İman ve İslam Arasındaki Fark Nedir?
İman ve İslam Arasındaki Fark Nedir?
Kur'an'ı ve sünneti okuyan ve anlayanlar Allah'ın farzlarını, emirlerini ve yasaklarını batini ve zahiri ile niyet, kalp ile tasdik, dil ile ilan ve organlarla amel etmekten ibaret olduğunu görür.
Konuyu geçmeden iman ve islam kavramlarının terim ve ıstılah manasını bilmek durumundayız.
İman sözlükte e-m-n fiilinden türeyen iman; Tasdik etmek, inanmak, kesin karar vermek ve güven içinde olmak demektir. Aynı kök fiilden türeyen Eman güvende olmak, korkusuz olmak ve sağlamlaştırmak manasına gelir.
İtikat ve iman kavram olarak eş anlamlıdırlar. Allah'a güvenmek, inanmak, karar vermek ve bağlanmak gibi manalara gelir.
Istılahta İman; Allah'ın cebrail vasıtasıyla Resulüne indirdiği iman esaslarına kesin, eksiksiz ve şüphesi olmayan bir şekilde zahiri ve batıni ibadetlerimizde kalp ile tasdik, dil ile ikrar ve organlarla amel etmektir.
İslam; '’selm, silm ve selam'' kökünden gelir o kadar zengin bir kelimedir ki manası birçok şeyi ihtiva eder. Rahmet, adalet, kültür, kanun, ilim hüküm, madde, servet, cihat, dava, teslim olmak, ordu, fikir, sistem ve nizam gibi manalara gelir.
Aynı kökü paylaşan ''selem'' barış yapmak, anlaşmak ve peşin para ile veresiye mal almak demektir. Eslem'e barış yaptı, sulha girdi ve barışın şartlarına uydu anlamlarına gelir.
Istılahda; Dünyevi hayatı ilgilendiren konularda Allah'ın kullarının sosyal, siyasi, ekonomik, hukuk normları, ceza kanunları, itikat, ameli hayatla birlikte ibadet, namaz, oruç, zekat ve hac gibi tüm konuları ihtiva eden ilahi sistemin adıdır. İslam zahiri/Açık hayatı ilgilendiren hükümleri ihtiva ederken, iman kişinin batini/gizli hayatı yani kalbiyle ilgili hükümleri ihtiva eder.
İman ile islam Kur'an'da yan yana zikredildiklerinde farklı manaları ihtiva ederken ayrı yerlerde zikredildiğinde eş anlamlı olur.
İman; batini/gizli, kalbin ve niyetin konusudur. Allah'ın kendisiyle hükmettiği alandır.
İslam ise zahiri hayatı ve ibadetleri ihtiva eder. Kişinin İslam toplumunda Müslümanların aynı haklara ulaşabilmesi için onun zahiren Allah'ın farzlarını, emirlerini yerine getirmesi, şirkten, küfürden ve haramdan kaçınması zorunlu olan zahiri amellerdir.
Dolayısıyla islam ve iman kavramları kur'an-ı kerim'de ayrı ayrı geldiğinde eş anlamlı aynı ayette geldiklerinde iman kalbin ve niyetin konusunu işlerken, islam ise zahiri insanların eylem ve söylemlerini ihtiva eder. İslam ve iman
birbirinden ayrılmayan bir Madalyonun iki yüzü gibidir.
Kur'an-ı Kerim'de sünnette Allah'ın amellere iman dediği imanın amellerin kapsamında olduğu ile ilgili birçok delil olmasına rağmen maalesef bir kısım alimler nasları istismar ederek iman tanımı konusunda islam'a büyük zarar vermiş ve toplum nezdinde büyük gevşemelere sebep olmuştur.
Ehli sünnetin dört mezhebi dışında olan hariciler, mu’tezile, murci’ye, kerramiler, cehmiye ve kaderiye gibi mezhepler maalesef iman konusunda kimisi aşırı kimisi ılıman tariflerle iman kapsamını fazlasıyla daraltmış yada genişletmiştir.
