Usul İlmi: Avaridu’l Ehliyet-Eda Ve Vücup Ehliyeti Nedir?
Usul İlmi: Avaridu’l Ehliyet-Eda Ve Vücup Ehliyeti Nedir?
Ehl kökünden türeyen ehliyet elverişlilik, liyakat, yeterlilik ya da yetki gibi manalara gelir.
İslam Istılahında: Eda ehliyeti bir kimsenin Allah'a karşı sorumlulukları ile insanlara karşı hak ve sorumluluklarını yerine getirmesinde yeterli olup hukuken meşru fiili yapabilme yeteneğine sahip olan kimseyi ifade eder.
Eda Ehliyeti İki Kısımdır.
1- Allah’ın Hakları
2- İnsan Hakları
Allah'ın hakları: Bir kimsenin buluğ çağına erdikten sonra sorumlu ve mesul oldukları şeylerdir. Her kim ergenlik çağına girdikten sonra iman, islam, farz olan namaz, oruç, zekat ve buna benzer dinin emir ve yasaklarından mesul olan kimsedir. Bu Allah'ın kulları üzerindeki hakkıdır.
İnsan hakları: Bir kimsenin başkalarının haklarına gasp etmesi, zarar vermesi, kaza ve benzeri tutum ve davranışlarında yükümlü olduğu ve tazmin etmekle mesul olduğu hükümler vardır.
Avaridu’l Ehliyet: Ehliyeti Daraltan veya Ortadan Kaldıran Durumlar İki Kısımdır.
İnsanda peydah olup ehliyeti yok eden ya da ehliyetin bazı hükümlerini değiştiren engellerdir.
1- Semavi Arızalar: Meydana gelmesinde kişinin çaba ve seçiminin bulunmadığı durumlardır.
2- Mükteseb Arızalar: İnsanın çaba ve seçimi ile meydana gelen durumları ifade etmektedir.
1- Müktesebe Arızaları; Meydana gelmesinde insanın bir etkisi/kesbi olduğu arızalara denir. Bu altı kısımdır. Sefeh, Sarhoşluk, Cehalet, Hata, İkrah ve Şaka
a) Sefeh: Mülkünde olan bir şeyi doğru bir şekilde kullanmamaya neden olan bir haldir. Bu kimse akıllıdır ama olgun değildir. Hükmü ehliyetine zarar vermez yaptığı her şeyle sorumludur.
b) Sarhoşluk; Sarğoşluk verici bir takım maddeler kullanma sonucu aklın örtülmesidir.
Haram yolla sarhoşluk hükmü hanefiler, malikler ve bazi şafiilere göre sarhoş kimse fiilleri ile ve sözleriyle sorumlu tutulur. Sarhoş kimse yaptıkları her şeyden sorumludur.
c) Hata; Kasıt olmaksızın sadr olan bir söz veya fiildir. Allah'ın hakları konusunda özürdür. Nitekim peygamber efendimiz aleyhisselam şöyle buyurmuştur;
''Allah ümmetimden hatayı, unutma ve ikrah olundukları şeyleri bağışlamıştır'’. (Buhari)
Kulların haklarında bu kimseler özür sahibi değildirler, bir kimse bir şey telef etse telef ettiğini tazmin eder.
d) Hezl/Şaka; Şaka olarak bir şeyin asıl mahiyeti dışında başka bir şey yapmayı murat etmesidir. Şaka ehliyeti iptal etmez ama itikadi konularda yapılan şaka küfürdür.
e)Ateh/ Akıl Hastalığı; Akıl hastalığı kişinin aklını ve temyiz kuvvetini yok eden durumdur. Vücub ehliyeti üzerinde hiçbir etkisi yoktur fakat bundan dolayı akıl hastası aynı küçüğe uygulanan hükümler uygulanır. Hiçbir ibadet onun için geçerli değildir. Akıl zayıfı olan kimseler için bu kimse aynı akıl hastaları gibidir. Bu bakımdan bütün hükümler mümeyyiz küçükler gibidir.
f) Sefeh; Harcamalarında tedbirsiz olan kimsedir. Bu kimsenin ehliyetini ortadan kaldırmaz. Çünkü bu adamın akli melekeleri yerindedir. Tüm tasarruflarında tedbirli davranmayan kişidir. Namaz ve zekat gibi farzlardan hepsi ile mükelleftir ve bütün islam hukukçularına göre işlediği suçlardan ötürü cezai sorumluluğu tamdır.
İslam hukukçularına göre malın korunması ve kendisi bir süre sonra başkalarına el-avuç açar duruma gelmemesi için malına kısıtlama getirilir. Menfaatine bağlı bir şey varsa bu sefih kimse yapar ama menfaatine olmayan şeyler de gelince temsilcisi bu konuda karar verir.
2- Semavi Arızalar: Engellilerin meydana gelmesinde kişinin etkisi/kesbi olmadığı engellere denir. Bu kişinin elinde olmayan durumları ihtiva eder ve bu 11 kısımdır. Delilik, Bunaklık, Unutmak, Uyumak, Bayılmak, Kölelik, Hastalık, Hayız ve Ölüm.
