;
فَاعْلَمْ اَنَّهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ
Bil ki şüphesiz, Allah’tan başka (ibadeti hak eden) hiçbir ilah yoktur. (Muhammed, 19)
Uluhiyet Tevhidi aynı zamanda İbadet/Ubudiyet tevhidi olarak isimlendirilir. Bunun temel sebebi batini ve zahiri tüm kulluğu kapsadığından dolayıdır. İbadet kelimesi a-b-d fiilinin mastarıdır. İtaat etmek, boyun eğmek, tevazu göstermek, bağlanmak, muhtaçlık ve hizmet etmek manasındadır.
İbadetin Arapçadaki Sözlük Manası: Zillet, eziklik, tapmak, kölelik, boyun eğmek, itaat etmek, teslim olmak ve sevgi beslemek gibi manalara gelir.
Ubudiyet/İbadet Lügatte; ''Et-ta’bid'' itaat ettirmek yada boyun eğdirmek kelimesinden alınmıştır. Hatta Araplar “Abbettut-tarîk” dediklerinde, ''yolu kullanıma açtım'’ kast ederler. Rabbimiz sadece kendisine ibadet etmemizi emretmiştir. Nitekim;
وَلَا تَدْعُ مَعَ اللّٰهِ اِلٰهًا اٰخَرَۢ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ۠
Allah’la beraber başka bir ilaha dua etme. O’ndan başka (ibadeti hak eden) hiçbir ilah yoktur. (Kasas, 88)
Genel ve Özel Açısından Uluhiyet/İbadet İki Türlüdür;
1- Genel İbadet; ‘’Teslim Olmak'’ olarak kast edildiğinde yeryüzünde canlı cansız tüm varlıkların Allahın kendilerini yarattığı yasaya göre yaratılmasını ifade eder.
Güneşin kedi ekseninde dönmesi, ay’ın dünya etrafında dönmesi, hayavanlar aleminde olan eko sistem, galaksiler, kafir ve mü'min gibi yeryüzündeki tüm yaratılış ilahi bir kanun gereği Allaha boyun eğmesi, Allaha kulluk ve ibadet etmeyi ifade eder.
اَفَغَيْرَ د۪ينِ اللّٰهِ يَبْغُونَ وَلَهُٓ اَسْلَمَ مَنْ فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ طَوْعًا وَكَرْهًا وَاِلَيْهِ يُرْجَعُونَ
Allah’ın dini dışında bir (din mi) arıyorlar? (Hem de) göklerde ve yerde olanların tamamı isteyerek veya zorla ona teslim olmuşken O’na döndürülecek (ve bu yaptıklarının hesabını vereceklerdir). Âl-i İmran, 83)
2- Özel İbadet; Bununla kafirler olmaksızın sadece müslüman insan ve cin varlıklarının seçim ve tercihlerini Allah’tan yana kullanarak Allah’ın emirlerini yerine getirme, yasaklarından kaçınma ve farz olan, namaz, oruç, zekat ve cihad gibi şerri hükümlere boyun eğmek, Allaha ibadet ve kulluğu ifade eder. Bu boyun eğiş Allaha bir bütün olarak rububiyet, uluhiyet, isim ve sıfat tevhidinde Allahı birlemektir.
وَمَٓا اُمِرُٓوا اِلَّا لِيَعْبُدُوا اللّٰهَ مُخْلِص۪ينَ لَهُ الدّ۪ينَ حُنَفَٓاءَ وَيُق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَيُؤْتُوا الزَّكٰوةَ وَذٰلِكَ د۪ينُ الْقَيِّمَةِۜ
Hâlbuki onlar, ancak dini O’na halis kılan hanifler olarak Allah’a ibadet etmekle, namazı dosdoğru kılıp, zekâtı vermekle emrolunmuşlardı. İşte dosdoğru din budur. (Beyyine:5)
İsim ve Sıfat Tevhidi; Uluhiyet ve Rububiyetini Kapsar;
Uluhiyet tevhidi ile Rububiyet tevhidini bir arada tutan, ibadet, kulluk ve aynı zamanda Allah'ın Uluhiyet özellikleri ile Rabbani özelliklerinin bilinmesinde en önemli öğreti Allah'ın isim ve sıfatlarıdır.