Allah'a hamdolsun cumhur ulema iman tanımı tamamıyla Kur'an ve sünnetin ruhuna uygun olarak kalp ile tasdik, dili ile ikrar organlar ile amel etmek olarak ifade etmişlerdir. Ebu Hanife'ye gelince kalp ile tasdik ve dil ile ikrar olarak ne kadar tarif etmesede cumhur ulama arasındaki ihtilafları şekilsel ve yorumsal farklılıktan öteye gitmeyen bir tanımdır.
Tahavi kendi Akaid şerhinde 395 sayfasında İz bin abdiselem ile İbni abdilber getirdikleri rivayete göre Ebu hanife amelleri iman kapsamında saymıştır.
Kur’an ve Sünnette İmanın Amel ve Söz Olmasının Delilleri;
لَيْسَ الْبِرَّ اَنْ تُوَلُّوا وُجُوهَكُمْ قِبَلَ الْمَشْرِقِ وَالْمَغْرِبِ وَلٰكِنَّ الْبِرَّ مَنْ اٰمَنَ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِ وَالْمَلٰٓئِكَةِ وَالْكِتَابِ وَالنَّبِيّ۪نَۚ وَاٰتَى الْمَالَ عَلٰى حُبِّه۪ ذَوِي الْقُرْبٰى وَالْيَتَامٰى وَالْمَسَاك۪ينَ وَابْنَ السَّب۪يلِ وَالسَّٓائِل۪ينَ وَفِي الرِّقَابِۚ وَاَقَامَ الصَّلٰوةَ وَاٰتَى الزَّكٰوةَۚ وَالْمُوفُونَ بِعَهْدِهِمْ اِذَا عَاهَدُواۚ وَالصَّابِر۪ينَ فِي الْبَأْسَٓاءِ وَالضَّرَّٓاءِ وَح۪ينَ الْبَأْسِۜ اُو۬لٰٓئِكَ الَّذ۪ينَ صَدَقُواۜ وَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُتَّقُونَ
İyilik, yüzünüzü doğu ya da batı cihetine dönmeniz değildir. (Gerçek anlamda) iyilik, Allah’a, Ahiret Günü'ne, meleklere, Kitab’a ve nebilere inananların; sevmesine rağmen malı, yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, dilenenlere ve kölelere verenlerin; namazı kılıp, zekâtı verenlerin; söz verdiklerinde sözlerine bağlı kalanların; fakirlik, hastalık ve savaş zamanında sabredenlerin yaptığıdır. İşte bunlar sadık olanlardır. Bunlar takva sahiplerinin ta kendileridir. (Bakara, 177)
Bu ayetlerde iyilik iman manasındadır. İmanın ilk beş şartı sayılmakla beraber malı yakın akrabaya, yoksula vermek, namaz ve zekat gibi ameli ibadetlerde bu ayette iman kapsamına alınmışrtır.
اَلْيَوْمَ تُجْزَوْنَ مَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ
“Bugün, yaptıklarınızın karşılığını alacaksınız.” (Câsiye, 28)
Nasıl şirk ve küfür amelleri varsa imana dahil amellerde vardır. Bu ayette şirk ameli işlemiş kimseler tehdit edilmektedir.
وَمَا كَانَ اللّٰهُ لِيُض۪يعَ ا۪يمَانَكُمْۜ
Allah imanlarınızı (namazlarınızı) boşa çıkaracak değildir. (Bakara, 14)
Bu ayette iman kelimesinden kasıt namazdır. Resulullah (s.a.v) Medine'de 17 ay beytül makdise doğru namaz kıldı. Daha sonra kıble kâbe oldu. Müminler kıblenin değişmesini görmeden ölen kardeşlerimizin durumu ne olacak? Namazları kabul olmayacak mı? Gibi soruları üzerine bu ayet nazil oldu ve Allah azze ve celle namazı iman olarak adlandırarak mü'mimlerin namazının heba olmadığını beyan etti.