Delilik; Sahibinden bütün ibadetleri düşürür, sözleri dışında yaptığı fiillerin tazminatı ile sorumludur. Ebeveyne tabii olmasıyla hasebiyle müslüman ismini alır ve riddetine hükmedilmez.
Delilik İki Şekilde Görülür.
Mumted Delilik ve Mumted Gayri Delilik
Mumted Delilik; İbadetlerde mesela namazda deliliğin bir gün yada bir geceden fazla olması, oruçta ramazan ayının tümünde mevcut olması, zekatta bir senenin tamamen kapsaması durumunda delilik ibadetleri düşürür.
Gayri Mumted Delilik
Alimler bu konuda ihtilaf etmişlerdir.
a) Ateh/Bunaklık: Akılda bozukluk demektir. Bu kimsenin bazen akıllı kimselerin sözüne benzer bazen delilerin sözüne benzer. Böyle bir kimsenin durumu mümeyyiz olan çocuğun hükmü gibidir.
b) Küçüklük; Buluğ yaşına ulaşmamış kimseye denir. Bunun hükmüne gelince akıl etmemesinden ötürü deli gibidir. Birinin malını telef etmesi, yapmış olduğu fiiller ve sarf ettigi sözlere itibar edilme nakıs ehliyet sahibidir.
c) Unutmak; Bir kimseye arız olup şer'an kendisinin sorumlu olduğu seyleri hatırlayamamaktır. Allah'ın hakları ve günahın kaldırılması sebebiyle özürlü sayılır. Kulların hukukundaki hükmü ise özür olarak sayılmaz. Buna göre biri unutarak bir seyi telef ederse tazmin etmesi gerekir.
d) Uyku Hali; İnsanin iradesi ve yaptığı hal ve hareketlerden aciz olma durumudur. Hükmü ise uyanıncaya kadar sorumlu olmamasıdır. Ancak farzları uyanınca yerine getirmesi gerekir. Uyuyan kişinin sözleri itibar edilmediği gibi boşanması ve alişverişi sahih değildir.
e)Bayılmak; Bu akıl kalp ve başka bir hastalık sebebiyle idrak özelliğinin işlevsiz hale gelmesidir. Hükmüne gelince vücub ehliyetine benzer fakat baygınlık kısa süreli ise yapmadığı ibadetlerin kazası gerekir. Aksi takdirde gerekmez.
f) Kölelik; Hükmi bir zayıflıktan ibarettir. Kişi bu zayıflıkla başkasının mülkiyeti altına girer tıpkı avını avlayanın mülkiyetine geçtiği gibi. Kölelik hükmü efendisi'nin mülkü olmasından dolayı mal mülkiyeti yoktur. Ancak namaz kılması, oruç tutması gib vacipler ve hadlerin idame edilmesi sahihtir. Fakat hadler, yeminler ve diyetler yarıya bölünmeyi kabul eden şeylerde köleye verilen ceza hüre verilen cezanın yarısıdır.
g)Hasta; İster Allah'ın hakları ister kulların hakları olsun, mutlak olarak bu hakların eda etmesi hükmün vacip olmasına engel teşkil etmez. Kişi bunları yapmak zorundadır. Çünkü hastalık kişinin zimmetinde, aklında ve konuşmasında herhangi bir noksanlık ortaya çıkarmaz.
h)Hayız ve Nifas; Vucüp ve eda ehliyetini düşürmezler. Zira zimmette aklın ve bedenin kudreti bulunmaktadır.
ı) Ölüm; Herhangi bir gücün olmadığı açık bir acziyet durumudur. Hükmüne gelince dünya hükümleri ile muhasebe olma ehliyetini kaybeder. Fiilleri, farzlar ve tüm dünyevi hükümlülükleri sona erer. Ahiret hükümlerine gelince ölü tıpkı diri gibi itibar edilir. Dünyada olduğu gibi ahirette de kendisinin lehine ve aleyhine bir takım şeylerin hasıl olması ve elde edeceği sevap ve cezalar terettüp eder.
Eda ve Vucüp Ehliyeti
Ehliyet elverişli olmak anlamına gelir. İnsanin lehine ve aleyhine şer'i hakların sabit olması ve ondan sadr olacak olan fiil ve sözlerin şer'an muteber sayılması demektir.
Usul Alimlerine göre ehliyet vücub ve eda ehliyeti olmak üzere ikiye ayrilir.
1- Vücup Ehliyeti: Haklara sahip olabilme ve borçlar altına girebilme demektir. Onun için vücub ehliyetinin hayatının başlangıç anından sona erme anına kadar her insan sahiptir. Yaş, akli melekeler ve benzeri başka özelliklere bakılmaksızın vücup ehliyetini yaşayan her insan için zaruri olarak varlığı kabul edilir.
Vücup ehliyetinin ana temeli hayattır. Çünkü vücub ehliyeti insanin lehine ve aleyhine hükümlerin sabit olması ve kendisine sorumlulukların sabit olmasına elverişli olmasıdır.