İnsanlar ancak Allah'ı isimleriyle ve sıfatlarıyla tanımakla mükellefdir. Bu yönüyle Allah'ın kendine has öyle özelliklere vardır ki kul onunla rabbinin kim olduğunu, onun yetkilerini, gücünü, kudretini ve tasarruf yetkisini bilmektedir.
Allah'ın isim ve sıfatları tamamıyla uluhiyet ve rububiyeti bir arada içine alır ve kul Allah'ı isim ve sıfatlarıyla tanıdığında hem Allah'ın fiillerinde hem de kendi fiillerinde Allah'a tasdik ederek imanını görüntüler.
Örneğin; Allah'ın Eş-Şâri/Kanun Koyucu olduğuna inanması ve onun dışındaki beşeri yapay kanunları red etmesi Rububiyet tevhidi, amelleriyle, söylemleriyle, kalbi akidesi ile ve bir yaşam programı olarak Allah'ın Eş-Şâri ismini gereklerini yerine getirmek Uluhiyet tevhidini geriğidir.
Allah’ın El-Hakim/Hükmeden olduğuna inanması, tasdik etmesi ve kabul etmesi Rububiyet tevhidinin gereği iken, Allah'ın El-Hakim isminin gereklerini, emirlerini ve hükmünü yerine getirmesi ise Uluhiyet tevhidinin gereğidir.
Allah'ın El-Basir/Allah'ın görmesi rububiyet tevhidi iken, kulların hayatlarında, eylem ve söylemlerinde Allah'ın El-Basir ismini göz önünde bulundurarak ona göre hayatını idame ettirmesi uluhiyetin gereğidir. Dolayısıyla isim ve sıfatlar Allah'ın ilahi ve rabbani özelliklerini bir arada tutan kulun hem kendinde hem de Rabbi indiğinde akidevi açıdan bilmesi gereken şeyler isim ve sıfat tevhididir.
Uluhiyet/İbadet Tevhidi Dört Çeşittir.
Kallbin, Sözlerin, Amellerin ve Mali İbadetler
1-Kalbin İbadeti; Allah’ı sevmek, ona bağlanmak, korkmak, ihlas, tevekkül, tevbe, takva, sabır, şükür, ümit, kendini muhasebe etme, nefsini kınama, şeytanın vesvesesine karşı direnç, zühd, imanda kesinlik, Allah’a muhtaçlık hissi, tevazu, huşu, Allah’tan yardım umma, Allah’a sığınma, Allah’ın mahlukatını tefekkür etme, hayâ, Allah için sevgi, Allah için buğz, rıza, teslimiyet, fayda ve zararın Allah’tan olduğuna itikat etmektir.
قُلْ اِنّ۪ٓي اُمِرْتُ اَنْ اَعْبُدَ اللّٰهَ مُخْلِصًا لَهُ الدّ۪ينَۙ
De ki: “Ben dini O’na halis kılarak, Allah’a kulluk etmekle emrolundum.” (Zümer, 11)
2- Sözlerin İbadeti; Kişinin Allah'a imanını ilan etmesi, şehadeti getirmesi, iyiliği emretmesi, kötülüğü yasaklaması, şirkin, küfrün ve tağutları inkar ettiğini ifade etmesi, Allah'a ve resulünü tasdik etme noktasında şehadeti yerine getirmek gibi ibadetin konusu olan sözler Allaha kulluktur.
