Kafirler Temelde Beş Şekilde Görülür.
Kafirler Beş Kısımda Değerlendirilir.
Bir kimsenin Müslüman yada gayri müslüman olup olmadığına hükmetmek ancak üç şekilde sadır olur.
1- Söz: Bu bir kimsede hiç bir şekilde ikrah, hata, kasıtsızlık ve benzeri sebepler olmadan gelişi güzel küfür sözü söylemekle gerçekleşen bir küfür çeşitidir.
2- Amel: Bu aynı sözde olduğu gibi hiç bir şekilde ikrah, hata, kasıtsızlık ve benzeri sebepler olmadan gelişi güzel küfür ve şirk amelini yapmakla gerçekleşen bir küfür çeşitidir.
3- Tabiiyetle hüküm vermek: Kişi nas ya da delaletle hüküm verme imkanı olmadığında ya da bu insana rahatlıkla ulaşmak durumu olmadığında kişinin tabi olduğu bazı şeylere göre hüküm vermektir. Buluğ çağına gelmeyen çocuğun anne babasına, kölenin sahibine, buluğ çağına gelmiş kişinin bulunduğu diyara ya da çoğunluğun tabiiyeti gibi. Nitekim islam'a göre tanınan ya da tanınmayan kimselere karşı muamelat açısından mutlaka bir hüküm vermek gerekir. Tabiyetle hüküm vermek nas ve delalet gibi kesin değil galip zanla verilen bir hükümdür.
Haddi zatında kafirler beş kısımdadırlar ve bunlar asli küfür ve hadis küfür kapsamında değerlendirilir.
Asli küfürde olanlar dört kısma ayrılır iken hadis küfür bir kısma ayrılır.
Aslı Küfürde Olanlar; Bu hiç bir şekilde kendini islama nisbet etmemiş kimserin için kullanılır.
1- Yaratıcı inkar eden ateistler/dehriler.
2- Yaratıcıyı kabul edip ama Allah'ı birlemeyen putperestler. Bunlar: mecussiler ve hindular gibi kimseler bu kısımdadırlar.
3- Yaratıcı kabul eden ama islam ilahi nizamın yönetim şekline iman etmeyenler. Bunlar: ideolojik dinlerin bağlıları, felsefeciler, ideologlar ve deistler bu kapsamdadırlar.
4- Yaratıcıya inanan, önceki kitaplara verilen risaleti kabul eden ama iki şehadeti yerine getirmeyen kimseler. Bunlar; Hristiyanlar ve Yahudilerdir.
Hadis Küfür; Bu müslüman olduktan sonra islam’dan irtidat eden kimselerdir.
5- Kendini islam'a nispet eden ve iki şehadeti yerine getiren ama yasama, siyasi, sosyal, ekonomik, hakimiyet ve benzeri sebeplerle şirke düşmüş kimselerdir.
Birinci, ikinci ve üçüncü kısımda olan felsefeciler, ideologlar, ateistler ve putperest olan bu kimseler Le İlahe İllallah dediklerinde bunlar Müslüman olarak görülürler. Nitekim Resulullah döneminde putperestler ''Le ilahe illallah'' dediklerinde kendilerini Müslüman olarak görülürlerdi ve bu kimselerden müslümanlıkları konusunda başka bir şey istenmezdi.
Dördüncü gruba giren Yahudi ve Hristiyanlara baktığımızda normal şartlarda bunlar bir olan Allah'a inandıklarını yani aslında Le İlahe İllallah dediklerini görürsün, yine bununla beraber Irak'ta yaşayan yahudilerden bir kısmı Le ilahe illallah muhammedurrasulullah’ der ama Rasulullah aleyhisselam'ın sadece Araplara gönderildiğini söylerler. Dolayısıyla onların müslümanlığını kabul etmek bunun için yeterli değildir. Onlar Le ilahe illallah muhammedurrasulullah demekle beraber islam ilahi nizama girdiklerini yahudiliği terk etmeleri istenir.
Beşinci grupta olan kimseler kendilerini islam’a, kur'an'a ve peygambere nispet eden ama kitabın bir kısmına iman etmekle beraber kitabın bir kısmını cehalet, tevil, teklit ve yüz çevirme sebebiyle inkar edenlerdir. Onlar özellikle hakimiyet, yönetme, idare etme, kanun koyma, yasama sosyal, siyasi ve ekonomik olarak Allah'a şirk koşan kimselerdir. Bu kimselerin Le ilahe illallah Muhammed Rasulullah demeleri, namaz kılmaları, zekat vermeleri ve hac etmeleri Müslümanlıkları için delil olmaz. bu kısımda olanlar nerden şirke düşmüşlerse ordan tevbe ederek şirk, küfür ve tağutların her şeklini inkar etmeleri ve Allah'ı bir hayat programı olarak birlemeleri gerekir.
Gürsel Gürbüz
BİR CEVAP YAZ