Efendimiz aleyhisselatu vesselam bir hadislerinde
الايمان تصديق بقلب وقوله بلسان وعمل بالاركان
İman kalp ile tasdik dil ile ikrar ve organlar amel etmektir. (İbni Mace Sunne: 9)
Bu hadis iman tanımını birinci kaynaktan gelen en önemli delillerdendir.
اَلإِيمَانُ بِضْعٌ وَسَبْعُونَ شُعْبَةً أفْضَلُهَا قَوْلُ لاَ إِلهَ إِلاَّاللَّهُ وَأدْنَاهَا إِمَاطَةُ اْلأذَى عَنِ الطَّرِيقِ وَالْحَيَاءُ شُعْبَةٌ مِنَ اْلإِيـمَانِ
İman, yetmiş küsur derecedir. En üstünü “Lâ ilâhe illallah (Allah’tan başka ilah yoktur)” sözüdür, en düşük derecesi de rahatsız edici bir şeyi yoldan kaldırmaktır. Haya da imandandır. (Buhari)
Bu hadislerde rahatsız edici bir şeyi kaldırmak iman kapsamına dahil olmuştur.
لاَ يُؤْمِنُ أَحَدُكُمْ، حَتَّى يَكُونَ هَوَاهُ تَبَعاً لِماَ جِئْتُ بِهِ.
“Sizden birinizin arzusu, benim getirdiğime -Kur’ana- uygun olmadıkça, gerçek mü’min olamaz.” (Buhari)
Bu hadis Resule pratik olarak tabi olmayı ve onun izinden gitmeyi iman kapsamına almıştır.
مَنْ رَأَى مِنْكُمْ مُنْكَرًا فَلْيُغَيِّرْهُ بِيَدِهِ فَإِنْ لَمْ يَسْتَطِـعْ فَبِلِسَانِهِ فَإِنْ لَمْ يَسْتَطِـعْ فَبِقَلْبِهِ وَذَلِكَ أضْعَفُ اْلإِيـمَانِ
Kim kötü ve çirkin bir iş görürse onu eliyle düzeltsin; eğer buna gücü yetmiyorsa diliyle düzeltsin; buna da gücü yetmezse, kalben karşı koysun. Bu da imanın en zayıf derecesidir. (Müslim)
Bu hadis imanın üç boyutlu ve konuma göre değişken olduğunu, el ve sözlü müdahalenin burada kalbin imanında daha üstün olduğunu ispatlamaktadır.
Peygamberimiz aleyhissalatu vesselam şöyle buyurur:
"Size imanı emrediyorum. Siz imanın ne olduğunu bilirmisiniz? İman, Allah'tan başka ilah olmadığına ve Muhammed'in Allahın elçisi olduğuna inanmak, namaz kılmak, zekat vemek… (Buhari)
İmam Şafi; Sahabeler tabiinler ve onlara yetiştiklerimiz olan zatlar şöyle derlerdi; iman söz, amel ve niyettir hiçbiri diğerleri olmadan geçerli olmaz (El Kai)
Ehli sünnetin cumhur ulaması imam Malik, imam Şafi ve iman Ahmed bin hanbel bu müçtehid mezhep imamları amellerin iman olarak tarif etmişlerdir.
Burada dikkat edilmesi gereken ameller imandandır manası amellerin imanın aslından olması değildir. Amellerin imanı kemal'e yani olgunluğa sebep olması olarak tanımlanmıştır.
الايمان معرفة بقلبي وقول بلسان وعملا بالاركان
İman kalp ile tasdik, dil ile ikrar ve organlar ile amel etmektir. (İbni Mace)
الايمان قول وعمل ويزيد وينقص
İman söz ve amel artar ve eksilir. (Buhari)
Gürsel Gürbüz
BİR CEVAP YAZ