قُلْ اِنَّ صَلَات۪ي وَنُسُك۪ي وَمَحْيَايَ وَمَمَات۪ي لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَم۪ينَۙ لَا شَر۪يكَ لَهُۚ وَبِذٰلِكَ اُمِرْتُ وَاَنَا۬ اَوَّلُ الْمُسْلِم۪ينَ
De ki: “Şüphesiz ki benim namazım, kurbanım, hayatım ve ölümüm âlemlerin Rabbi olan Allah içindir.”“O’nun hiçbir ortağı yoktur. Ben bununla emrolundum ve ben Müslimlerin/şirki terk ederek tevhidle Allah’a yönelen kulların ilkiyim.” (En’am:161-162)
3- Bedeni İbadetler; Zahiri açıdan amellerimiz ile Allah'ı birlemek ve ona ibadet etmeyi ifade eder. Namaz kılmak, oruç tutmak, zekat vermek ve cihad etmek gibi buna benzer ibadetler bedeni ibadetlerdir.
مُن۪يب۪ينَ اِلَيْهِ وَاتَّقُوهُ وَاَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَلَا تَكُونُوا مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۙ
O’na yönelenler olun. O’ndan korkup sakının. Namazı dosdoğru kılın ve müşriklerden olmayın. (Rûm, 31)
4- Mali İbadetler; Bu ekonomik olarak Allah yolunda islam davasına yardım, zekat, infak, sadaka, hac etmek ve Allah yolunda cihad etmek gibi ibadetleri kapsar.
وَاَنْفِقُوا ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِ وَلَا تُلْقُوا بِاَيْد۪يكُمْ اِلَى التَّهْلُكَةِۚۛ وَاَحْسِنُواۚۛ اِنَّ اللّٰهَ يُحِبُّ الْمُحْسِن۪ينَ
Allah yolunda infak edin ve (İslami mücadeleden geri kalmak suretiyle) kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın. Kulluğunuzu en güzel şekilde yerine getirin. Çünkü Allah muhsinleri/kulluğunu en güzel şekilde yapmaya çalışanları sever. (Bakara, 195)
Uluhiyet/ İbadetin Gecerli Olabilmesi Ancak İki Şarta Bağlıdır.
İhlas ve Sünnete tabi olmak
1- İhlas; Tevhidin ilk ön şartıdır: Kalbin, samimi, ihlaslı, memnuniyet ve sadık olması yönüyle Allah'a bağlılığını ifade ederek hayatında ihlasla dine sarılmaktır. İhlasın olmadığı yerde kulluk ve teslimiyet olmaz, bunun için ihlas imanın şartıdır.
قُلْ اِنّ۪ٓي اُمِرْتُ اَنْ اَعْبُدَ اللّٰهَ مُخْلِصًا لَهُ الدّ۪ينَۙ
De ki: “Ben dini O’na halis kılarak, Allah’a kulluk etmekle emrolundum.” (Zümer, 11)
2- Sünnete Tabi Olmak; Bu Rasulullahın Allah tarafından onaylanmış ve meşru liderimiz olduğuna, zahiri ver batini açısından ittiba etmeyi gerektiren bir şarttır. Allah’ın onu bize örnek bir model olarak gönderdiğine, rasulüne tabi olmak, itaat etmek, onun izinden gitmek ve onun gösterdiği hedefe kitlenmek bir iman gereğidir. Ancak bu şekilde bid’adlerden, hurafelerden, şirk ve küfürün her türlüsünden arınmış ve Allah'ın onayladığı bir şekilde Rasulullah gibi Allah'a kulluğumuzu gündeme getirmiş oluruz.
قُلْ اَط۪يعُوا اللّٰهَ وَالرَّسُولَۚ فَاِنْ تَوَلَّوْا فَاِنَّ اللّٰهَ لَا يُحِبُّ الْكَافِر۪ينَ
De ki: “Allah’a ve Resûl’e itaat edin.” Şayet yüz çevirirlerse şüphesiz ki Allah, kâfirleri sevmez. (Âl-i İmran, 32)
Uluhiyet/İbadet İle Rububiyet Arasındaki Fark;
Yeri gelmişken rububiyet tevhidi ile uluhiyet tevhidi arasındaki farkı bilmemiz gerekir. Çünkü bu o kadar önemlidir ki, o zaman Allah'ın ilahi özellikleri anlaşılmış şirk ve küfre düşmelerin sebebi daha net bir şekilde açığa çıkmış olur.