2- Eda Ehliyeti; Bu kişinin hukuken muteber sayılacak tarzda şeyler ortaya koyabılmesi demektir. Burada kast edilen temyiz kudretinin var olması ve kişinin kendi kararını verebilecek durumda olması yani buluğ çağına ermesi söz konusudur.
Eda ehliyeti; İnsanın şer'an muteber sayılacak şekilde kendisinden fiillerin ve sözlerin sadır olması için selahiyet yani imkanı olmasıdır.
Bebeğin doğumundan sonra 7 yaşına kadar olan kimsenin vücub ehliyeti sabit ama eda ehliyeti sabit değildir. Bu yaşa kadar olan kimse hakları kazanmaya ve kendisinin namına kanuni temsilcinin yerine getirilebileceği nafaka, zekat ve fıtr sadakası gibi hususlarda borçlar altına girmeye ehil kabul edilir.
Yeterli akli ve bedensel gelişim düzeyine ulaşmamış olan mükellef olan 7 yaşına kadar olan kimse hakkında eda ehliyeti sabit olmaz. Ancak bazi fiiller için velisi veya vasisi mükellef olur. Bu cağdaki küçük irade beyanında sorumlu tutulamayacaği gibi kendisinin hiçbir sözülü hukuki tasarrufu geçerli olmaz.
Temyiz çaği sonrası küçüklük dönemidir. Bu dönem 7 yaş ile başlar buluğ çağina ulaşana dek sürer. Bu dönemde kişinin durumu sınırlı olmakla birlikte belirli bir akli seviyeye gelmiştir. Bu durumda gayri mümeyyiz küçük için bile kabul edilen tam vücub ehliyetinin bulunmasi açiktır. Ayrıca mümeyyiz küçüğün eksik eda ehliyeti vardır. İbadetlerde kendisi alıştırılır ama tam eda ehliyeti olmadığı için dövülmez.
Mali Sonuçları Olan Hukuki Tasarruflar İçin Geçerlilik Yönünde Üçe Ayrılır.
1- Hediye, vasiyet, hibe ve sadaka gibi şeyler geçerlidir ve hüküm ifade eder tamamen menfaati olan tasarruflardır.
2- Tamamen zararına olan tasarruflardır. Kişinin mal varlığında eksilme olan şeyler hibe, mal, boşama gibi. Bu gruba giren kimsenin tasarruflari geçersizdir kanuni temsilcisi olsa bile.
3- Hem menfaate hem zarara ihtimalli olan tasarruflardır. Mümeyyiz yaparsa sahih, kanuni temsilcisi yaparsa hemen hüküm ifade eder.
İnsanın Geçirdiği Ehliyet Evreleri Dört Kısımdır.
Eda ehliyeti ve vücub ehliyeti
1’nci dönem; Cenin.
2’nci dönem; 7 yaşa kadar.
3’ncü dönem; Temyiz yaşı bu 7 yaşından sonraki dönemdir.
4’ncü dönem; Buluğ çağı sonrası dönem.
İslam hukukçuların çoğunluğuna göre 15 yaşının tamamlanması ile başlar. Bu dönemde akıllı olan kişi için tam eda ehliyeti sahibi olur. İbadet ve diğer hususlarda ki bütün işleri mükellefiyetlerin sorumluluğunda olur.
Vücüp Ehliyeti İki Hal Üzeredir.
Nakis ve Kamil Ehliyet
1- Nakis Ehliyet: Bu ehliyete sahip olan biri hakkında lehine olan hakları sabit olur ama aleyhine olan sorumluluklar sabit olmaz.
Nakıs eda ehliyeti temyiz devresinde başlayıp buluğ dönemine kadar ki zaman diliminde sabit olur. Bu ehliyete sahip olan birinin yaptığı eylemler, akitler ve ibadetle alakalı mutlak olarak ondan sadır olan fiiller sahihdir. Eğer onun fiilleri borça taalluk eden cinsten ise bakılır, eğer yapacağı tasarruflar onun menfaatine ise bu sahihtir ama eğer onun menfaatine değil de zararına ise bu tasarruf geçerli olmaz.
Mesela; Diri doğan bir bebek nesep, miras ve kendine vakfedilen mallardan doğan şeylere sahip olmak gibi.
2- Kamil Ehliyet: Bu sahibi doğduğundan ölümüne kadar lehine ve aleyhine bütün hakların sabit olmasına elverişlidir.
Kamil ehliyet akıllı olarak buluğa eren kimse için sabit olan bir ehliyettir. Yani meninin gelmesi, hayız kanı yahut cumhur'a göre 15 yaşını tamamlaması ile bilinen kimseler buluğa ermişlerdir. Kişi artık şer'i teklifkere muhatap olur, mükellef olduğu bir fiili eda etmesi vacip ve terk etmesi sebebiyle günahkar olur. Kamil ehliyet sahibinin yaptığı bütün akitler sahihtir. Dolayısıyla doğumdan temyiz yaşına kadar insan eda ehliyetine sahip olmaz. Mesela; Mali tasarruflar, vaad bedeli, harac, öşr, ürün vergisi ve yakın akrabalarına nafaka ve zekat gibi.
Gürsel Gürbüz
BİR CEVAP YAZ