Rububiyet tevhidi Allahın irade ve filleriyle ilgili iken, Uluhiyet tevhidi ise rububiyet tevhidinin gereği olan emir verme, yasaklama, hükmetme, kanun koyma, yaşatma, diriltme, öldürme ve rızık verme gibi inandığı şeyleri kendi fiillerinde Allah'ı hayatında emir ve yasaklarıyla görüntülemesini itibar eder. Başka bir ifade ile uluhiyet tevhidi tamamıyla insanların iradesi ve fiilleri ile ilgilidir. Eğer siz Allah'ın rububiyet tevhidi olan emir ve yasaklarını kendi iradenizde ve fiillerinizde bir hayat programı olarak görüntülediğinizde siz Allah'ı uluhiyette birlemiş olursunuz. Ama eğer siz rububiyet tevhidinde yaşatan, öldüren, dirilten ve yaratan bir Allah'a inanmakla beraber aynı rububiyet tevhidi kapsamında olan hükmetme, kanun koyma ve yasama gibi konularda Allah'a değil de politik tanrıları, İslam değil de demokrasi, kominizm yada sosyalizm gibi ideolojik dinlere, Muhammed aleyhisselatü vessellemin ilahi ilke ve inkılapları değil de ideolojik ilke ve inkılaplara itaat, teslimiyet, izinden gitme ve bir yaşma programı olarak siz irade ve fiillerinizde başkalarına yetki verdiğiniz için ilahlık makamı vermiş oluyorsunuz ve bu sebeple müşrik ismini alırsınız. Eğer siz bu irade ve fiilleriniz dışında aynı zamanda bu politik tanrılar, liderler ve önderlere kanun koyma, yasama ve hükmetme yetkileri olduğuna yada demokrasi ve sosyalizm gibi ideolojik dinlerin insanlar için vazgerçilmez bir sistem olduğuna inanırsanız hem rububiyette hem uluhiyette Allah'a ortak koşmuş bir müşrik olursunuz.
Başka bir ifade ile Rububiyet Tevhidi Allahın fiilerine iman etmeyi gerektirir. Allahın kulları için sosyal, siyasi, eğitim, hukuk normları, ekonomik, ahlaki ve yasama gibi hayatın her biriminde ilahi kurallar ve hükümler vaaz ettiğine iman etmeyi gerektirir.
Aynı zamanda Rububiyet tevhidi kalp/batini ibadetleri ihtiva eder. İtikad, inanç, tasdik, ihlas, sevgi, olumsuz yönüyle inkar, ümit ve korku ile kalbin Allaha ihlas ve samimiyetle rabbani irade ve filleri kabul etmeyi ifade eder.
Uluhiyet; Zahiri ibadetleri ihtiva eder. Kulun eylem ve söylemlerin Allahın emirlerini yerine getirmesi, yasaklarından kaçınması ve farzları yerine getirmesidir.
Zina, hırsızlık, kumar ve faiz gibi haramlardan eylem söylemlerimizle kaçınmak uluhiyeti bunların haram oluşuna iman etmek rububiyetin konusudur.
Şirk, küfür ve tağutların her çeşitini red ve inkar etmek rububiyet, onlardan beri olmak, muhalefet etmek ve tekfir etmek uluhiyette Allaha ibadet etmektir;
فَمَنْ يَكْفُرْ بِالطَّاغُوتِ وَيُؤْمِنْ بِاللّٰهِ فَقَدِ اسْتَمْسَكَ بِالْعُرْوَةِ الْوُثْقٰىۗ لَا انْفِصَامَ لَهَاۜ وَاللّٰهُ سَم۪يعٌ عَل۪يمٌ
Her kim (reddetmek, tekfir etmek, teberrî etmek suretiyle) tağutu inkâr eder ve Allah’a iman ederse kopması olmayan sapasağlam kulp (olan Kelime-i Tevhid’e) tutunmuş (ve İslam dinine girmiş) olur. Allah (işiten ve dualara icabet eden) Semi’, (her şeyi bilen) Alîm’dir. (Bakara, 256)
اَرَاَيْتَ مَنِ اتَّخَذَ اِلٰهَهُ هَوٰيهُۜ اَفَاَنْتَ تَكُونُ عَلَيْهِ وَك۪يلًاۙ
Hevasını/arzusunu ilah edineni gördün mü? Şimdi sen mi ona vekil olacaksın? (Furkân, 43)
Uluhiyet Tevhidi kulun iradesinde, eylem ve söylemlerinde Allah'a sığınması, yardıma çağırması, dua etmesi, itaat etmesi, tevbe etmesi, tevekkül, yardıma çağırması, faydanın ve zararın ondan geleceğine inanması ümit ve korkuyla Allah'a eylem ve söylemlerilerimiz bu ibadet çeşitlerini aracısız yalnız Allaha tanımak uluhiyet tevhidi iken bu ibadet çeşitlerinin yalnız Allahın hakkı olduğuna inanmak ise Rububiyet tehididir.
وَقَالَ اللّٰهُ لَا تَتَّخِذُٓوا اِلٰهَيْنِ اثْنَيْنِۚ اِنَّمَا هُوَ اِلٰهٌ وَاحِدٌۚ فَاِيَّايَ فَارْهَبُونِ
Allah buyurdu ki: “İki ilah edinmeyin. O, ancak tek bir ilahtır. Yalnızca benden korkun.” (Nahl, 51)
İlah ve Rab kavramları Kur'an'da ayetler de yan yana geldiğinde farklı anlamlar, farklı ayetlerde ayrı ayrı geldiğinde eş anlamlı olurlar.
Örneğin ilah ve rab kavramı aynı ayette geçtiğinde Rab; Manası Allahın irade ve fillerinde kullun onu birlemesini ihtiva ederken, İlah ise kulun kendi itaat, teslimiyet, farzları yerine getirme ve haramlardan kaçınma şeklinde kulun irade ve fillerinde yalnız Allahı birlemesini ifade eder.
Tarih boyunca ilkel ve modern cahilye ideolojik yönetimleri Allaha ait ilahi özellikleri gasp ederek insanların kendilerine sosyal, siyasi, ekonomik ve bir hayat programı olarak kendilerina itaate çağırırlar, bunun içinde baskı yada sihir/medya aracılığıyla kendilerine rıza göstere göstere ibadete davet ederler;
وَقَالَ فِرْعَوْنُ يَٓا اَيُّهَا الْمَلَاُ مَا عَلِمْتُ لَكُمْ مِنْ اِلٰهٍ غَيْر۪يۚ
Firavun dedi ki: “Ey ileri gelenler! Sizin için kendimden başka bir ilah bilmem. (Kasas, 38)
فَقَالَ اَنَا۬ رَبُّكُمُ الْاَعْلٰىۘ
Dedi ki: “Ben sizin en yüce rabbinizim!” (Nâziât, 24)
Ne zaman Resuller ve onların yolunun yolcuları olan müslümanlar yönetme, idare etme ve kanun koyma yetkisi Allaha aittir söylemi ile ortaya çıktığında Tağutların zindan, işkence, göç ve baskı gibi tehditleriyle karşılaşır;
قَالَ لَئِنِ اتَّخَذْتَ اِلٰهًا غَيْر۪ي لَاَجْعَلَنَّكَ مِنَ الْمَسْجُون۪ينَ
Demişti ki: “Şayet benim dışımda bir ilah edinecek olursan, hiç şüphesiz, seni hapse atacağım.” (Şuarâ, 29)
Gürsel Gürbüz
BİR CEVAP YAZ